34; Teklif...

73 13 0
                                    

İnsan sevdiği adamdan nasıl kaçabilir ki?
Kaçamaz...

- Ne diyorsun Hosef? Ne demek bu? Hayatında beni istemiyorsan söyle. Böyle tuhaf yollar izleme."

- Beril, istememek mi? Seni mi? Saçmalama. Ben senin için ölürüm. Son nefesime kadar yanımda olmanı istiyorum. Sadece; sana olan sevgim o kadar büyük ki. Korkuyorum. Kabuslar peşimi bırakmıyor. Sürekli faklı şekilde hayatımdan gittiğini görüyorum."

- Neden git diyorsun ozaman?"

- Dayanamıyorum. Baksana seni boğazlıyordum. Rüyamda gördüğüm şeyleri, gerçek gibi yaşıyorum. Hem de yanımda sen varken. Ne yapacağım ben böyle?"

- Doktora görünsen? Yani tabi sana bir şey demeye çalışmıyorum ama belki bir faydası olur."

- Gittim. Tedaviye bile başladık. Seni bilinçaltıma attığımı söylüyor. Çok derinlere kadar inmişsin. Zarar veriyormuş bana. Sen bana nasıl zarar verebilirsin Beril? Sen benim hayatıma renk getirdin, hayat verdin bana. Sensiz ben nasıl yaşarım?"

- Bilmiyorum Hosef, şu halimize baksana. Aşkımız ikimizin de sonu olacak. Seni beynin benim ise kalbim."

- Sen yanımda olduğun sürece, ben her şeyin üzerinden gelirim. Ah aşkım ah..."

Kafasını kucağıma koymuştu. Saçlarıyla oynarken onu dinliyordum. Kafamı yatağın başına koyduğum an başım döndü ve yataktan kaymaya başladım. Birden kafam yerde, vücudum yatağın üzerindeydi. Kımıldamayamadım.

Hosef; şaşkınlıkla, ne olduğunu anlamak için kafasını kucağımdan kaldırdığında yataktan aşağıya düştüm. Kafam yanımdaki komodine, oradan da yere çarpmıştı.

Hosef yanıma koşarken, bende yerden kalkmaya çalışıyordum.

- Yataktan düştüm. Nasıl becerdim bende bilmiyorum."

dediğimde Hosef'in yüzündeki gölgeyi gördüm. Kafamı çarptığım komodine gözünü dikmiş bakıyordu. Yanıma yaklaştı, beni yerden kaldırdı ve dönüp komodine vurmaya başladı.

- Senin canın acıdıysa, benimki de acıyacak"

derken komodine vuruyordu. Yerden kaldırdığı gibi kafasına vurmaya başladı. Sürekli aynı cümleyi tekrarlayıp duruyordu.

- Bu dünya da kimse senin canını yakamaz! Anladın mı Beril!!! Canını yakamaz! Onu da kendimi de vururum!!"

diyordu. Gördüklerimi beynim inkar ediyordu. Hosefin kafası kan içinde kalmıştı. Büyük bir şok yaşıyordum.

Kendime gelmeye çalıştım. Hosef, canını yakarken yerimden fırlayıp üzerine atladım. Elinde kalan parçaları almaya çalışıyordum. Ellerim o arbedede sıyrılmış, tahtanın kıymıkları parmaklarıma batmıştı. Hosef'in sağ tarafında sayamayacağım kadar çok tahta parçası vardı. Etine girmiş, derisine batmış bir sürü kıymık ve aralarından sızan kan.

Banyodan pamuk getirip kanayan yerlerini silmeye çalıştım. Amatör birinin temizleyebileceği bir yara değildi. Kolundan tutup sokak kapısına doğru çekiştirmeye başladım.

- Ne yapıyorsun aşkım?"

- Hastaneye gidiyoruz. Kafanda bir sürü tahta parçası var. Nasıl çıkartacağız onları?"

- Bir şey olmaz. Temizlerim ben şimdi. Gel otur yanıma."

- Hosef, sen..."

- Bana adımla seslenme. Sinir oluyorum. İki yabancı gibi hissediyorum. Hosef deme bana."

425 Gün (Tamamlandı) #Wattsy2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin