"Valla tam aksi oldu amcacığım. Sizin kız bir koştu bir koştu ki o topuklularla abimin peşinden." diyen Cengo, ensesine yediği sesli bir şaplağın etkisi ile kalakalmıştı. Eee yediği şaplağın sahibi Demir Yumruk'tu, bunun hem acısı hem de sonrası vardı ki o bunun farkındaydı.
Alim korkulu gözlerle bana bakarken, benden bağımsız açılan gözlerim son raddesine ulaşmıştı. Rimelin esir aldığı kirpiklerim taa kaşlarıma değerken, dudaklarımdaki ruj kalitesiz japon yapıştırıcı görevi görmüş gibi mühürlenmişti dudaklarım. Burnumdan alıp yine burnumdan verdiğim koca nefesler tartışan babam ve müstakbel olamayan kayınvalideciğimin sesi arasından sıyrılıp gri gözlüme ulaşırken, ikimiz arasında pin pon topu gibi gibi gidip gelen gözler Cengo ve Güllü'ye aitti.
"Baba..." dedim hararetli tartışmayı bölmek ister gibi yüksek çıkan sesimle. Gözlerim gri gözlümün oymak istediğim gözlerinde, sözlerim ise kağıt kesiği etkisi ile herkesteydi. "Ben verilmekten vazgeçtim, turşumu kurabilirsin."
"Nasıl yani..." diyen şaşkınlık nidası ise gri gözlerini oymayı isteyip de oymaya kıyamadığım gözleri gri Ali'me aitti.
"Kızım emin misin?"
"Bu soruyu sorma baba, yoksa vazgeçerim. Bence sen vermedim gitti de bitsin bu iş."
Hangi iş bitiyor?
Bu iş nereye gidiyor?
Tamam fena atarlandım, daha fena trip yapasım var, ama...
Aması yok Elif, aması yok. Adam senin peşinden koştu mu? Hayır... Elde etmek için kılını yanlışlıkla bile oynattı mı? Hayır... Adam hazır yemeği yemeye niyetlenmişti. Oysa kendin pişir kendin ye usülü yapıp yemeğin hakkını vermeyi düşünmemişti.
"O halde vermedim gitti."
"Lan ne oluyor?" diyen Ali, bakın altını çiziyorum Alim değil Ali hiddetle ayağa kalkarken, diğer şaşkın gözler henüz olayı idrak etmeye çalışıyordu. "Elif'im şaka de, hadi güzelim."
"Şaka denizde olur..." Denizde şaka oluyor muydu ki? Peki neydi bu denizde olan? Off Elif yine waffle üstüne limon sıktın... "Bir şey bir yerde oluyordu işte, her neyse. Ama şunu biliyorum ki artık Elif Ali'de olmuyor. En çok isteyene vereceğim ben beni."
"Ne diyor bu Cengo?" diyerek öfkeyle Cengo'yu bakan Ali'nin sağa sola savrulan elini sevgili anneciği tutmuş sakinleştirmeye çalışıyordu. Oysa az önce ortalığın karışmasındaki ilk adımı kendi atmıştı.
"Yenge yalvarırım yapma. Elifsiz bir Ali, mor gözlü bir Cengo demek. Kendini düşünmüyorsan beni düşün."
"Onu az önce topuklularımla abinin peşinden nasıl koştuğumu söylemeden önce düşünecektin Cengocuğum."
Ali Cengo'ya ben sana soracağım bakışı atıyor, Cengo kara kara gelmeyecek gelecek planları yapıyordu. Müstakbel olamayan kayınvalide ise Güllü ile kafa kafaya vermiş daha akşam bitmeden günün değerlendirmesini yapıyor gibiydi. Babam Selma'yı çağırdı ve yerinden kalkmadan "Misafirleri yolcula kızım" diyerek eski Türk filmlerindeki zengin ama kötü fabrikatör bakışı attı fakir ama gururluyu oynayan Ali'ye.
Kapıya kadar eşlik ettiğim misafirleri yolcularken, en başka söylene söylene çıkacak olan kayınvalideye "Oğlunuz bir tane ama benden çok varmış kusura bakmayın." sözünü Ali'min gözlerine baka baka söylemiştim. Kadından okkalı bir tripli bakış yemenin ardından herkesin çıkmasını bekleyen Ali kolumdan tutarak beni bir köşeye çekmiş ve elini yüzüme dayamıştı. Tabii işini biliyordu Ali bey, çünkü bu hareketi ile Elif erimeye başlamıştı. O el biraz daha orada durursa Elif'in yelkenler suya inmeyecek resmen dalacaktı. Tam da bu anda Elif ne yaptı? Tabii ki o eli oradan istemeye istemeye çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demir Yumruk
HumorMizah içinde #1 Her bir yumruk inerken bir başka bedene, onun yüzüne aldığı her bir darbe benim yüreğime inmişcesine acı veriyordu. Normal olan bu muydu yoksa normalden uzak bir hayatın ortasına mı sürükleniyordu kalbim? Kimdi, neydi bu adam? Yumr...