Bölüm şarkısı: Young The Giant - Cough Syrup
Bölüm biraz kısa olacak ama bu kadar yayınlayabiliyorum şu anlık, gelecek bölümde telafi ederim :)
Mide bulantımla kafamı yataktan kaldırdım ve banyoya koştum. Bu bulantı gece de vardı, hatta üç kez kusmuştum gece. Büşra gece başımda bekledi, Kuzey'e kaç sefer haber vermek istedi ama onu reddettim.
Aslında o kadar iniltiyi, öğürtüyü nasıl duymadı anlamış değilim.
Banyodan çıktım, odama girdim. Büşra yatağın üstünde bağdaş kurmuş şekilde bana 'yine mi be kızım' bakışı atıyordu. Evet biz bakışlarımızla anlaşabiliyorduk.
''Günaydın'' dedim soluk ve yorucu bir yüzle.
''Ne günaydını kızım, gece hiç uyumadık ki. Sabah da olmamış gibi. Hastaneye gidelim bugün, bu böyle olmaz.''
''Önemli bir şeyim yok, üşütmüşüm o kadar.''
''Kuzey biliyor mu?''
''Niye bilsin, üşütmüşüm sadece.''
Büşra bana yine 'ya he he' bakışlarını yollasa da onu takmadım.
''Hadi Büşra, daha kahvaltı hazırlayacağız. Evde sadece sen, ben ve Kuzey var.''
Üzerimizi değiştirip aşağıya indik. Kuzey kahvaltıyı hazırlamıştı, Büşra şok geçirmişcesine bakıyordu. Masaya geçtik ve yemeklerimizi yemeye koyulduk. Ben tek kelime etmedim, çünkü aklım hala mide bulantımdaydı.
Ve derken yine bana banyonun yüzü gözüktü; koşarak banyoya çıktım.
Yaklaşık on dakikadır banyodaydım. Kapının kırılacak derecede yumruklanması ile kendime gelmeye çalıştım.
''Yağmur çık şurdan, hastaneye gideceğiz.''
''Kuzey üşütmüşüm, bir şeyim yok.''
''O illet yerden hemen çıkmazsan, kapıyı kırmak zorunda kalacağım.''
Kapıyı hala açmamakta diretiyordum. Ve kapının büyük ses çıkarması, yere düşmesi, kapının biraz arkasında olduğum için kapının üzerime düşmesi, gözlerimin kapanması...
- KUZEY'DEN -
Ben ne yapmıştım öyle? Yağmur'un içeride olduğunu bile bile kapıyı nasıl da kırmayı becermiştim? Ben ne kadar da lanet bir heriftim.
Kafamı yoğun bakımın duvarına yasladım ve duvara vurmaya başladım. Evet Yağmur ufacık bir kazadan dolayı yoğun bakımın içindeydi, hem de benim yüzümden.
Bu berbat bir duyguydu. O, içeride ölüm ile cebelleşirken; ben dışarıda kaybetme korkumla savaşıyordum. Onu kaybedersem ben yaşayamazdım.
Yaklaşık bir saat sonra içeriden doktor çıktı, Büşra ile birlikte koşarak yanına gittik.
''Yağmur nasıl?''
Hastanenin içinde bağırıyordum ki beni Büşra sakinleştirmeye başladı.
''Bakın Kuzey bey. Yağmur Hanım'ın durumu gayet iyi, hatta bebeğinizin de durumu harika.''
''Ne bebeği?''
Şu an büşra da ben de şok olmuş vaziyetteydik.
''Ne bebeği?'' aynı soruyu Büşra da tekrarladı, hem de bağırırcasına.
''Haberiniz yok muydu? Yağmur hanım 6 haftalık hamile, tebrik ederiz. Birazdan odaya alacağız.''
Doktor yanımızdan uzaklaştı; ve onun gibi yüzlerce insan. Evet on- on beş dakikadır olduğumuz yerde kalmıştık, kıpırdayamıyorduk.
Yağmur odaya alındı ve hemen yanına gittik.
''Meleğim.''
''Kuzey- ben.''
''Sen anne oluyorsun meleğim, evet anne.''
Yağmur gözyaşlarına hakim olamadı ve Büşra'ya sarılarak ağlamaya başladı, hem gülüyor hem de ağlıyordu.
''Bu çocuğu istiyor musun Kuzey?''
Büşra ve Yağmur aynı anda bana döndüler ve benden çıkacak kelimeleri merakla dinlemeye koyuldular.
''B- ben elbette'' cümlemin devamı gelmedi.
''İstemiyorsun.''
''Miniğimizin hayatımıza girmesini istiyorum meleğim, baba olmak istiyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ÖTESİNDE
RomanceKaranlığın ötesindeki, karanlık insanlar. Karanlığın içinde kaybolmuş, hapsolmuş, tükenmiş, her şeyi elde edebilecek karanlık bir oğlan; ve masum, hayatındaki herkesi kaybetmiş, sevgi yokluğu çeken bir kız. Ve karanlık hayatları...