25. Bölüm: Sırlar 2

3.3K 153 33
                                    

Üç Gün Sonra;

Genç kadın gözünden süzülen yaşları bir kez daha silerken derin bir şekilde içini çekti. Üç gündür değil evden yatağından bile çıkmadan ağlıyor ve uyuyordu. Nazlı durumlardan haberdar olunca arkadaşının yanına gelse de elinden de pek bir şey gelmediği için en azından az da olsa bir kaç lokma yemek yedirmeye çalışarak kadının yanından ayrılmıyordu. Eylem yatak odasının kapısındaki hareketlenmeyle gözlerini kapattı. Nazlı kapıyı açıp içeri girdiğinde Eylem'in yanaklarının ıslak olduğunu görünce hafifçe içini çekip yatağın kenarına oturdu. "Eylem... Uyuma numarası yaptığını biliyorum beni kandıramazsın... Hadi aç gözlerini..." Eylem arkadaşının sözleriyle gözlerini aralayıp yatakta toparlandıktan sonra sırtını yatak başlığına yasladı. "Ateş aradı demin... Fethi abiyi bulmuşlar..." Nazlı'nın tereddütlü sesi Eylem'in gözlerinin yeniden dolmasına neden olsa da günler sonra ilk defa yüzünde ufak da olsa bir gülümseme oluşmuştu. Fethi üç gün önceki konuşmalarından sonra telefonunu kapatmış bir tek Eylem'in değil herkesin kendisine ulaşmasını engellemişti. Eylem hem içinde oldukları durumdan hem de Fethi'nin başına bir şey gelme düşüncesinden kendini perişan etmişti. "İyi miymiş?" Nazlı kadının titreyen sesiyle başını salladı. "İyiymiş... Otel de kalıyormuş Ateş ulaşmış en sonunda..." deyince Eylem de hafifçe başını sallayıp burnunu çekti. "Hadi şimdi kalk... Senin için balkon da güzel bir kahvaltı hazırladım. Hiç değilse bugün biraz bir şeyler ye sana bir şey olacak diye korkuyorum ben artık..." Eylem arkadaşını daha fazla üzmemek için başını salladı. "Tamam... Elimi yüzümü yıkayıp geliyorum ben yiyeceğim söz." deyince Nazlı da yüzü aydınlanarak gülümseyip yatak odasından çıktı.

Eylem balkona çıkıp deniz havasını içine çekerek sandalyeye oturduğun da kendini günler sonra az da olsa iyi hissettiğini fark etti. "Hadi bakalım güzelce kahvaltımızı yapıyoruz..." Nazlı neşeli bir sesle Eylem'in tabağını kahvaltılıklarla doldururken genç kadın da önündeki portakal suyundan büyük bir yudum aldı. "Sana çay yerine kahve yaptım onu da iç.." Nazlı kadının önündeki dumanı tüten kahve fincanını işaret edince Eylem başını iki yana salladı. "Yok içmeyeceğim... Günlerdir bir şey yemedim mideme dokunur şimdi ama dursun kokusu bile iyi geliyor..." dedikten sonra tabağındaki kahvaltılıkları yemeye başladı. "Ateş iyice konuşacak Fethi abiyle... Sonra sizde konuşursunuz düzelir her şey biliyorsun değil mi?" Eylem Nazlı'nın sözlerine alaylı bir ifadeyle gülümserken başını iki yana salladı. "Fethi'den bahsediyoruz Nazlı... O'nun ne kadar inatçı ve sabit fikirli bir adam olduğunu sende çok iyi biliyorsun. O'nun kafasında ben onu kandıran kadınım. Hayatta en değer verdiği silah arkadaşlarından bir tanesinin yaşadığını ondan sakladım ve arkasından iş çevirdim. Beni affedeceğini düşünüyor musun sen gerçekten?" deyince Nazlı da bıkkın bir nefesle başını arkaya attı. "Yahu sen keyfinden mi yaptın sanki? Görevdi bu hem Yavuz abiyi hem de bizimkileri korumak zorundaydın Ayrıca suçlanacak birileri varsa bu sen değilsin ki.. Netice de babamla Yavuz abinin babası da biliyormuş durumu. Sen onları ezip bize bu gerçeği mi açıklayacaktın? Hem asıl senin Fethi abiyi affetmen gerekli. Tamam kızmış olabilir hırslanmış olabilir ama nikah iptal etmek filan daha büyük yanlışlar bence." Eylem Nazlı'nın sözleriyle içini çekse de sessiz kalarak kahvaltısına devam etti.

Kahvaltıdan sonra Nazlı mutfakta bulaşıklarla uğraşırken Eylem de salondaki kanepe de daslgın bir şekilde oturuyordu. Bir an da kapı zilinin çaldığını duyunca ayaklanmak için hamle yapsa da Nazlı ondan önce davranıp kapıya ilerlemişti. Eylem de meraklı gözlerle sokak kapısına bakarken Nazlı kapıyı açıp hafif şaşkın gözlerle bakmaya başladı. "Merhaba kızım... Eylem evde mi?" Nazlı daha cevap veremeden Eylem yerinden fırlayıp iki adım da sokak kapısına ilerlediğinde yetmişli yaşlarındaki kadınla göz göze geldi. "Zeynep babanne... Hoş geldiniz..." deyince yaşlı kadında gülümseyip içeri girdi. "Hoş bulduk güzel kızım..." deyip Eylem'i şefkatle kollarının arasına alınca Eylem de kadına sarılırken bir yandan da gözyaşlarının akmasına engel olamadı. "Şişştt... Ağlama bakayım benim güzel kızıma ağlamak hiç yakışmıyor yoluna sokacağız her şeyi merak etme sen." kadının güven veren sesiyle Eylem kendini geri çekip gülümsedi. "Kusura bakmayın lütfen... ayakta kaldınız buyurun geçelim salona..." deyince Zeynep de bir kez daha torunundan ayırmadığı kadına sevgiyle gülümseyip salona geçti. "Ben size çay yapayım siz baş başa konuşun..." Nazlı mırıltısıyla birlikte mutfağa geçip kapıyı kapatınca Eylem de derin bir nefes alıp salona ilerleyip Zeynep hanımın çaprazındaki berjere oturdu. "Ne oldu böyle çocuğum size? Biz düğüne gelecekken olanlara bak." Eylem dolan gözlerini kırpıştırırken hafifçe omzunu silkti. "Bizim işimizi biliyorsunuz... Ben işim gereği Fethi'den bir şey saklamak zorunda kaldım herkesin iyiliği için yaptım bunu... Ama o öyle görmedi çok kızdı bana... Sonra da işte evlenmekten vazgeçtiğini söyledi." Eylem susup başını önüne eğince Zeynep hanım da onaylamaz bir ifadeyle başını iki yana salladı.

ZAMANSIZ HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin