İyi okumalar...
Kitap rafları arasında gezinmekten başka bir şey yapmıyordu son yarım saat içerisinde.Yüzündeki donuk ifade ve haraketlerinin yavaşlığı, bazen ayaklarını sürüklemesiyle kenardan bakan birisinin dikkatini her şekilde çekebilirdi.
Genç kız artık 2 gün olmuştu şu kitapçıya geleli.Abisinin teklifini ne için kabul ettiğini bile bilmezken buradaydı şimdi.Kasvetli evlerine nazaran ferahlık vardı çokta büyük olmayan şu yerde.
Genç kız abisinin çokta uzağında olmadığını biliyordu.Yinede konuşmak istemiyor veya çekiniyordu.Abisi yardım elini uzatmamakta ısrarcıydı tabi tek bu konu için geçerliydi malum durum.İşte konuşmasına engel olan tamda buydu.
Şu geçen birkaç saat içinde kafasının içinde dolanıp duran bir tek düşünce vardı-buralardan çok uzaklara gitmek...
Garip olan bir şey var ki onca zaman içerisinde bir kez bile böyle bir düşüncesi yoktu.Ya şimdi?Gitmek yararmıydı bir şeylerin düzelmesi için? Huzursuzluk,kalbindeki ağırlık,omuzlarındaki yük yok olur muydu? Bir cevap bula bilse ne güzel olurdu? Ama bir cevap yoktu.
Genç kız birkaç adım attıktan sonra raflardan birine yaklaştı.Sırayla dizili kitaplara göz ucuyla göz attı.Rast gele bir kitabı eline aldı.Kapağı mor reng,üzerindeki yazıları altın sarısıydı.
Kitabın ismine bakma gereği duymadan sayfaların çevirdi.Birkaç sayfa böylelikle çevirdikden sonra bir yazı gözlerine ilişti.Halbuki bu yazı çevirdiği diğer sayfalarda da geçiyordu,lakin dikkatini nedense çekmemişti.Bosna Hersek...
Duraksadı birkaç saniye genç kız.Sayfanın sonuna doğru birkaç satır dikkatini çekti,kısık bir sesle satırları okudu,sonra arkasın okumak için diğer sayfayı çevirdi iki satır daha okuduktan sonra cümle bitti...
Alija Izzetbegoviç'in kabri oldukça sade, huzur doluydu. Ne bir fotoğraf ne de bir süs vardı. Alija'nın isteği doğrultusunda bu şekilde tasarlanan bu mezarlık oldukça mütevazıydı. Mezarlığa üstten bakıldığında yıldız ve ay görünür, İslam'ın sembolü olan bu iki obje şeklindedir mezarlığın yapısı. Sadece Alija'nın mezarının üstünde yıldız şekline benzeyen bir yapı ve önünde de akan ırmağın suyunun biriktiği mütevazı bir hilal şeklinde havuz vardır. Çok etkilenmiştim...
Merak etmişti bu kitabı.Bosna'yı,az önce ismi geçen insanı.Bosna nerdeydi? İsmini önceden duymamıştı sanırım.Yani aklına hiç gelmiyor.Belki de bir zaman duymuşta unutmuştu.Büyük ihtimala böyleydi.
Bir kaç sayfa daha çeviri verdi merakla.Yine başladı satırları okumaya.Hal öyleki abisinin kendisini duymamıştı.Musab'sa büyük merakla kitap okuyan kardeşini rahatsız etmemek için kardeşine daha seslenmedi.Boşnak hanım gitti ve gecenin sessizliğinde içimdeki bin bir düşünceyle bu güzel şehri seyretmeye koyuldum. Bin bir türlü düşünceler, olasılıklar, hayallerle sabahladım o güzel manzaranın karşısında. Acaba savaş da bu sokaklar nasıldı? Gerçekten hiç ışık yok muydu? Acaba daha önce biri benim gibi sabahlamış mıydı bu balkonda? Acaba bu insanların hikâyeleri neydi?
Ani bir kararla kitabı kapattı,kısa bir süre sonra tekrar açtığında son sayfayı rast gele açmıştı.
Bu anlattıklarım da benim hikâyem, başkalarının hikâyeleriyle harmanladığım, her kelimesine güzel Bosna'mı kattığım hikâyem. Umarım ki bir gün buraya gelir ve Bosna'yı benim gözümle görebilirsiniz, aslında benim gözümle görmeniz bile gerekmez, gönül gözünüzle görmeniz kâfidir...
Son kısmı defalarca okudu genç kız,sanki zihnine kazımak istiyordu her harfi.
Kitabı kapattıktan sonra rafa değilde madanın üzerinde duran çantasına koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nane Molla [TAMAMLANDI]
EspiritualZehirli sarmaşıkların sardığı bir hayatta yaşamaya mecbur kalmış genç bir kız. Geçmişin tozlu sayfalarını saklama çabaları. Keder çökmüş kalblerin umut fısıltılarını dinleyişleri. Değişen hayatlar... Çaresizliğin kol gezdiği zamanlarda yankılanan ac...