"4 ya da 5 an. Cesur olmak için bu kadarı yeter. Herkes bunu tam zamanlı bir iş sanar. Uyanıyorsun cesur. Dişlerini fırçalıyorsun cesur. İşe gidiyorsun cesur. Fakat bu doğru değil. Hayatın boyunca cesur olman için sadece 4 ya da 5 an vardır.
Bir seçim yapman gerektiğinde. Bir fedakârlık yapman gerektiğinde. Bir düşmanı bağışlaman gerektiğinde...
Ölümü göze alman gerektiğinde.
İşte böyle anlarda, diğer her şey önemini yitirir."
Poem az önce gökdelen büyüklüğündeki otelin önünde dikilip, girmeden önce cesareti toplamaya çalışırken üzerine uçmuş olan, el yazısıyla yazılmış kağıt parçasını okumayı bitirdiğinde; kağıdı geri yere atmadan önce bir süre daha elinde tuttu.
Tam da bugün hayatının en büyük riskini almak üzereyken yüzüne sanki evrenden bir işaretmişçesine uçmuştu.
Genç kadın her ne kadar böyle şeylere inanmasa da onun için etkileyici bir yanı olduğu kesindi.
Fakat yanındaki hayalet daha farklı düşünüyordu.
[Ne saçmalık ama.]
"Senin fikrini soran olmadı."
[Peh, çok da umurumdaydı.]
Poem metni son bir defa daha içinden okuduktan sonra sonunda içi atmaya el vermeyerek kağıdı saklamaya karar verdi. Sararmış kağıt parçasını katlayıp ayakkabısının arkasına sıkıştırdı -çünkü yeniden hatırlatmak gerekir ki üzerindeki bu tek parça gece elbisesinde bir cep elbette yoktu.
[Sen şu anda ciddi misin? O şeyi saklayacak mısın?]
"Sen yakında susacak mısın?"
[Hiç sanmıyorum.]
"Ben de öyle düşünmüştüm."
Elindeki beyaz tavşan maskesini yüzüne geçirdi ve derin bir nefes alarak otelin giriş kapısından içeriye adımını attı.
Maskeli balo en üst kattaydı. Hızla asansöre binip 13. Kata çıktı ve önüne kırmızı halıyla yol yapılmış olan geniş çift kapılı girişe ulaştı.
Girişte beklediği gibi bir koruma ya da görevli yoktu. Bu balo suç ve yeraltı dünyasının ileri gelenlerinin ağırlandığı bir organizasyon olduğundan halktan gizli tutuluyordu. Muhtemelen bir güvenlik görevlisi tutmaya gerek duymamalarının sebebi de bundandı.
Fakat birkaç saat öncesinde şehir kütüphanesinin bilgisayarını kullandığı sırada edindiği bilgilere göre, şu onun hedefi olan 'Siyah Kurt' baloya katılan insanların arasında en kötü şöhrete sahip olandı. Gerçekten de ilginç bir vakaydı. Bilinen ne ismi ne cismi ne de başka bir şeyi vardı.
Sanki ölü bir adam gibiydi.
Herkesin onun hakkında tek bildiği, yüzünden asla çıkarmadığı ikonik hayvan maskesi ve adını deep web 'de aratınca çıkan, kurbanlarının kanlı cesetleri gibi görünüyordu.
Ayrıca pek çok terör eyleminde payının büyük olduğu ile ilgili söylentiler de birkaç forumda konuşulmaktaydı.[İnternette insanların göreceği bir sonraki ceset seninki olacak.]
Poem bilinçaltının onu korkutup moralini bozmasına izin vermeden balo salonuna girdi ve nefesini tuttu. Kendini hiç bu kadar küçük ya da bu kadar sade hissettiren bir mekanda bulunmamıştı.
Kemerli kan kırmızısı tavandan spiral şeklinde inen kristal avizeler, parıldayan altın duvarları ve buzla kaplı bir göl gibi görünen cilalı zemini aydınlatıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/106589498-288-k197505.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Death Note: L Lawliet (x reader)
Fanfic"Kaybetmekten nefret ettiğimi sanmıştım, seni kaybetme fikrinden daha çok nefret ediyorum."