Yeni bir hayata başlayacağım adına kendime söz vermiştim. Ama Kuzey'i düşünmediğim bir günüm bile geçmiyordu.
Nihayet şoför beni okula bırakabilmişti. Sınıfa girdim ve sırama geçtim. Her gün kahkahalara boğulan sınıf bugün sanki isyandaydı.
Damla'nın yanına yanaştım.
"Neden herkes cenaze havasında?"
"Off kızım. Sen de dünyadan bir habersin yani. Gidiyormuş."
"Kim gidiyormuş?"
"Okulun en tatlısı."
"Galiba ismi yok bu çocuğun, kim kızım söylesene."
"Kuzey işte. Kuzey Öztürk!"
Nefes alışverişlerim onun sesini duyunca bile bozuluyordu, ve gidişi..
"Nereye gidiyormuş! Neden! Nereden biliyorsun! ??"
"Sakin ol be kızım. Sen niye telaşe yapıyorsun?"
Aniden oturduğum yerden hiçbir şey söylemeden kalktım ve bir üst kata Kuzey'in yanına doğru gittim.
Kuzeylerin sınıfın önü epeyce kalabalıktı. Birkaç kızın ağladığını da gördüm.
Yavaşça kalabalığın ortasına daldım. Kalabalığın içinde Kuzey'i gördüm. Arkadaşları ile tokalaşıyordu (vedalaşıyordu.)
Bağırdım.
"Kuzey!"
Herkes bana doğru çevirdi kafasını. Kuzey de şaşırmışcasına bakıyordu. Arkadan bir el beni kalabalığa, Kuzey'e doğru itti.
"Nereye gidiyorsun?"
"İngiltere'ye."
"Neden gidiyorsun?"
"Burada durmam için bir sebep kalmadı."
"Annen var, babam var, annem var."
"Hepsi var, sen yoksun."
Kalabalıktaki herkesin ağzı neredeyse geçirdiği şoklar yüzünden dönüşümsüz olarak eğilecekti.
"Ben varken de sen yoktun."
"Ben hep vardım Yağmur. Sen görmedin, sen istemedin, sen benim olmadın."
Kuzey'in yakın arkadaşlarından biri dalga geçercesine elini Kuzeyin omzuna vurdu ve;
"Vay be. Karanlık işlerin adamı aşk nedir bilir miymiş? Hem de 3 yıl.."
Kuzey'in yumruğu yüzünden tamamlayamadı cümlesini.
"Şerefsiz, sus. 3 yıl önce benim hayatımı sikip atan, herkesten çok sevdiğim ve hala unutmadığım kız vardı, şimdi ise tanıdığım en masum, her şeyimi vereceğim, onun için herkesi sileceğim kız var."
Herkes alkışlamaya başladı. Kuzey bana yaklaştı ve elini belime koydu.
"Hani yeni bir hayat istiyordun ya, bensiz. İstediğini yapıyorum. Sen benimle yoksan, benimde burada olmamın bir anlamı yok."
"Benden önceki hayatın da burada geçti, annen çok üzülür, onun için gitme."
"Senin için gidiyorum."
Herkes bana kötü kızmışım gibi bakıyordu. Ama ben onu herkesten çok seviyordum ki zaten. Gitmesini istemiyordum ama inat ediyordum; gururuma yediremiyordum.
İç ses yine devreye girdi. "Kızım yemişim inadını, gururunu. Gül gibi çocuğu kaçıracaksın, gitme de. Valla bu tiple bu çocuk seni iyi beğenmiş."
Off iç ses bile haklıydı.
Kuzey alnımı öptü ve sinirli haline bürünerek yürümeye başladı.
Okulun salak kızları Kuzeyın arkasından ağlıyor ve "Gitme,bizi sensiz bırakma" diye bağırıyorlardı.
Kendimi topladım ve bir adım ileri yürüdüm. Gözümden birkaç damla yaş aktı.
"Gitme Kuzey! Benim için gitme. Biz' olmak için gitme. Beni sensiz bırakma."
Kuzey söylediklerimi duyunca olduğu yerde kaldı, arkasını döndü ve bir süre sonra yanıma geldi.
Dudaklarıma resmen yapıştı. Herkes bizi alkışlıyordu, kalabalıktan "ooo, harikalar, çok yakışıyorlar, kuzey ilk defa bir kıza aşık oldu" diye sesler yükseliyordu.
Kuzey dudaklarını araladı ve, her yeri gibi vanilya kokan dudaklarından birkaç cümle düşüverdi.
"Lütfen Yağmur, beni sensizlikle cezalandırma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ÖTESİNDE
RomanceKaranlığın ötesindeki, karanlık insanlar. Karanlığın içinde kaybolmuş, hapsolmuş, tükenmiş, her şeyi elde edebilecek karanlık bir oğlan; ve masum, hayatındaki herkesi kaybetmiş, sevgi yokluğu çeken bir kız. Ve karanlık hayatları...