🌹
Telefonu yatağın üzerine fırlattıp cama doğru döndü ağır adımlarla.Geleceğine dair en ufak bir şüphe duymuyordu.Zira kısa bir zaman diliminin ardında genç adam karşısında olacaktı.Tabi bu karşılaşma pek iç acı olmayacaktı.Lakin artık zamanı gelmişti,ertelemeğin bir anlamı da yoktu.
"Bir uçurum kenarı!"
"Bakalım nereye kadar dayanmak mümkün olacak!"Mırıldandı gözlerini diktiği siyah gökyüzüne doğru.Siyahtı gökyüzü,kalbi de bu renge boyanalı çok oluyordu.Lakin artık kendisi için bir önemi yoktu.Belki az önce mesajlar attığı genç adamın yaşında olsaydı bir önemi olurdu.Ama o yaşta değildi ve böyle bir şeyi düşenmek vakit ısrafıydı.
"Vakit ısrafını düşünür müydün sen?"
Kendisine sorduğu soruyu cevabsız bıraktı.Zaten biliyordu cevabın,sadece sesli bir şekilde ifade etmesi gerekiyordu.Bu fiili gerçekleştirmek istemiyordu şimdi.
Yabancısı olduğu evin bir o kadar da yabancısı olduğu odasında olmak sadece öfkesini alevlendiriyordu.
Çalışma masanın üzerinde duran çerçive bakış açısına girmeyi başarmıştı bir zaman sonra.Masaya doğru yine yavaş adımlar atarak yaklaştı.Beyaz çerçiveyi eline alıp duvara doğru fırlattı.Kulaklarına dolan cam kırılma sesiyle yüzünde bir gülümseme oluştu.
"Hala karşıma çıkıyorsun!"
Yüzündeki alaycı ifadeyi sildiği gibi düşünmeye başladı.Şimdiye kadar olanları ve bundan sonra büyük ihtimalle olacakları.Çok şeye engel olamamıştı şu zamana kadar ve bundan sonra da böyle olacaktı.
Biliyordu,bu konu da tecrübeliydi.Yine de tecrübesiz olmayı isterdi.Lakin bu olacak bir şey değildi.Zira böyle bir düşünceye kapılmak sadece kendisini kandırmak olacaktı.Kendisini kandırmayı da bir hayli zaman önce bırakmıştı.
Verdiği sağlıklı kararların başında geliyordu bu.Kol saatine baktı saati teyit etmek için.Gece yarısını geçmişti,mesajları attığı zamandan da nerdeyse bir saat.
"Gelmeyecek misin yoksa?"
"Ah tabi haklısın.Ama insan merak etmez mi?""Geleceksin.Buna eminim."
Kendi kendine konuşmaya devam etti bir süre.Bu huyu da yeni yeni ortaya çıkıyordu.Fakat bunun da kendisi için önemi yoktu.
Misafirini daha çabuk görmek için salona geçti.Böylelikle kapı açılınca misafiri kendisiyle karşılaşacaktı.Salona vardığında kendisinin davetsiz bir misafiri vardı.Öyle ki bu misafir işleri daha da zorlayacak gibi görünüyordu.
Kalbine saplanan ağrıyla dişlerin sıktı.Birkaç gündü devam eden bu ani ağrıların üzerinde fazla dayanmasa da kendisini zorluyordu.
"Bu çamurlardan kurtulmadan gidecek misin yoksa? Böyle bitemez...Bitmemeli...Her şey yarım kalır yoksa!"
Gömleğinin sonuna kadar iliklenmişti her zaman olduğu gibi, birkaç düymesini açıp rahatlamaya çalıştı.Fakat bu bir işe yaramadı.Alınında beliren boncuk terlerle kendisini zar zor koltuğa attı.Nefes alışverişleri sıklaşmıştı.
Gözlerini kapattıp düşünmeye çalıştı.Şimdi burada can verse ne olacaktı? Hem de bu şekilde; kalbine yenik düşerek."O kazadan sağ kurtuldun.Kurşunların arasından sıyrıldın.Şimdi bir kalp ağrısına yenik mi düşeceksin?"
Ağrı azalmaya başladığında bir rüzgar hissetti yüzünde.Bu rüzgar ferahlanmasına neden olmuştu.Ama bu ferahlık çok çabuk kaybolmuştu.Yarıya kadar açtığı gözlerini kapıya doğru çevirdi.Artık önce olduğu gibi emin değildi geleceğine.Zaten emin oldukları insanı yarı yolda bırakmaz mıydı? İstisnalar vardı ama kaideler de vardı.Nasıl istisnaları göz ardı etmek doğru olmadığı gibi kaideler de aynıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nane Molla [TAMAMLANDI]
EspiritualZehirli sarmaşıkların sardığı bir hayatta yaşamaya mecbur kalmış genç bir kız. Geçmişin tozlu sayfalarını saklama çabaları. Keder çökmüş kalblerin umut fısıltılarını dinleyişleri. Değişen hayatlar... Çaresizliğin kol gezdiği zamanlarda yankılanan ac...