Nil Karaibrahimgil - He-Man
Klibi mutlaka izleyin!
✴️✴️✴️✴️✴️✴️✴️✴️✴️✴️
"Ben... Sen... Yani senin burada ne işin var?"
"Benim burada olmam kadar doğal bir şey yok." demişti o güzel grilerinin üzerinde yer edinen kaşlarını kaldırarak.
"Ama sen Antalya'daydın."
"Şimdi de buradayım, bir sakıncası mı var?"
"Hayır canım, ne sakıncası olacak. Aksine seni yeniden gördüğüme sevindim." dedim.
Ellerim bacaklarımın üzerine düşerken parmaklarım birbirine kenetlenmiş, masum prenses rolüne geçiş yapmıştım. Kalbimin dağlarında gerçekleşen patlama sonucu, etrafa dağılan lavlar sayesinde eriyip bitiyordum bu adamın karşısında. O nasıl bakıştı öyle zalimin oğlu, bir göz kırpsa düşüp bayılacaktım sanki.
"Aracın farını kırmışsın, önüne bakmıyor muydun sen?" çoktan bakışlarını benden ayırarak, gözlerini ziyan etmişti.
"Ben arkama bakarak sürerim aracı aslında..." gözlerimi koca koca açmış, abartı bir şekilde de devirmiştim.
Zira tribal enfeksiyona kapılacak kadar alıngan bir anımdaydım. İnsan aylardır görmediği birine, farın hesabını yapar mıydı hiç?
"Boşver şimdi farı, benim kırmızı güvercinimin canı yanmış ben sana hiç hesap soruyor muyum?"
"Anlamadın galiba hatalı olan sensin. Bu da demek oluyor ki hesap sorması gereken de benim."
"Tamam şöyle yapalım, sen bana numaranı ver, yarın arayıp arabanı aldırayım." dedim.
Elbisemin eteklerinden çekiştirirken, sevinen bir kız çocuğundan farkım yoktu. Bunu bana hissettirir gibi kafası yerde olmasına rağmen, alttan alttan bakarak çaktırmadan tebessüm ediyordu. Ah tanrım, bu adamın buzdan duvarlarını eritebiliyor olduğumu bilmek bile, egoma ve elde etme çabama bir alkış tutuyordu.
"Sana numaramı vermeyeceğim Elif." dedi tebessümü suratından silmeye çalışırken, sesine çoktan sert bir hava katmıştı.
"O neden?" dedim, benim ise ona tezat hayal kırıklığı dolu ses tonumla.
"Bakma güzelim ben fazla konuşan insan sevmem, şimdi sana numaramı verirsem, hem arayarak hem mesaj atarak bütün konuşma dürtülerini benimle tatmin edersin. Sen boşver farı falan, ben hallederim."
"Şimdi sen bana numaranı vermiyor musun?" dedim, bilmem kaçıncı numara masum kedi bakışları atarak.
Aslında acayip kırgın, fazlasıyla kızgın, bir o kadar da intikam doluydum. Demek ben konuşma dürtülerimi onunla tatmin edeceğim diye bana numarasını vermeyecekti? Demek benim ona yazacağım iki satır, arayıp konuşacağım iki kelam ona zor gelecekti? Demek.... Demek... Demek o hala zor erkeği oynayacaktı öyle mi? Başlasın savaş diyecektim, ama onu eski bölümlerde demiş olmalıydım? O zaman bu sefer de başlasın intikam oyunları diyelim.
Cevaben inip kalkan kaşlar, gözlerin açılmasına sebep olmuştu. Ah o vurulduğum griler her görüş açıma girdikçe, bırak nazı niyazı ya benimsin ya kara toprağın deyip bağla bir kelepçeyi ona bir kelepçeyi kendine. Hayır adamda amma nazlı çıktı, bu da yetmezmiş gibi aylar sonra yoluma çıktı, o da yetmedi önüme çıktı bende araçla onun üstüne çıktım. Kader deyip geçemeyeceğim kadar enteresan bir olayın ortasında, adam gibi adamın kadınsal nazlarıyla uğraşır vaziyetteyim.
"Tamam, verme bakalım numaranı. Ama şöyle yapalım, ben bir partiye davetliyim benimle gel sana bir içki ısmarlarım ödeşiriz."
"Antrenmandan çıktım ve çok yorgunum Elif, başka zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demir Yumruk
MizahMizah içinde #1 Her bir yumruk inerken bir başka bedene, onun yüzüne aldığı her bir darbe benim yüreğime inmişcesine acı veriyordu. Normal olan bu muydu yoksa normalden uzak bir hayatın ortasına mı sürükleniyordu kalbim? Kimdi, neydi bu adam? Yumr...