0.2

6.2K 577 240
                                    

"Her şeyini koydum çantaya. Sadece ağlarsa sütü otuz altı buçuk derecede ısıtıp yavaşça içir. Sonra da gazını çıkar. Bak otuz altı buçuk çok önemli anlıyor musun?" Jin bilmem kaçıncı kez Hoseok'a yapması gerekenleri anlatırken kızıl saçlı çocuk onu ikinci kelimesinde dinlemeyi bırakmış Ha Neul ile oyun oynuyordu.

"Duydun mu beni Hoseok?"

"Ya bir git artık işine! Geç kaldın zaten." Hoseok'un agresif tavrı ile zaten gergin olan Jin iyice gerilirken Hoseok keyif alıyor gibiydi.

"Dikkat et. Ha Neul daha soju içemiyor. Bilmem anlatabildim mi?"

"Hyung sana küfür etmek istemiyorum." Ha Neul kucağında, Jin'e dik dik bakan Hoseok cidden küfür edebilecek gibi bakıyordu. Jin derin bir nefes alıp son kez küçük kızına baktı. Bu ondan ayrı kalacağı ilk gündü.

×××

Jin'in iş görüşmesi iyi geçmişti o bir yana onu şimdiden işe almışlardı. Jin ise sadece iş görüşmesi yapıp döneceğini ve kızına kavuşacağını sanarken işe alınmasına üzülmüştü bile. Şimdi de masasında oturmuş Hoseok'u taciz ediyordu.

KJin: Hoseok ne olur bir kere fotoğrafını at.
Gerçekten çok özledim.

JHoseok: Olmaz atmam.
Az daha özle.
Hem zaten biz evde değiliz.

Jin mesajı okur okumaz Ha Neul'u kimlere emanet ettiği aklına dank etti. Gerçekten büyük bir hataya düşmüştü.

Hızla kızıl olanın numarasını tuşladı.

"Alo-"

"Sıçtım senin ağzına! Nasıl bunu yapabilirsin ya?! Nasıl? Ben sana bebek emanet ettim. Bir bebek. Nasıl onu dışarı çıkarırsın?"

"Hyung farkında mısın bilmem ama Ha Neul'a jambon yedirmeye çalıştığım da daha az tepki verdin."

"O konuyu açma bile!" Jin sinirle soludu. O gün aklına geldikçe deliriyordu. Hoseok o gün ölmediği için dua etmeliydi. Ha Neul daha üç buçuk aylıkken ona jambon yedirmeye çalışmış, yetmemiş bir de 'Ha Neul bozuk galiba.' diyip Jin'e iyice onu öldürmesi için sebep sunmuştu. Neyse ki Namjoon ve Yoongi onu tutmuş, büyük bir facia önlenmişti.

"Hem hyung benim sana bir haberim var." Hoseok sanki hiç o günler yaşanmamış ya da Jin sanki şuan onu bulduğu yerde öldürmeyecekmiş gibi sakince konuştu. "İş çıkışı bizim kafeye gel. Jimin'ler de var."

"Gelmem belki. Sen bana haberi söyle." dedi Jin önündeki dokümanlara ve bilgisayara bakarken.

"Olmaz, söylemem."

"Hoseok cidden sabrımı sınıyorsun."

"Jimin Ha Neul'a dikkat et!" ve telefon kapandı. Jin'in eli ayağı birbirine dolanırken hemen oturduğu sandalyeden ayağa kalktı. Bu iş bugünlük burada bitmişti.

×××

Hızla aşina olduğu kafenin kapısından girerken çıkardığı zil sesiyle birkaç kişinin dikkatini çekmişti. Onları takmayıp hedefini şahin gözleri ile ararken kırmızı kafa radarına yakalandı. Ve onun yanındaki altı kişi.

Normalde kendisiyle birlikte altı kişi olurlardı. Kesin Hoseok altı kişiyi görüp dikkati dağılır diye birini esir almış ve kendisinin kafasını karıştırmasını sağlayacağını düşündü Jin. Ama hiçte öyle olmayacaktı.

