9; Ta Kendisi

185 34 14
                                    

Malta'nın canlı ışıkları ayaklarımın altındaydı. Uçağım inişe geçtiğinde Valetta adeta ışıldıyordu. Uçaktaki yolcularda kıpırdanıyordu. Ben hariç.

Mümkünse hiç kalkmasam da olurdu. Hatta beni uçağa monte etsinler, ben gideyim, geleyim... Hayali bile uzaktı, anasını satayım.

Valizimi alıp kontrolden çıktım ve Valetta'nın kızgın şehrine adımımı attım. Taksi ile kampüsümün arası 20-25 dakika sürüyordu. Cehennemimin sol şeridinde hızla yol alıyorduk. İngiltere gibi buranın da trafiği tersten işliyordu. Alışmak biraz zaman alıyordu.

Uluslararası bir şehirdi. Her dilden, her etnikten insanları bulabilirdiniz. Çoğunlukla İngilizce konuşulan bir bölgede yaşıyordum. Tatil amacıyla gelenlerin çoğu Malta'ya bayılırdı.

Denizi, kumu, hayatı; şaşaalı, insanları ise biraz soğuktu. Burada öğrenciyseniz hayat zordu; pahalı olması ve havasının boğukluğu zaman zaman nefes almanızı önlüyordu. Herşeye rağmen yine buradaydım.

Kampüse vardığımda tanıdığım arkadaş gruplarıyla selamlaşıp, ayaküstü sohbet ettim. Odaya gitmemi geciktirecek herşeyi yapıyordum. Belli bir zaman sonra mecburen odama yöneldim.

Kapıyı açtığımda Özge temizlik yapıyordu. Oh be! Zamamlamam harikaydı.

- Ayyyyy! Hoşgeldin kuşuuuuum..."

- Selam. Hoşbuldum. Temizlik yapıyorsun. Hemen çıkıyorum. Bitirince ararsın."

Özge temizlik yaparken, oda da durmak ölümlerden ölüm seçmek kadar zordu.

Mümkün olan en hızlı sürede odayı boşaltmak, hayati fonksiyonlarımız açısından önem arz ediyordu. Çantamı kapıp, kampüse indim. Meydanda toplanmış farklı farklı öğrenci grupları vardı. Bir çoğunu tanıyordum.

Neredeyse hepsiyle oturup, sohbet ettim. Oryantasyon hazırlıkları sürüyordu. Okulun müzik grupları farklı zamanlarda sahneye çıkar, şarkı söylerlerdi. Yeni başlayan öğrenciler için 'hoş geldiniz' partisi yapılırdı. Çoğuna katılırdım.

Nüfüsu çok olmayan bir okuldaydım. Bir çok kişiyi tanımamak mümkün değildi. Genelde yeni gelen öğrenciler bira içip, birbirleriyle kaynaşırdı. Eski öğrenciler ise; bira içer sohbet ederdi. İşte şuan tam da onu yapıyordum.

Koca bir yaz geçmişti ve ben okuldaki arkadaşlarımla, şakalaşıp, onlarla birlikte gülüyordum. Okulda Türklerin sayısı oldukça azdı. Parmakla sayabilirdik Türk öğrencileri. Sanırım en çok benim çevrem vardı. İlk bakışta Türk olduğumun anlaşılması mümkün değildi.

Üç senem geçmişti okulda. Hazırlık zorunlu olduğu için bende diğer herkes gibi hazırlık okumuştum. Şuan üçüncü sınıftım. Diyorum ya, kampüs hayatı kolay gibi görünse de çetrefilli yollardan geçiyorduk okulu bitirebilmek için.

- Hey Bero dönmüşsün?"

Kafamı çevirdiğimde eski sevgilim Jonathan ile karşılaştım.

- Evet döndüm. Sende hiç gitmemiş gibisin. İngiltere nasıldı?"

- Soğuk ve sönük. Türkiye'yi sormak bile istemiyorum. Eminim ki harikadır."

- Kesinlikle öyleydi. Yaz bitti ve biz yine bu lanet yerdeyiz. Hey Johny sen odanı mı değiştirdin?"

- Evet. Nerden anladın?"

- Odama yürürken senin kapının önünden geçtim. İçerisi bomboştu. Neden değiştirdin?"

- Senin odanın karşı tarafına geçtim. Sana daha yakınım artık. Canının sıkıldığında daha kolay gelebilirsin. Ne dersin?"

- Ciddi misin? Neden böyle bir şey yaptın ki?"

425 Gün (Tamamlandı) #Wattsy2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin