-... Zaten çevremde olduğunu biliyorum. Bir arkadaşının evine gideceğimizi söyledin, oraya gideceğiz. Hava kararana kadar Victor'la ilgili kısımla ilgilenirken beni net bir şekilde izleyebileceği zaman seninle kavga edeceğiz. Bu hiç garipseyeceği bir şey olmaz, benim olayım bu, kavga ederim. Kavga edince de tabii ki ben oradan çıkıp gideceğim, bu sırada Dimitri'nin peşimden gelmesini umuyorum.
- O zaman belki de akşam yola çıkmalıyız? Yani...izimizi kaybetmemesi için.
- Ben de düşündüm ama o zaman çok açık bir hamle olurdu.
- Yani seni her türlü bulacağından emin misin?
- O...bir yolunu bulur.
- Peki sonra ne olacak? Peşinden geldikten sonra demek istiyorum.
- Pavel ve bir gardiyan bizi arkadan takip eder diye düşündüm.
- Yine de çok tehlikeli olacak. Başka bir yolunu bulabiliriz.
- Tehlikeli olacağının farkındayım. Ama bunu yapmak zorundayım.
- Kendini bu şeye mecbur hissetme, seçeneklerimizi baştan değerlendirebiliriz.
- Hiç aşık oldun mu, ya da böyle bir durumda kaldın mı bilmiyorum. Ama ben böyle daha fazla yaşayamam. Buraya gelirken net bir şekilde seçeneklerimi değerlendirdim. Ya Dimitri geri dönecek ya da ben.
- Sen?
- Ben uzun zamandır bu dünyaya ait değilim, o çizgiden bir kez geçtim. Bir kez daha geçebilirim.
- Evet, şu kaza... Tam olarak ne oldu? Benim tek bildiğim kızları dışında Dragomirlerin öldüğü.
- Arabadaydık, bir anda kaza oldu, nasıl olduğu hala tüm ayrıntılarıyla aklımda. O kazada aslında tek kurtulan Lissa'ydı. Ama gücüyle beni geri döndürdü. Victor'un dediğine göre...bu ruhumda bir iz bırakmış. Gölgeler tarafından öpüldüğümü söyledi.
- St. Vladimir ve Gölgenin Öptüğü Anna gibi mi?
- Evet nereden biliyorsun?
- Moroi tarihine ilgiliyim diyelim. Ama bildiğim kadarıyla Vladimir bir güç çıkartamamıştı.
- Herkes böyle biliyor. Ama gücü Ruh. Gerçi artık herkes öğrendi sayılır.
Ruhtan bahsedince Abe'in elementini bilmediğimi fark ettim.
- Ben de bir şeyler duydum. Amerika'da olanlarla pek ilgilenmem genelde ama bu dikkate değer bir haberdi. Prensesin elementiyle senin ne alakan var? Yani nasıl gelişti?
- Öldüğümden ikimiz de emindik. Sonra aramızda bir bağ oluştuğunu fark ettik. Tek taraflı olsa da oldukça güçlü bir bağ. Düşüncelerini ve hislerini sanki kendimmiş gibi biliyorum. Bazen zihnine giriyorum. Başta kontrol edemiyordum ama zamanla öğrendim.
- Yani tamamen avantajlı bir şey mi? Tabii bu seni gardiyan olarak en iyi seçenek yapıyor ama... kötü bir tarafı yok mu?
- Akademiye başladığımdan ve arkadaş olduğumuzdan beri onun gardiyanı olmak için yetiştiriliyorum. Yani her türlü bu olacaktı. Tabii bu çok büyük bir yetenek. Ama doğru noktadan bakıyorsun, kötü yönleri var.
- Senin açından mı onun açısından mı?
- Duruma göre değişir. Kullanmazsa onu kötü etkiler ve bu durumda ruhu kararır, kötülüğü ondan alırım. Kullanırsa... aslında hayır. Duruma göre değişmiyormuş, benim açımdan.
- Peki... nasıl bir karanlıktan bahsediyoruz?
- Ölümcül. Ama dert etme, ben hallediyorum.
- Ah, tabii etmem. Nasıl olsa kızımı yeni bulmadım. Saçmalama Rose. Kendine bunu yapamazsın.
Birden çok gerilmişti. Doğal olarak ben de.
- Ciddiyim, dert edecek bir şey yok. Gayet iyiyim.
- Benim de bir yeteneğim var Rose, biri yalan söylediğinde hemen anlarım. Daha önce bu yüzden kötü bir şey oldu mu?
- Bir saniye düşüneyim...Yani bir ara hayaletler görüyordum.
- Başka bir yolu yok mu? Böyle yaşamak zorunda mısın?
- Konu hep aynı yere geldiği için üzgünüm ama o zaman Dimitri hep yanımdaydı. O olmasa sanırım tam anlamıyla delirirdim.
- Ne zaman oldu?
- Spokane'deki olaylardan sonra...Mason'un öldüğü zaman.
- Mason?
- Çok yakın bir arkadaşım. Arkadaşımdı.
- Spokane'le ilgili hiçbir şey duymadım. Neler oldu?
- Strigoi avlamaya çalışan birkaç gerzek, aralarında Mason ve Eddie de var. Ve onlara orada olduklarını ben söyledim.
Hatırladıkça suçluluk duygusu içimi tekrar tekrar kaplıyordu. Gözyaşlarımı engelleyebilirdim, titreyen sesimi değil.
-... Yemin ederim gideceklerini tahmin etmemiştim yoksa asla söylemezdim. Gittiklerini öğrendiğimde diğerlerine haber verebilirdim ama aptal gibi halledebileceğimi zannettim. Arkalarından gittim, onları buldum, sonra strigoiler bizi buldu. Birkaç gün esir tuttular. Gardiyanlar geldi, dışarı çıkmak üzereyken birkaç tanesini öldürdüm ama biri tam bana saldırırken Mason kendini öne attı...
- Kendini söylediğin için mi kötü hissediyorsun?
- Hem o hem de...Mason beni çok seviyordu. Tabii ben de onu ama aynı şekilde değil. Ama gerçekten denedim, onunla birlikte olmayı denedim. Onu kandırmış gibi hissediyorum.
- Sen elinden gelen her şeyi yapmışsın. Herkes kendi seçimlerinin sonucunu yaşar. Ona yerlerini gitmesi için söylemedin sonuçta, bu onun tercihiydi.
- Doğru. Ama kendim aptalca kahramanlıklar yapmasaydım belki her şey çok farklı olurdu.
- Gençlik böyle bir şey Rose, daha önce böyle bir şey yaşamamıştın ve ne yapacağını bilemedin. Çok normal.
Cevap veremedim. Tek başıma kalkıp gittim çünkü Dimitri'ye kendimi ispatlamak istiyordum. Bunu hata olarak bile değerlendiremem. Hatalar düzeltilebilir, ders çıkarılabilir. Ama bunları düzeltmem imkansız.
- Başka bir zaman yine konuşuruz, canını sıkma. Gidelim mi yoksa gün batımını bekleyelim mi?
- Şimdi gitsek daha iyi olacak.
Kafasını salladı ve kalktık. Diğer gardiyanlar resepsiyonda çıkış işlemlerini hallediyordu, biz de arabaya gittik. Gece dikkat etmemiştim ama SUV'lar oldukça pahalı duruyordu, Abe Mazur'dan bekleneceği gibi. Bizi takip etmelerini söyledi, yani ikimiz önden tek gidecektik. Aslında çok kısa süredir beraberdik ama ona çok alışmıştım. O kadar yıldır tanımadığım birini özlemiştim ve bulunca da... hiç bırakmak istemiyordum.
- Şu arkadaşın...
- Beraber iş yaptığım bir Moroi. Güvendiğimi biri olmasa hiç bulaştırmazdım, ayrıca adam kaçırma konusunda... tecrübeleri var.
- Bana ne iş yaptığını hala söylemedin.
- Bunu daha sakin bir zamanda konuşabiliriz. Her neyse. İsmi Yevgeniy, hapisanenin planı elinde var, incelediğini söyledi.
- Ve?
- Ve dediğim gibi, basit bir iş. Zor kısmı Belikov'u getirmekti ki onu da bugün halledeceğiz.
- Ben...ben onu nerede tutacağımızı hiç düşünmedim. Yani... hepimizi öldürmesini istemiyorsan bir yer bulmamız gerekecek.
- Ah, o hiç sorun olmaz. Eminim Yevgeniy bize bodrumda bir oda ayırabilir.
- Bodrumda mı?
- Bilirsin, pis işler için.
İşi hakkında birkaç sağlam fikrim vardı ama bu konuya ne zaman gelsek gerildiği için yine açmadım. Yaklaşık kırk dakika daha yol gideceğimizi söyleyince kulaklıklarımı çıkardım. Kendimle baş başa kaldığımda neyle karşı karşıya geleceğim aklıma geldi. Bu düşünce tüm vücudumu titretip geçerken, dizlerim öyle kaldı. Sanki bir daha yürüyemeyecek gibi hissettim, öyle şiddetli titriyordu. Listede çok oyalanmadan Adele-Set Fire to The Rain'e bastım. Belki güçlü sesi, bir o kadar güçlü ve korkunç düşüncelerime baskın gelirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Akademisi FanFict. (ASKIDA)
FanfictionRose Dimitri'yi bulduktan ve Rusya'daki tüm olaylardan sonra geri dönüyor ve mezun oluyor. Yıllardır Lissa'yla hayalini kurdukları üniversite hayatlarına geçiyorlar ama Rose geçmişi unutup hayatına devam edebilecek mi? Dimitri Rose'u öylece bırakaca...