Eon, karşısındaki genci büyük bir dikkatle süzerken Yoongi ise sırtını dayadığı ağaca tüm ağırlığını vermiş bir halde ona bakıyordu. Soğuk soğuk terlerken gözleri dehşetle açılmış, zihni durmaksızın plan yapmaktaydı. Onun tir tir titrediğini gören Eon sırıtıp kaşlarını kaldırdı ve ona yaklaştı.
"Sorun nedir ucube? Neden titriyorsun, senin için çok mu korkuncum?"
Bir kolunu ağaca yaslayıp Yoongi'yi ağaç ve kendi bedeni arasına kıstırdı. Kafasını yavaşça sol omzuna yatırıp ona bakmaya devam etti.
"Hmm? Şimdi de dilini mi yuttun yoksa?"
Doğrudan Yoongi'nin gözlerinin içine bakıyordu ve Yoongi o tanıdık ürpermeyi hissettiğinde titremesi artmıştı. Eon'un alaycı bakışları bir anda kayboldu, şaşkındı.
"Bu da ne?" dedi doğrularak. Yoongi'yi serbest bırakmıştı fakat bakışları hala onun üstündeydi.
"Biliyorum, Eon."
Hoseok onun yanına yaklaşıp neredeyse kendisi kadar uzun olan Eon'un omuzlarını tuttu ve onu kendine çevirdi. İkisine bakan Jungkook ve Yoongi ile gözleri kesiştiğinde ise derince nefeslendi. "Sadece çeneni kapalı tut. Daha sonra anlatacağım." diye fısıldadı yavaşça. Eon başını sallayıp onun ellerinden kurtuldu ve yeniden Yoongi'ye döndü.
"Yine de kurtulduğunu sanma, bu seni test etmem için bir engel değil." dedi hırçın bir ses tonuyla. Ortada hiçbir şey yokken öfkelenmiş gibiydi.
"Hyung, bu kadar acımasız olma!" diyerek ikisinin arasına girdi Jungkook. Kollarını iki yana açmış, arkasındaki Yoongi'ye siper olmuştu.
"Gallignon gibi elit bir yerden geliyor, eminim daha önce muhafız bile görmemiştir. Hiçbir şey bilmeyen birine nasıl saldıracaksın?"
Eon Jungkook'un hiçbir şey bilmemesine karşın sırıttı, yine de onu bozmak istemedi. Eon'un sevip değer verdiği sayılı kişilerdendi Jungkook. İç çekip elini yüzüne kapattı ve birkaç saniye sessiz kaldı.
"Tamam, siz iki salağın diğer salağa bir şeyler anlatmak için beş dakikası var. Acele edin." dedi elini yüzünden çekerken. Ellerini pantolonunun cebine sokup arkasına döndü ve yüzü ağaca dönük olacak şekilde oturdu. Sinirleri bozuk gibi gözüküyordu.
"Ee, başlayalım mı?" dedi Hoseok elini Yoongi'nin omzuna koyarken. Ani hareket karşısında gerilen Yoongi ona bakıp başını salladı.
"Sana sadece kazanabilmen için ipuçları vereceğim, onları nasıl birleştireceğin sana kalmış. Çünkü... Açıkçası senin ne yapacağını ben de görmek isterim." Bunları gülümseyerek söyleyip Jungkook'a baktı ve onun başını sallayarak onayladığını gördü.
"Ama bu çok saçma." diye sızlandı Yoongi. "Böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşmadım, ne yapacağımı nereden bileceğim?"
"İşte tam da bu yüzden, sadece ipucu vereceğim." dedi ve devam etti Hoseok. "Bundan sonra hayatında daha önce karşılaşmadığın bir sürü şeyle karşılaşacaksın ve elinde sadece ipuçların olacak. Senin problem çözme yeteneğinin gelişmişliği ve ileride edineceğin tecrübeler sayesinde kazanabileceğin onlarca durumla karşılaşacaksın. Henüz tecrüben olmadığı için senin problemlere karşı olan tutumunu test etmek için elimizde bundan daha iyi bir fırsat olmayacak, çünkü senin de söylediğin gibi bu ilk dövüşün."
Yoongi onun söylediklerinden etkilenerek kaşlarını kaldırdı. Jungkook ise bu sözlerle resmen enerji doluvermişti.
"Evet! İşte aynen o yüzden!"