***

344 34 2
                                    

Araba bizi dev ve korkunç derecede lüks görünen bir sokakta bıraktı. Plemana nereye gittiğini ve ne yaptığını çok iyi biliyormuş gibi görünüyordu. Beni önce vitrininde ahşaptan mankenlerin olduğu bir mağazaya soktu.

"Bay. Black hoşgeldiniz. Bir şey içer miydiniz ?"

"Hayır teşekkür ederim. Eşime kıyafet bakmaya gelmiştik."

"Hoşgeldiniz Bayan.Black buyrun."

Dedi sarışın kadın ve bana 3928 tane iç daraltıcı siyah kıyafetler dizisi gösterdi. En sonunda siyah kalem boynunda bir parça file olan askılı bir elbise beğenebilmiştim. Koskoca mağazadan beğendiğim tek şeyin bu olduğuna şaşırıyor olsam da sanırım bir gün için bu yeterli olacaktı.

Plemana beni elbise ile gördükten sonra kadını yanına çağırdı ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Kadın anlayışla başını salladı ve bana bir tane bantlı yılan derisi gibi görünen topuklu ayakkabı ve bir takım ilk çamaşırı verdi. Hepsini giyip kalbinden çıktıktan sonra oradan çıkıp kuaföre gittik.

"Hepsini boyamamız bu uzunlultayen sakıncalı olur. Boya akabilir."

Dedim ona artık saçlarını kestirmesi için bir imada bulunurken.

"Eşiniz haklı bay Vincent. Siyah boyanın saçınızdan akması uzun sürmeyecektir. "

Dedi.

"Pekihala."

Dedi Plemana. Saçları tomar topar düşerken içim acısa da gittikçe daha yakışıklı bir adam oluyordu. Kuaför saçlarına mükemmel bir model vermişti.

Saçının beyaz kalan kısmını daha siyaha boyadıktan sonra onunla delicesine sevişmek istedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Saçının beyaz kalan kısmını daha siyaha boyadıktan sonra onunla delicesine sevişmek istedim. Karşımda duran adam dünyanın en yakışıklı adamlarından biri olabilirdi. Küçük gün maceramız böyle geçerken ikimiz de bütün mutsuzluk ve endişelerimizi bir kenara bırakmıştık. Tekrar dünyada olmak iyi hissettiriyordu. Bütün iyiliğin ve kötülüğün birlikte olduğu yerdeydik. Bu dengeden mutlu olan tek yaratıklar biz olmalıydık ama denge korunmak zorundaydı. Belki her karanlığın yaratıklarının hepsi böyle düşünmüyor olabilirdi ama ben böyle düşünüyordum. İyi kötü olarak değil sadece denge olarak. Dünyanın başlangıcından sonuna kadar böyle var olduğu gibi. 

"Çok yakışıklı görünüyorsun."

"Teşekkür ederim küçük kuş. Kendimi kafamı koparmışlar gibi hissediyorum saçlarım olmadığı için ama yapacak bir şey yok sanırım."

"Sanırım."

dedim.  Bir süre aramızda sessizlik oldu. İkimiz de geri dönmemiz gerektiğini biliyorduk. Yine de biraz daha sürmesini istedim.

"Yürüyerek gitsek olur mu ?"

diye sordum. Dünyanın havasını solumayı özlemiştim. Sarayda kendimi küçük bir kafese kapatılmış kuş gibi hissediyordum. Bu sefer Plemana başıyla onaylamıştı. Birlikte yürürken ona olan duygularımla samimiyetimizin aynı oranda olmaması beni biraz rahatsız ediyordu. Aramızdaki o küçük çekişmeli gizemli ilişkiden sonra bir anda bunları hissediyor olmak sanırım ikimize de garip geliyordu. Yine de içimdeki duygular o kadar saf ve güzeldi ki onu yıllardır tanıyormuşum gibi hissediyordum ki bu daha da garip geliyordu.

"Bu duygular yeni, öyle değil mi ?"

"Bir nevi sanırım."

"Nasıl yani bir nevi ?"

"Farklı birisin Nocna Mora. İnsanın şevkat göstermek isteyeceği türden birisi. Bizim gibilerin sakınması gereken birisi. Sevgi, aşk bizim dünyamıza  ait olmayan duygular."

dedi ve bir süre sessizlik olduktan sonra ilk konuşan yine o oldu..

"Artık arabayı çağıralım. Geri dönme zamanı geldi."

dedi.Birlikte eve döndüğümüzde daha çok burada kalmak istiyordum. Yine de böyle bir seçeneğim olmadığını biliyordum. Buradaki işler benden çok daha büyüktü.  Bu evrenle ilgiliydi. İnsanlıkla ilgili. İnsanların içinde ki her şeyle ilgili. Eve döndükten sonra geldiğimiz yere gitmek için yine bir kapıdan geçtik. Yine Plemana' nın odasındaydık ve her şey bizim için yeni başlıyordu.

MELEZ İKİZLER LANETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin