Taehyung acıyla uyandığında tanıdık odayı görmesi onu rahatlatmıştı. Ama hissettiği ağrı ve mide bulantısı yüzünü ekşitmesine neden oldu.
Yatakta hafifçe doğrulup karşısındaki boy aynasından kendine baktığında boynunda ve vücudunda gördüğü morluklarla elini ağzına götürüp kapattı.
"Siktir, ne yaptım ben?"
Elleri boynuna ilerlediğinde belirgin parmak izlerini gördü morluklar üzerinde. Yutkunamıyordu ve bunun sebebi açıktı.
Yavaşça ayağa kalktığında vücudu iyice halsizleşmişti. Adım atacak kadar iyi hissetmiyordu kendini. Kapıya doğru bakıp ilerlediğinde aklına dün geceden görüntüler gelmeye başlamıştı.
Evden çıktığında Soo Ah ile buluşmuştu. Daha sonra bir kafeye, oradan da bara geçmişlerdi. Zaten Taehyung'un kalbi acırken bunu unutmak için beyninin bulanmasını istiyordu. Kadına uymuştu.
Bardayken Jimin'le konuştuğunu hatırlıyordu. Daha sonrası bulanıktı. En son eve geldiğini hatırladığında kendine küfürler yağdırmaya devam etti. Jin görmüştü. Jin onu görmüştü.
Koşarak salona gitti. Salon boştu. Yönünü mutfağa yönlendirdi. Oranında boş olduğunu gördüğünde korkuyla diğer odalara gitmeye başladı. Her geçtiği oda da onu göremeyince içinde oluşan korku büyüyordu.
"Jin?!" bağırdı boş evin içinde. Girdiği odalara bir daha giriyordu. "Jin neredesin?"
Hiçbir şekilde cevap almadığında korku ile telefonunu aramaya başladı şimdi. Yatak odasında bulduğunda ezbere bildiği numarayı tuşlayıp kulağına götürdü. Boğazı yanıyordu. Ama canı daha çok yanıyordu.
Arama sesleri yerini sinyal seslerine bıraktığında boş boş ekrana baktı Taehyung. Tekrar aradı. Telefon sonuna kadar çalıyor ama açan olmuyordu.
Yirmi dokuzuncu aramasından sonra kendini köşede ağlarken buldu.
Ne yapmıştı? Ne yapıyordu? Ne yapacaktı?
Nasıl bu durumu kurtaracaktı?
Yere bıraktığı telefonu alıp Jimin'in numarasını tuşladı bu sefer. O bilirdi nerede olduğunu. Nasıl düzeleceklerini bilirdi Jimin.
Jimin aramayı ikinci çalışta açtığında hızla burnunu silerek konuştu Taehyung.
"Jimin?"
"Efendim?" Jimin'in soğuk sesi Taehyung'un titremesine sebep olurken sakin kalmaya çalıştı Taehyung.
"Jin, Jin nerede? Evde yok. Bulamıyorum onu."
"Taehyung sakin ol-"
"Sen de mi? Yoongi hyunga gitmiştir belki. Haklısın oraya gitmeliyim sanırım. Ben gideyi-"
"Taehyung dur!" Jimin hattın öbür ucundan bağırdığında irkildi Taehyung. Titrek bir nefes alıp Jimin'i dinlemeye başladı. "Jin hyungla bir süre konuşmaman en iyisi olur. Ne yaptığını bilmiyorum ama, o çok kötü Taehyung. Ha Neul ile bile ilgilenmedi gece ve ben ilk defa onun sigara içtiğini gördüm. Taehyung ne yaptın?" Jimin'in sakin konuşmasına nazaran Taehyung'un içinde fırtınalar kopmuştu. Ha Neul ismi geçer geçmez içine yayılan pişmanlık intihar etmek istemesine neden oluyordu.
"Jimin," dedi hıçkırarak. "Oyuna geldim."
"Anlamadım?" Jimin kaşlarını çatmış, Taehyung'un cevap vermesini beklerken Taehyung, hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.
"Jimin," dedi hıçkırıkları arasından. "Jimin ben onu aldattım."
Telefon hattı kapanırken bir çığlık attı Taehyung. Hepsini ona sırtını dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Be My Girl's Dad? |TaeJin|
FanfictionKim Seok-Jin'in minicik kızına bakma görevi Taehyung'a verilmişti. Eh, aşık olmakta Kim Seok-Jin'e kalmıştı?