Kuzey ile aramız müthişti. Okula beraber gidip, beraber dönüyorduk. Bugün bana 'büyük gün' olacak demişti. Onun için erken kalktım. Sıcak bir duş iyi gelecekti..
Duştan çıktıktan sonra mini pudra pembesi bir şort, siyah önü açık bir tişört ve ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Üşengeçliğim yüzünden ''Önemli olan iç güzellik, dış güzelliğe kim bakar'' diyenlerdeydim. Sonra Büşra bana tipsiz birini ayarlamaya çalışınca, ben de beğenmeyince iç ses devreye giriyordu. 'Önemli olan iç güzellikse sev bu kütük yutmuş çocuğu'' derdi Büşra. Ben de standart cevabımı yapıştırırdım. ''Dış güzellik önemli değil mi? Ne yapayım b tipsizi? Ciğerini mi öpeyim?'' falan.
Haa bu arada Büşra demişken; Büşra yani benim tabirimle 'Büş' benim en yakınımdı. En yakın arkadaşım, kardeşim, ailem, sırdaşım, kurtarıcım. O da benimle aynı hayatı yaşıyordu. Biz çocukluktan beri tanıyorduk birbirimizi. Benim ailem yok olunca yetimhaneye gönderildim, ve ne yazık ki bir süre sonra Büş de o yetimhaneye gelmişti. Annesi ve babasını o da bir trafik kazasında kaybetmişti.
Her neyse, bir süredir de görüşemiyorduk zaten. Özlemiştim atarlı ergenimi.
Saçlarımı tarayıp doğal bıraktım, hafif bir de makyaj yaptım, sırt çantamı da alıp aşağıya indim.
Kahvaltı sofrasında oturmuş beni bekliyorlardı.
''Günaydııın'' diye cırladım resmen.
Kuzey kıyafetimi süzdü, süzdü ve süzdü. Sonra bana ''Şu masadan bir kalkayım geberticem seni'' bakışı attı. Yani benim psikolojimde bu anlama geliyordu.
Masaya oturdum ve yemeğimi hayvan gibi yemeye başladım. Sonra annem önüme birkaç yemek bıraktı! O ne ? Domates mi??
Elim yüzüm buruşmuştu. Benim domatese alerjim vardı, şu yaşıma kadar bir kez ağzıma sürmüştüm ve onda da neredeyse komalık olmuştum.
Annem çarpıldım sanmıştı ve Kuzey ile babam da gülüyordu.
''Yağmur'a bir şey oluyo, gülmesenize'' diye cırlıyordu annem.
Nihayet kendime geldim ve etrafa sinirli bir bakış attım.
''Noluyo kızım, çarpıldın sandım''
''Anne, benim domatese alerjim var.''
''Ne biçim iş bu''
Babam ve Kuzey hala gülüyorlardı.
Masadan kalktım ve dış kapıya doğru yürüdüm.
''Görüşürüz.'' hala sinirliydim onlara.
''Nereye?''
Dayanamamıştı tabi Kuzey.
''Hava alacağım.''
''Dur benim de işlerim var'' diyerek yanıma geldi Kuzey.
..
Arabaya binmeyi kabul etmemiştim ve yürüyorduk. Yol boyunca sesim soluğum çıkmıyordu.
''Yağmur, dilini mi yuttun?''
''Hayır.''
''Ne bu soğukluk kızım?''
''Ben orda canımla cebelleşiyorum, sen gülüyorsun.''
''Suratın komikti ama.''
''İyi.''
''Hem bu kıyafet ne lan? Yüzünde de bir ton makyaj. Kızım sen beni delirtmek mi istiyosun?''
''Bugün önemli gün dedin diye böyle giyinmiştim.''
''Haa o olay vardı. Annenleri ara da gece benimle olacağını söyle.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ÖTESİNDE
RomantikKaranlığın ötesindeki, karanlık insanlar. Karanlığın içinde kaybolmuş, hapsolmuş, tükenmiş, her şeyi elde edebilecek karanlık bir oğlan; ve masum, hayatındaki herkesi kaybetmiş, sevgi yokluğu çeken bir kız. Ve karanlık hayatları...