Hızla masaya gidip Hoseok'u yakasından tutmuştu ki Ha Neul ağlamaya başlayınca hiçbir şeyin önemi kalmadı Jin için. Ha Neul'un sesinin geldiği yere bakınca küçük kızının bir yabancının kollarında olduğunu gördü. Kıskançlık ve sinir tüm vücudunu sararken yabancının elinden hızla aldı Ha Neul'u.

Ha Neul sanki bunu bekliyormuş gibi susmuştu. Jin gülümsüyerek küçük kızını iyice kendine bastırırken aniden masada oturan yabancıya döndü.

"Sen kimsin ve kızımı ne hakla ağlatıyorsun?" Genç oğlan Jin'in dedikleri ile kızarırken Jungkook araya girdi.

"Hyung, bu Taehyung. Kim Taehyung. Jimin'le bizim üniversiteden arkadaşımız. Kendisinin daha küçük olan kardeşleri var. Ha Neul sabahtan beri onunla oynuyor. Sadece sen gelip Hoseok hyunga saldırınca ağladı. Tüm gün uslu durdu." Jungkook'un dedikleri Jin'in kulağına pek gelmiyordu o an için. Cidden kızını bir yabancıya mı emanet etmişlerdi?

"Ben de sana bunu söyleyecektim hyung. Tae bir iş arıyormuş. Ha Neul Taehyung'u sevdi. Tae'de zaten gece öğrencisi. Sen gelene kadar bakar Ha Neul'a sonra okuluna gider." dedi Hoseok Jin'den çekindiği için Namjoon'a sığınırken.

"Sen bakmayacak mıydın? Ne değişti?"

"Hyung biliyorsun şu ara işlerim çok yoğun ve dükkanda en fazla talep gören dövme sanatçısı benim. Bazen gündüzleri de müşteri alıyorum. Ha ama istersen Ha Neul'u da iş yerine götürürüm. Orası da var tabii."dedi Hoseok hafif gülerken. Biliyordu ki eğer bunu yapsa Jin'i kim tutarsa tutsun onu öldürürdü.

"Taehyung muydu? Seni bir düşüneyim." Jin Hoseok'un dediklerini takmayarak masaya oturdu. Taehyung ise büyüğünün lafı üzerine gülümsemiş, zaten kızarmış olan yanakları iyice kızarmıştı.

"Hyung bugün Yoongi hyung ödeyecek hesabı. Sen ne içmek istersin?" dedi Jimin bebeği ile özlem gideren Jin'e.

"Ölmek mi istiyorsun?" Yoongi masadaki tuzluğu eline alıp Jimin'e fırlatmaya çalışırken Jungkook ve Namjoon onu engellemeye çalışsa da Hoseok Namjoon ve Jungkook'u durdurmaya çalışıyordu. Taehyung ise Jungkook ve Jimin'den alışık olduğu bu durumu gülen gözlerle izlerken Jin'in gözleri aralarına katılan yeni kişideydi. Diğer beşi ile ortaokuldan beri arkadaş hatta kardeşlerdi ama bu yeni çocuk onda garip bir şeyler hissettirmişti. Taehyung'un gözleri de yavaşça Jin'e kayarken gülümsemişti büyük olana. Jin hızlıca yakalanmanın verdiği utanç ile kafasını yere eğdi. Kolundan saate baktı.

"Saat dokuz olmuş! Ha Neul'un uyuma saati geçiyor." hızla küçük kızını Hoseok'un akıl edip aldığı ana kucağına yerleştirdi. Masadaki arkadaşlarına bakıp gülümsedi. "Ben kaçıyorum beyler. Bir de Taehyung, numaranı birinden mesaj at ya da Jimin'den evimin adresini öğren. Yarın yedi de evde olursun." Jin'in sözleri üzerine gülümsedi Taehyung.

"Tabii ki! Siz isteyin yeter."

"Hyung, hyung demen yeterli. Resmi konuşmana gerek yok." Jin göz kırpıp kızının ana kucağını eline aldı. "Mümkünse uzun süre görüşmeyelim. Çok içmeyin. İyi geceler!" diğerlerinin cevap vermesini beklemeden hızla uzaklaştı kafeden. Şuan tek yapmak istediği kızı ile deliksiz bir uyku çekmekti.

Be My Girl's Dad? |TaeJin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin