7; Üç Kalp...

311 46 77
                                    

Eve dönüş süremiz kısaydı. Yolculuk boyunca neredeyse hiç konuşmamıştık. Oysa ki kafamda o kadar çok soru vardı ki. Şizofrene bağlamamak için sesimi duymak zorundaydım. Aklıma gelen ilk soruyu sordum;

- Hosef ne demek?"

irkildi ve şaşırdı.

O kadar sorunun içinden bunu mu seçtin? der gibi bakıyordu yüzüme. Gülümsedi, elini yine başına götürüp;

- Hosef Farsça bir kelime. Türkçe karşılığı Yusuf. Dedemin adıydı."

- Okunduğu gibi mi yazılıyor?"

- Hayır aslında Joseph diye yazılıyor. Ama bir çok insan Hosef yazmayı tercih ediyor."

- Anladım."

Ne diyecektim ki? Saçma sapan bir muhabbet açmaya çalışmış ve başarısız olmuştum.

- Beril, biliyorum, anlayabiliyorum bu karmaşanı. Ama inan bana bende senin kadar karışığım. Seni ilk gördüğümden beri içimde kopan fırtınalara çözüm bulmaya çalıştıkça sonuçsuz girişimler olduğunu anladım.

İlk konuştuğumuz gün; sesin okadar büyülemişti ki beni. Ben hiç bir zaman kendimi bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Nefes alabilmek için sanki sen olmalıydın.

Angel'a gelmediğin o bir hafta benim için tam bir işkenceydi. Her gün gözüm kapıda seni bekliyordum. Sen gelmedikçe paniğim arttı. Panikledikçe daha da battım.

Bulduğum herşeyi içtim. Sıvı, katı, duman... Kafam buharlıyken bile sen vardın karşımda. Gülen gözlerin, hararetle anlattırken kullandığın el kol hareketlerin...

Film gibiydi. İnan bana daha önce hiç bu kadar kafamı dumanlı hatırlamıyordum. Geri dönmeyeceksin diye ödüm koptu. İhtimalleri değerlendirmeye başladım. Bir kaç gün daha seni göremeseydim Mete'den zorla telefonunu almayı düşünüyordum."

- Vermezdi ki!"

- Onu da hesaba kattım. Vermezse zor kullanacaktım üzerinde."

- Nasıl yani? Arkadaşımı mı dövecektin?"

- Sana ulaşmak için her şeyi yapmaya hazırdım. Kafamda planlamaya başlamıştım. O gece, sen gelmeden önce Mete'yi sıkıştıracaktım. Bana karşı gelirse telefon numaranı almak için herşeyi yapacaktım. Mekan sahiplerini tanıyorum.

Bana birşey olmasına izin vermezlerdi. İnan bana zor kullanmaktan başka çarem yoktu. Mantıklı düşünemiyordum.

Mantık o an benden çok uzaktaydı ki sen içeri girdin. Resmen dünyam aydınlandı. O an anladım ki ne olursa olsun senin peşini bırakmayacaktım.

Seni gördüğüm an nefes aldığımı hissettim. Şimdiye kadar fiziken yakınımda olan biri bile bana bunları hissetirememişti. Ama sen uzaktan hepsini yapabilmiştin. Beklemeye karar verdim. Seninle inatlaşmamam gerektiğini biliyordum. Bekleyip bana ihtiyacın olduğunu hissettiğimde elimi uzatacaktım.

Çok uzun sürmedi. O dallamanın sana sarıldığını gördüğümde kafasında bagetlerimi kırmak istiyordum. Kendimi tuttum ki bu pek görülmez. Sinirlerime hakim olabilen biri değilimdir. Ama oldum.

Senin için olmalıydım. O piçin sana dokunmasını izlemek , sana sarıldığını görmek... Tarifi imkansız duygular.

425 Gün (Tamamlandı) #Wattsy2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin