Lawliet boşluğa bakıyordu, ağzı acıyla açılmış. Balo salonunun geniş camlarında açılan çatlaklar gibi kesik kesik nefes almakta.
Poem ise onun üzerinde. Ellerini kalın bir buket düğün çiçeğini tutarmış gibi onun boğazına dolamış, tırnaklarını onun süt beyazı tenine geçiriyor. Dedektifin göğüsü ve omurgası farklı gelgitlerle sürüklenirken terli bir şekilde üst üste inip kalkıyor.
"Nasıl bir his?" Diye soruyor Poem ona.
Ancak Lawliet boğuk bir inleme dışında cevap vermiyor.
"Ha...-ghahhh..."
Zaten istese de şu hâlde veremez. Oksijensiz kalmaktan yıldızları görmesine az kaldı.
-Ah... Yıldızlar.
Ne ironik.
Poem, onun kendi bedeninin altında sarsılmış ve kendinden geçmiş bir halde acı çekmesini izliyor. Bu kesinlikle onun tanıdığı L Lawliet değil. Ve onu bu halde görmek, onu kendine daha yakın hissettiriyor, acı çekmeye devam etmesini, onun kendine benzemeye devam etmesini istiyor...
Ve sıkıyor.
...Ve sıkıyor.
Poem derinden, gittikçe daha derinden, acısını diğerine itiyor; sonunda istila eden o ve ona istila edilmiyor, sonunda o incitiyor ve başkası onu incitmiyor, sonunda o hükmediyor ve ona hükmedilmiyor, sonunda birini kendi seviyesine indiriyor ve ondan da üste çıkıyor. Kontrol tamamıyla ona ait.
Bütün bu acı döngüsünün, adı hayatı olan trajedinin ve bu aşkın ıstırabını çıkarıyor ondan.Geriye baktığında... Şurada elinde avucunda ne var ki?
Lawliet'ın boğazı.
...Böylece devam ediyor.
Tıpkı kıracağından korktuğu kadar sıktığı dişleri gibi, adamın boynuna doladığı ellerini sıkı sıkıya sarıyor. O sıkıp güç uyguladıkça boynundaki ve alnındaki anormal damarlar fırlıyor.
'sonunda' aklından geçebilen tek kelime. Sonunda olmalı; tabi ya, sonunda! :Sonunda başardım! Sonunda onu yendim!
Ancak bu kelime artık bütün ağırlığını yitirmiş, ona hiçbir şey hissetirmiyor. İçinde bir başarma ya da zafer hissi yok. Sadece yapabildiği için yapıyor.
Çünkü elinde avucunda sadece kan ve bir zamanlar sevdiği adamın boğazı var.
Ondan ve onlardan geriye bundan başka bir şey de kalmadı zaten.
Ve sıkıyor.
Bi ara kendine şu anda gülümsemesi gerektiğini hatırlatıyor. Bu onun kutlama anı, kutlama yapıyor olması gerek.
Ve gülümsüyor. Hatta dişlerini bile gösteriyor.
Ancak gülümsemesinin ardında hiçbir duygu yok. Bunu, sadece yapabildiği için yapıyor ve saniyeler içinde bundan sıkılarak gülüşünü düşürüyor
Seslice "Başardım..." dediği anda ise ağzından bir hıçkırık çıkıverdiğinde bunu bozuntuya vermiyor. Neredeyse ölecek dedektifin veya doktorun cesedinin bunu kimseye anlatacağı yok ya?
![](https://img.wattpad.com/cover/106589498-288-k197505.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Death Note: L Lawliet (x reader)
Фанфик"Kaybetmekten nefret ettiğimi sanmıştım, seni kaybetme fikrinden daha çok nefret ediyorum."