3; Kaderden Kaçamazsın!

652 85 277
                                    

Ne oluyo ki yani? Daha konuşmadık bile ben niye kaçıyorum? Nereye gidiyorum? Arkamda ki kesilen ve boğuklaşan seslere aldırmadan, yürüyordum.

Hayır, hayır koşuyordum. Nereye gittiğimi bilmeden sadece uzaklaşmak istiyordum.

Ayaklarım beni bildiği yere götürdü; arabama. İçine oturduğumda hala yeşilleri görüyordum.

Birde çalan telefonumun ekranını.

Arka cebimde amaçsızca titriyordu. Gerçekten ben neden kaçtığımı bilmeden, şuursuzca arabanın içinde oturuyordum da neden?

Telefonum da benim gibi anlamsızlığıma anlam katmaya çalarak titriyordu.

- Alo?"

- Beril iyimisin?, Nerdesin?, Noldu?, Neden kaçtın?"
-...

- Beril? Ordamısın?"

- Şey burdayım bilmiyorum başıma fena ağrı girdi. Arabadayım."

- Ayrılma bir yere geliyorum."
-..."

Nereye gideceğim ki zaten. Nerden geldiğimi bile bilmiyorum. Son çırpınışlarımı verirken derin düşüncelerdeydim.

Kimdi o?

Bana bakan, beni tanıyormuş gibi gülümseyen o güzel gözlerin sahibi kimdi acaba? Ve beni o kadar etkileyen ne olmuştu. Ben kendimi bildiğimden beri böyle bir çekim hissetmemiştim.

İçimden geri dönmek geliyordu ama bacaklarımın beni taşıyacağından kesinlikle şüpheliydim.

Kemiklerime asla güvenmiyordum.

Transa girmiş gibi karşımdaki duvarı izliyor, yeşilleri gözümün önünde hipnoz madalyonu gibi döne döne beni alışını götürüşünü ve belkide geri getirmeyişini izliyordum;
başka birinin gözünden.

Cama vurulmasıyla sıçradım;

- Kapıyı aç!"

Klik! Kapılar açıldı. Keşke kendimi de bu kadar kolay açıp kapayabilsem. Şuan ihtiyacım olan tek şey Mete'nin yardımı mı?

Hiç sanmıyorum...

- Niye geldin?"

- İyi misin sen? Hortlak görmüş gibisin?"

Evet! Doğrudur.
Gördüğüm doğrudur! Ama hortlak olduğundan emin değilim...

- İyiyim ya. Öfff Mete niye geldin geri dön. Eve gideceğim ben. Sıkıldım başım ağrıdı. Hadi in arabamdan"

- Saçmalama. Senin başın ağrımaz!"

- Niye? Ben etten kemikten yapılmadım galiba?"
Hey Allahım ya. Şaka mısın? Hadi eve gideceğim, in dedim."

Biliyorum tam bir kaltak gibi davranıyordum ancak napayım?

Kendimi bi tartışmaya itmek zorundaydım. Benim sorunum buydu işte. Kimseye bir şey söylemeyip sadece zihnimi saçmalıklarla dolduruyordum.

Çünkü ben böyleydim. Sabit bir şeye bağlanmayan, gerçekleri görmeyen; felsefemi iki kelimeye indirmiştim; s*ktir-et!
Sonundaki ünlemi de unutmamak lazım.

- Sen bana mı kızdın? Hiç kendin gibi davranmıyorsun. Neye kızdın söyle? Gene ne yaptım?"

Mete umutsuzca yıllardır arkadaşlığımızın altında büyüttüğü, yeşerttiği ve kök saldırdığı hislerini bilmediğimi sanmaktaydı.

425 Gün (Tamamlandı) #Wattsy2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin