Rose
Tüm vücudum buz tutmak üzereydi. Baia'ya biraz biliyordum, geldiğimizi anlamıştım. Ve eve yaklaştığımızda verandada oturan kadını gördüm. Yeva. Gözlerini yola sabitlemiş bakıyordu. Yeva bir şeyleri bilirdi, nasıl bilemiyorum ama işte gelecekle ilgili şeyleri biliyordu. Belki de Dimitri'nin geleceğini biliyordu ve o yüzden bekliyordu. Arabayı ani bir manevrayla park etti. Heyecanlandığını biliyordum. Ailesini çok seviyordu ve özlüyordu. Bakalım nasıl karşılayacaklardı...
Arabadan istemeye istemeye indim. Hava buz gibiydi desem az kalırdı ve ben donuyordum. Tamam, Montana gibi bir yerde büyüdüm ama buranın yanında sahil kasabası gibi kalıyordu.
Yeva olabildiğince hızlı bir şekilde kalktı.
- Dimka!
Sonra hiç bilmediğim şeyler bağırdı. Dimitri koşarak yaşlı kadını kucakladı. Bağırma seslerini duyan ev halkı yavaş yavaş kapıya geliyordu, seslerini duyuyordum, üstün duyu organları sağ olsun.
Olena kapıyı açtı ve açtığı gibi dondu. Sadece 'anne' diye bağırdığını anladım. Koşup içeriden bir şey aldı. Geri döndüğünde elinde bir kazıkla ağlıyordu. Dimitri Yeva'dan uzaklaştı. Olena'ya bir şeyler açıklamaya çalıştı ama o ağlamaktan anlamıyordu.
Sıradaki şaşkın Karolina ve kucağında bebeğiyle Sonya'ydı. Attıkları çığlıkla bebek ağlamaya başladı. Sonya bebeğine sıkıca sarılıp içeri koştu. Karolina da bağışmaya katıldı. Ve sıradaki de Viktoria'ydı. Elinde gümüş kazığıyla koşarak geldi. Dimitri'nin üstüne atladığı gibi ikisi de yere düştü. Dimitri ona zarar vermek istemediği için karşılık vermiyordu ama ölmesine de izin veremezdim.
- Viktoria! O yaşıyor! Yapma!
Yanlarına koştum ve Viktoria'ya bağırdım. Anlamıyordu. Herkes şaşkına dönmüştü. Hala gözünde yaşlarla onu öldürmeye çalışıyordu. Elimde tek bir seçenek kalmıştı. Saçından tutup diğer tarafa savurdum.
- Kes şunu!
Kafasını tutup yüzüne iyice bakmasını sağladım.
- Görmüyor musunuz o yaşıyor?!
Burası kırılma noktasıydı. Olena kendini yerde oturmaya çalışan oğlunun kucağına attı. Dakikalarca sarılıp ağladı. Dimitri'nin de ağladığını duyuyordum. Birbirlerine bir şey söylüyorlardı ama tabii ki tek bir kelime bile anlamıyordum. Hepsi beraber yerde yuvarlana yuvarlana sarılıyordu. Bu hallerini görmek beni gülümsetti.
Sonya kapının eşiğinden korkarak geçti. Bir sorun olmadığını görünce üzüntü dolu hıçkırıkları yerini mutluluk gözyaşlarına bıraktı. Kucağındaki bebeği gelip bana tutuşturdu.
- Biraz Katya'yla ilgilenir misin Rose? Seni gördüğüme sevindim.
Ve hiç beklemediğim bir anda kucağımda bebekle kalakaldım. Daha önce hiç kucağımda bebek tutmamıştım. Değil tutmak, yaklaşıp sevmemiştim bile. Pek bebek de görmemiştim açıkçası.
Deminki ağlayan halinden eser yoktu, çok huzurlu gözüküyordu. Minik eliyle bir parmağımı kavradı. O kadar tatlı ve küçüktü ki parmağımı nasıl o kadar sıkı tutuyordu anlamadım. Gördüğüm en sevimli şeylerden biriydi. Dişsiz damaklarıyla bana gülümsüyordu. Karşılık olarak ben de ona gülümsedim. Katya hariç tüm Belikov ailesini unutmuştum bile. Dimitri'yi bile. Orada birbirlerini yeseler umrumda değildi.
Yeva tekrar Dimitri'yi tuttu. Kulağa bilgece gelen sözler söyledi ama anladığım kelime sayısı sıfırdı. Sonra bana yaklaştı. Herkes beni de fark etmeye başladı. Ve Yeva galiba ilk defa benimle direkt olarak konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Akademisi FanFict. (ASKIDA)
FanfictionRose Dimitri'yi bulduktan ve Rusya'daki tüm olaylardan sonra geri dönüyor ve mezun oluyor. Yıllardır Lissa'yla hayalini kurdukları üniversite hayatlarına geçiyorlar ama Rose geçmişi unutup hayatına devam edebilecek mi? Dimitri Rose'u öylece bırakaca...