Gülşen - Be Adam
〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️
Ben belki de hayatımda ilk defa bu denli kırıldığımı hissediyordum. Bu adamın dengesiz tavırları aynı Taner'in sevgilisine yaptığı gibi ayarlarımla oynamaya yetiyordu. Nasıl davranmalı ne denli yakınlık ya da uzaklık kurmalıydım onu bile kestiremiyordum.
Rezil olmaktan çok bu aksi tavırlarının gölgesinde kalmış olmak zoruma gitmişti ve ben küçük çantamı elime alarak onun bulunduğu ortamdan bir an önce uzaklaşmalıydım. Hiçbir şey söylemeden kalktığım masadaki insanların, şaşkın ifadesini es geçerek nerede olduğunu bile bilmediğim lavabonun yolunu tuttum ve dans eden birçok insanı aşarak salondan çıktım.
İçki servisi yapan garsonlardan birine sorduğum lavabonun yerini öğrenmem ile adımlarım hızlanmış ve topuklularımın zeminde çıkardığı tok ses daha da artmıştı. Benimle alay etmişti, inanılır gibi değil kesinlikle alay etmişti. Daha bu sabah sen öyle bir kız mısın diyen bu adam değil miydi? Ah ne olursa olsun o gri gözlerine tutulmuştum ve ondan nefret edemiyordum.
Lavaboya girmem ile makyaj yapan bir kaç kızdan boşta kalan yere kuruldum. Sırtım soğuk duvarla buluşurken, tüylerimin diken diken oluşunun sebebi bariz az önceki olanlardı. Gözlerim öfkeyle kapanırken, ellerimle yüzümü kapamış kendime bir kaç saniye tanımıştım sakinleşmek için. Ah tanrım bu adam neden her erkek gibi bana kur yapmıyordu ki?
"İyi misin?" diyen herhangi kızdan biriydi ve ben ellerimi yüzümden çekerken bakmadan sadece kafamı saklamıştım.
Evet kesinlikle çok iyiydim, günde en az iki kere rezil olarak dünya rekorlar kitabına girmeye hak kazanmıştım.
Kapının sert bir şekilde açılıp duvarı boylaması ile içerideki kızlar çığlığı basmış, ben ise yerimden sıçrayarak eli kalbinde yaşlı teyze modunu almıştım. Gözlerinden öfke kıvılcımları yükselerek kapıda dikilen Ali, seni yakacağım der gibi gözlerimin içine bakıyor aynı zamanda da bir kaç adım atarak beni duvarla akraba moduna sokuyordu. Ay bu adam beni kesin kıtır kıtır yiyecekti.
"Kızlar rahatsızlık için üzgünüm ama çıkmanız gerekiyor." dedi az önceki kapıyı çarpan o değilmiş gibi kibar kibar konuşarak. Gözleri saniyelik benden ayrılmış, sözleri sabrımı zorlamayın der gibi kızları bulmuştu.
Herkes bir bir çıkarken, yandan bulduğum boşluktan sıvışmaya çalışırken koluma yapışan eli ile yerimde kalakalmıştım. Bu tuvaletin bu kadar küçük olma sebebi neydi? Hayır yani evin boyutuna göre bu yer devede kulak misali kalıyordu.
"Sen dur bakalım güzelim."
"Senin işin vardır, ben seni hiç tutmayayım." dedim yapmacık sırıtmamı yüzüme koyarken.
İşte tam da o anda gülümsedi, evet evet yanlış anlamadınız gülümsedi; fakat hiç de hayra alamet bir gülümseme değildi. Buna rağmen zihnimin günlüğüne bu günü not düşerek yanına da onun pis gülümsemesinin resmini iliştirmiştim.
"İşim olduğu doğru ama seninle." derken adım adım üstüme geliyor, bense adım adım geriye kaçıyordum. Ah kalbim, kesin duracaktı bugün kesin. Bu adamın parfüm etkisi yapan ter kokusu da nereye gitmişti. Şu üzerindeki Gio parfümün etkisi, onun has kokusunun yanından bile geçemezdi.
"Hem suçlusun hem güçlü, anlamıyorum ki benimle derdin ne? Hayır yani boks öğretmeni dedik bağrımıza bastık, her seferinde rencide ediyorsun. Arkadaşta değiliz madem, şimdi burada ne işin var. Hesap sormaya geldiysen üzgünüm ama haddin değil."
"Eğer devam edersen konuşmanı dudaklarım ile keseceğim." dedi dudakları bir kez daha kıvrılırken. Ah zalim demir yumruk, neden dövüşü centilmence oynamıyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demir Yumruk
HumorMizah içinde #1 Her bir yumruk inerken bir başka bedene, onun yüzüne aldığı her bir darbe benim yüreğime inmişcesine acı veriyordu. Normal olan bu muydu yoksa normalden uzak bir hayatın ortasına mı sürükleniyordu kalbim? Kimdi, neydi bu adam? Yumr...