10. Bölüm: Fırtına

4.7K 161 23
                                    


Genç kadın kollarını arkasından tutmuş iki adamla yürürken telaşla arkasına bakmaya çalışıyordu. "Fethi.." belli belirsiz seslenişine karşılık alamayınca içindeki panik duygusunun daha fazla büyüdüğünü hissediyordu. "Sakin ol baygın..." kendisini sürükleyen adamın sözleriyle çırpınmaya başladı. "Bırak..." adamların kollarını daha sert tutmasıyla canı yanmaya başlasa da umurunda değilmiş gibi duruyordu. Ağır demir kapı açılıp içeri girdiklerinde Eylem'in burnuna dolan rutubet kokusuyla midesinin bulandığını hissetti. "Geç otur bakalım" esmer uzun boylu adam Eylem'i sert bir şekilde sandalyeye oturtup kollarını ve ayaklarını sıkıca bağladı. "Fethi.." genç kadın sevdiği adamın sürüklenerek getirildiğini görünce gözleri doldu. Fethi'yi sürükleyen adamlar tam karşısındaki askıya kollarından bağladılar. Eylem mümkünmüş gibi kurtulmak istercesine yerinde kıpırdanırken genç adam da hafif bir inlemeyle ağır bir şekilde gözlerini araladı. Bakışları kadının endişeli bakışlarını bulduğunda başındaki derin ağrıya rağmen kendini toparlamaya çalıştı.

"Size bunun hesabını soracağım... Hepinize tek tek bu yaptıklarınızın bedelini ödeteceğim." Eylem'in sinirli sesi geniş alanda yankılanırken Fethi'nin dudakları hafif bir gülümsemeyle kıvrıldı. Durumları hiç iç açıcı olmasa da kadının korkusuzca kimse boyun eğmeyişi iyi hissetmesini sağlıyordu. "Derdini anlatacağın adamlar biz değiliz ama..." Eylem'in kollarını bağlayan adam alaycı bir sırıtışla bakmaya başlayınca Eylem de başını ona çevirdi. "Çağır sahibini anlatırım merak etme..." diye mırıldandığı sırada duyduğu ayak sesleriyle sırtının gerilmesine engel olamadı. Kısa sürede aralık kapıda beliren adama kısa bir bakış attıktan sonra kendini sakinleştirmeye çalışarak Fethi'ye baktı. Fethi bir an olsun bakışlarını Eylem'den ayırmazken kimseye belli etmemeye çalışarak kadına herhangi bir tepki vermemesi için kaşlarını yukarı kaldırdı. Eylem de hafifçe yutkunup adamı onaylar vaziyette iki kere gözlerini kırpıştırdı. "Oooooo kimler gelmiş... Hoşgeldiniz... Eylül..." Selim elleri cebinde yüzünde büyük bir gülümsemeyle kadının yanına yaklaştı.

"Özlemiştim seni.... Nasıl beğendin mi ortamımızı?" Eylem sinirle dudaklarını dişlerken adama nefretle baktı. "Allah belanı versin senin." Selim büyük bir kahkahayla kenarda duran sandalyeyi çekip tam Eylem'in karşısına koyduktan sonra oturdu. "Ama beni üzersin böyle konuşarak... Bak hem sevgilini de senden ayırmadım daha ne istiyorsun?" deyip arkasında kalan adama omzunun üzerinden bakıp sırıtmaya devam etti. "Bir halt bildiğin yok senin!" Eylem'in sesiyle Selim dikkatini tekrar kadına verdi. "Her şeyi biliyorum... İstihbaratçı olduğunu biliyorum... Yanıma ajan olarak sokulduğunu biliyorum... İşlerime taş koyduğunu biliyorum... Sevgilinin asker olduğunu bana oyunlar oynadığınızı biliyorum güzelim merak etme." Eylem Selim'den bakışlarını çok kısa bir an çekip sevdiği adama baktıktan sonra sertçe yutkundu. "Sevgilim değil yanlış bilgi vermişler sana." sesinin ifadesizliğiyle Selim'in tek kaşı da merakla havalanıp omzunun üzerinden Fethi'ye baktı.

"Ne diyor bak duyuyor musun? Sevgili değiliz diyor asker..." Fethi Eylem'in ne yapmaya çalıştığını anlayıp umursamaz bir ifadeyle omzunu silkti. "Doğru söylüyor... Senin gibi gerizekalı bir herifin bazı şeyleri yanlış anlaması normal." Eylem hafif bir nefesle başını önüne eğerken gerginliğinin az da olsa azaldığını hissediyordu. Uzun sayılacak bir süredir Selim'in yanındaydı ve az çok nasıl bir adam olduğunu anlayabilmişti. Eğer Fethi ile aralarındaki ilişkiden emin olursa ikisini birbilerine karşı kullanmaktan asla çekinmezdi. İkisi de Selim'in kendilerine yapacakları işkenceleri umursamıyordu ama birbirlerinin acı çektiğini görüp elleri kolları bağlı izlemek dayanabilcekleri bir işkence değildi. "Tamam... Yine de beni kandırmak ne demek göreceksin güzelim... Ama önce beyefendiyle meselemi kapatmak istiyorum." deyip ayağa kalkınca Eylem de yerinde kıpırdandı.

ZAMANSIZ HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin