17. Bölüm: Geçmişten Geleceğe

3.6K 113 15
                                    

14 Şubat 1969, İstanbul

Genç adam hemen yanındaki teneke kutunun içerisindeki kırmızı boyaya fırçasını daldırıp çıkarttıktan sonra önünde durduğu duvara yazı yazmaya devam etti. "Oğlum... Bak orantılayarak yaz geçen sefer de yamuk yumuk yazdın..." adam arkadaşının sözlerine gülerek gözlerini devirirken bir yandan da omuz silkti. "Çok biliyorsun sen... Hem beni izleyeceğine sokağı kontrol etsene oğlum yakalanacağız şimdi polislere..." deyip çatık kaşlarıyla duvar yazısına devam etti. "O iş Harun da bir kere... Sokağın başını tuttu hareketlilik olursa haber verecek." Fethi arkadaşına hafifçe başını sallarken tekrar fırçasını boya kutusuna daldırdığı anda yanlarına koşar adım birinin geldiğini gördü. "Polisler geliyor gidelim bir an evvel.." Fethi gelenin arkadaşı olduğunu fark edince bir şey demeden aceleyle duvar yazısının son harfini de yazdı. Polislerin ağızlarındaki düdüğü çalarak sokağın başında belirdiklerin görünce elindeki fırçayı atıp arkadaşlarıyla birlikte karanlık sokakta koşmaya başladı. "Kaçmayın! Durun!" polislerin bağırtıları sokakta yankılanırken üç genç adam daha da hızlanmışlardı.

Nefes nefese geldikleri apartmanın çıkarken aralık bıraktıkları büyük demir kapısını ittirerek içeri girdiklerinde üçü de ellerini dizlerinin üzerine koyup sakinleşmeye çalıştılar. "Peşimizde olabilirler çıkalım yukarı bir an önce..." Deniz'in soluk soluğa söylediği sözleri Fethi de onaylarken koşar adım apartmanın merdivenlerini tırmanmaya başladılar. En üst kattaki dairenin önüne geldiklerinde Fethi duraksamadan kapıyı çaldı. Kapının diğer ucunda ayak seslerinin duyulmasıyla birlikte kapı açıldı. "Meraktan öldük! Nerde kaldınız siz?" genç kadın sinirle konuşurken Harun bir şey demeden içeri geçerken Deniz yeşil gözlerini muzip bir tavırla kadının üzerinde gezdirip yanağından makas aldı. "Geldik kuzen... Buradayız..." Eylem sinirle adamın elini itti. "Geç içeri Defne'ye hesap ver sen." deyince Deniz de daha fazla bir şey demeden içeri geçti. "Sevgilim..." Fethi yumuşak bir ifadeyle mırıldanıp içeri girdikten sonra kapıyı kapattı. "Çok merak ettim... Çok geç kaldınız." Fethi sevdiği kadına gülümseyerek kollarının arasına alıp aşkla sarmaladı. "Geldik güzelim... Yazıları yazmak biraz zaman aldı polislere de yakalanınca değişik sokaklardan yolu uzattık izimizi bulamasınlar diye." dedikten sonra kadının yasemin kokulu saçlarının kokusunu içine çekti.

Salona geçip oturduklarında hepsi rahat bir nefes almışlardı. Defne'nin getirdiği çayları içerlerken bir yandan ısınıp bir yandan da gülüyorlardı. "Valla neredeyse geceyi karakolda geçiriyorduk. Bizi almaya gelirdiniz artık kızlar..." Harun'un sözleriyle Eylem huysuzca omzunu silkti. "Hiç de bile almaya gelmezdik valla... Kalırdınız bütün akşam nezarethanede..." Fethi gülümseyerek sevdiği kadına bakarken Eylem heyecanla yerinde kıpırdandı. "Eeee ne olacak şimdi? Pazar büyük gün..." deyince diğerleri de onun heyecanına katıldı. "Onlarca farklı öğrenci grubu gelecek bu eyleme... Sabahtan Ulaşlarla da konuştuk... Üniversitenin orada toplanıp hep birlikte yürüyüşe geçelim dedik. Baya ses getirecek bir eylem olacak. Herkesin dikkatini çekecek netice de Amerika'yı protesto ediyoruz." Eylem çayından bir yudum alıp kuzenini onayladı. "Karşıt görüşlerden bir tepki geleceği söylentilerine ne diyorsunuz peki? Onların da eyleme müdahale etmek için hazırlık yaptığı konuşuluyor." deyince Fethi sevdiği kadının eline uzanıp tuttu. "Bu sağ sol çatışması değil... Bunun için yapılmış bir protesto da değil. Bence dedikodulara kulak asmamak en doğrusu." Eylem hafifçe başını sallayıp sevdiği adamı onaylarken Deniz de çaprazında oturan sevgilisine göz kırptı. "Bakın ne diyeceğim... Yarın sabah erkenden adaya gitmeye ne dersiniz. Güzel bir gün geçirelim hatta adada kalalım. Pazar sabahı erkenden de gelir eyleme katılırız." deyip beklentiyle bakmaya başladı.

"Ada çok soğuk değil midir şimdi ya? Nasıl olacak?" Eylem'in sesiyle Deniz gülerek kuzenine döndü. "Bizim köşkün anahtarları bende şu an da... En son geçtiğimiz Ağustos da sizin düğününüzde gittik.. Özlemedin mi yani adayı Eylemcim? Necdet abinin sıcak çöreklerini tomurcuklu çayını?" Eylem derin bir iç çekişle gülümseyip başını salladı. "Tamam gidelim... Zaten başka zaman gidemeyiz... Vizeler finaller bir sürü iş..." Deniz hafif bir kahkahayla göz kırptı. "Eee Eylemcim okurken evlen diye kim dedi sana? Bir sürü iş çıktı işte başına..." Eylem yanaklarını şişirerek yerinden kalktı. "Üfff zevzek zevzek konuşma Deniz... Benim eşim gayet kibar ve bana yardımcı olan bir beyefendi... Sen derdine yan..." deyip kıkırdadıktan sonra göz kırptı. "Odalarınız hazır bu saatten sonra gitmeyin hiç bir yere bende gidip yatacağım bugün yoruldum baya... İyi geceler." dedikten sonra salondan çıkıp yatak odasına yöneldi. Üzerini değiştirip makyaj masasının önündeki pufa oturduktan sonra saçlarını tararken kapının aralanmasıyla sevdiği adam içeri girdi. Fethi yüzünde hayran bir gülümsemeyle gelip kadının çıplak omzuna bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekilip üzerindekileri çıkartmaya başladı.

ZAMANSIZ HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin