Hayatın da hiç bir zaman kolay olmadığı gibi, L Lawliet olmak da hiç bir zaman kolay olmamıştı.
Ama o bunu dünyaya geldiği ilk günden bilmeliydi.Annesi alkolik bir fahişeydi, ona hamile kaldığı zaman ailesi onu evden kovmuş ve üniversite eğitimini durdurmuştu.
"Benden bütün hayatımı aldın."
Demişti ona, bunları söylediğinde Lawliet sadece dört yaşındaydı.Annesi çocuğu sık sık sokağa dilenmeye hatta bazen kapkaççılığa gönderirdi fakat çelimsiz ve sıska çocuğun bu konuda pek başarılı olduğu söylenemezdi.
Yakalandığı için eve sık sık morluk ve kızarıklar içinde gelirdi fakat annesi bu konuda tek bir kelime etmeden sadece çocuğun eve kaç kuruş getirdiğine bakardı.
Parayı yeterli bulmazsa da...
Her neyse bunun bir önemi yok.
Ana fikri aldınız.Babasının bir İngiliz asker olduğundan bahsetmişti annesi.
Daha o yaşından istenmeyen yolla doğan bir çocuk olduğunu biliyordu.
Bir 'Tecavüz bebeği' diyordu annesi."Senin gibi bir çocukla bu cehennem evde tıkılı kalmak için ne yaptım bilmiyorum.
Sen şeytansın... Onun gibi!
Sende onun gözleri var. Gri ve musibet. Ölü balık gibi soğuk."Lawliet babası gibi olmak istemiyordu ve her şeyden önce içten içe babasına benzemediğine inanmak istiyordu.
.
.Soğuk bir kış günü, saat gece yarısıydı.
Küçük çocuk odasında şehir kütüphanesinden aldığı Sherlock Holmes kitaplarından birini okumaktaydı, bu kitaplar en sevdiği kitap serilerinden biri olmuştu ve okurken kendini sürekli Sherlock Holmes karakterine hayranlık beslerken buluyordu.
'Günün birinde ben de onun gibi olmak istiyorum.' demişti kendine.'Babam gibi değil.'
Gürültüyle çalan kapının sesini duyuncaya dek kitabını okumaya devam etti.
Biri kapıyı alacaklı gibi yumrukluyordu, normalde annesinin birkaç müşterisi dışında yıkık dökük eve gelen giden olmazdı, fakat onların da hiç bir zaman bu kadar geç saate uğradığını hatırlamıyordu.
Kitabını kenara bırakıp, odasından çıktı ve dış kapıya doğru yöneldi.
Yumruklama sesleri durmuştu, kapının önünde annesi vardı. Dışarıdaki kalın erkek sesi her kime aitse onunla bir şeyler konuşuyordu. Lâkin kadının tedirgin ifadesine ve çatılmış kaşlarına bakılırsa daha çok tartışıyorlar gibiydi.Genç kadın arkasındaki Lawliet'ı görünce bir anlığına panikleyerek ona odasında beklemesini söyledi ve onu kapıdan uzaklaştırdı.
Lawliet annesini daha önce hiç bu kadar gergin gördüğünü hatırlamıyordu, bir şeyler tuhaftı.
Fakat annesini kızdırıp yine onu o korkutucu karanlık bodruma kapatmasını istemediğinden odasına dönüp kitabına devam etmenin daha iyi bir fikir olduğuna karar verdi.Annesi ile gelen adam uzun bir süre kavga ettiler. Adamın evin içine girdiğini biliyordu çünkü sesi artık aradaki kapının neden olduğu boğukluktan uzaktı.
Kavgaları git gide alevlendi, sesleri yükseldi. Birkaç eşyanın atılma ve kırılma sesi evin boş koridorlarında yankılandı.
Küçük çocuk bütün bu bağırışımalar ve yüksek seslerden çok korkuyordu, kitabını okumaya daha fazla devam edemeyerek dizlerini karnına çekip elleriyle kulaklarını kapadı ve uzunca bir süre seslerin sona ermesini bekledi.
Fakat sesler ve bağırışımalar kesilmek bilmiyordu...En azından o öyle sanmıştı
Odanın dışarısından gelen yüksek bir "BAM!" sesi onu olduğu yerden korkuyla sıçrattıktan sonra fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Death Note: L Lawliet (x reader)
Fanfiction"Kaybetmekten nefret ettiğimi sanmıştım, seni kaybetme fikrinden daha çok nefret ediyorum."