bölüm 48~mıh ve melodi

1K 80 8
                                    

                                     1 ay sonra...

🌹

Artık kasvetli evin havası bunaltmak görevini ustalıkla üzerine almıştı.Sanki bu ihtişamlı evin etrafını zehirli sarmaşıklar sarmış ve her an kendisini öldürmek için fırsat koluyordu.

Bu durum belki de vicdan yükünü sırtlanmak zorunda kaldığı içindi.
Bu yük kendisi için fazla ağırdı.Zira kızının da bu dertten muzdarip olduğunu bilmek kalbini sızlatıyordu.Fakat bunun anlamı yoktu,bu saatten sonra olması mümkün gibi gelmiyordu  da.

"Geri dönme gibi bir ihtimalim olsaydı bu yükü omuzlarına yükletmeztim Gülyare Betül...Asla...Asla...İnan buna...Ben senin canının yanmasını istemem ki...Ama...Geldiğimiz şu nokta? O kadar tehlikeli ki...Yüzüne bakacak halim bile yok ki benim.Ben kendi evladımın acısını bile yaşamıyorum.Bu dayanılmaz gibi..."

Her şeyin yoluna gireceğini düşünürken geçen her gün bu düşüncenin yanlış olduğunu gösteriyordu.Böyle tam bir ayı geride bırakmıştı Halil Bey.
Oysa kendisine göre bir hazineden değerli belgeleri ortaya çıkardığı vakit o kadar umutluydu ki her şeyin yoluna gireceğine.Ama olmamıştı,umutları da hazan yaprağı tek solup gitmişti.

Kendi öz babasına en böyük darbeni vurmuş,alaşağı etmişti tüm düzenini;  en azından ülke sınırları içerisindeki düzenini.Fakat babası bir kez daha kaçıp gitmiş,izini kaybettirmişti.Bu gerçeği her hatırladığında kahır oluyordu.Daha dikkatli olmalıydı belki de.Biraz daha beklemeliydi.Yine de elinden bir şey gelmiyordu.Tek tesellisi kızının hala gerçeklerden haberdar olmayışı idi.Bunun uzun süre devam etmesini umut ediyordu sadece.Diğer tarafdan eşi kendisini düşman belemiş,oğlunun ölümünün tek suçlusunun kendisi olduğunu her fırsatta beli etiriyordu.Bu konuda asla eşine darılmıyordu,bilakis kendisi de bu düşüncelere sahipti.
Kendi oğlunu uzak tutmalıydı kirli hayatından.Ama o da yaslanacak bir omuz istiyordu.Ağır yükünü sırtlanacak birisi evladı olmalıydı.

Kızının soruları hala devam ediyordu,nitekim bir ay önceye nazaran daha fazla artmıştı.Artık aynı tür yalanlar söylemekten iğrenir hala gelmişti.Daha iki gün önce yaptığı şeyi hatırladıkça kendine karşı nefreti artıyordu.
Abisiyle ilgili kızının sorduğu her soru bu adımı atmak zorunda bırakmıştı kendisini.Yine işe yaradığını görmek bir nebze rahatlatıyordu kendisini.

"Sen kızını bir daha kandırdın Halil." dedi söylediğine inanmadığını beli ederek.

"O mesajları kızına atmamalıydın...Şimdi kızın abisiyle konuştuğunu,ondan haber aldığını sanıyor..."

İki gün boyunca kızından gelen sayısını unuttuğu mesajlara boğazı düğüm düğüm bir halde cevap vermek zorunda kalmıştı.

Bir taraftan sağlığı da iyi yönde değildi.Yine de sağlığını arka plana atmaktan çekinmiyordu.Nitekim artık söylemek zorunda kaldığı yalanların sayını bile unutmuştu.
Düşdüğü durum içerler acısıydı.Öyle ki etrafında kendine destek olacak birisini arıyordu bir süredir ama yoktu.Eşi bile destek olmuyordu.Ona asla bu yüzden gönül koymuyordu.Nasıl gönül koyabilirdi? Buna hakkı olan insan saymıyordu ki kendisiniEvladını kaybetmiş bir anneden bunu beklemesi bile başlı başına bir hataydı.Fakat aksinin olmasını çok isterdi.

Gereksiz düşüncelerin kalabalığı kendisini geldiği bu noktada çok yoruyordu.Gereksiz düşünceler kadar olmasa da gereksiz insanlarda bir yorgunluk nedeni oluvermişti.

"Dilruba!"

Odasının penceresinden bahçede oturan iki genç kıza bakarak söylenmişti.Aradan geçen zaman içerisinden gereksiz insan diye nitelendirdiği kız evlerinden çıkmaz olmuştu.Bu da canını sıkıyordu Halil Bey'in.Hala ne niyetle burada olduğunu anlamıyordu.Geçmişde olanların lafını bile açmaması kendisini daha fazla şüphelendiriyordu.Bu şüphelerinden damadına yakınsa da almadığı cevaplar canını sıkıyordu.

Nane Molla [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin