37. Bölüm : Hasret 2

2K 75 14
                                    


Yedi Ay Sonra;

Genç kadın sabahın erken saatlerinde uyandığında yatağın kenarındaki sabahlığını üzerine geçirip odasından çıktı. Elini yüzünü yıkayıp saçlarını da gelişigüzel topladıktan sonra yatak odasına geri dönüp dolaptan çıkarttığı elbisesini giyip tekrar odasından çıkıp merdivenlerden ağır adımlarla indi. "Günaydın.." yeni hazırlanmış kahvaltı masasında oturan Leyla kadının sesiyle gülümsedi. "Günaydın" Eylem kadına sevecen bir gülüşle bakıp çaprazındaki sandalyeye oturdu. "Erkencisiniz bakıyorum yine mi uyutmadı seni yaramaz?" Leyla şişkin karnını okşayarak başını salladı. "Sorma gündüz uyuyor geceleri sürekli hareket halinde asla uyutmuyor beni." deyip kıkırdayınca Eylem de gülümseyip kadının karnını okşadı. "Ama ne yapsın annesi sekiz aylık oldu ufaklık canı sıkılıyordur artık." deyip geri çekildi. Leyla da kadına gülümsedikten sonra hafifçe içini çekti. "O sekiz aylık oldu ama babasıyla dayısı halen gelmedi." Eylem de iç çekmekten kendini alamadı. İlk zamanlar sık sık mektuplaşsalar da hem cephede hem de şehirde ortalığın karışmaya başlamasından dolayı ne Fethi ve Kerem'in yazdığı mektuplar onlara ulaşıyordu ne de kendi yazdıkları mektuplar cepheye gidiyordu. Eylem canlı tutmaya çalıştığı gülümsemesiyle Leyla'nın eline uzanıp sıkıca tuttu. "Üzme kendini lütfen bebeğini düşün herşeyden önemlisi onun sağlığı şu anda" deyince Leyla da dolan gözlerini kırpıştırıp başını salladı.

Kahvaltıdan sonra Eylem piyanonun başına geçmiş sakin bir müzik çalarken Leyla da düşünceli bir vaziyette pencereden yağan karı izliyordu. Çalan kapı sesiyle Eylem piyanoyu çalmayı bırakıp ayağa kalktı. "Ben bakarım otur sen" deyip ayaklanma üzere olan Leyla'yı durdurdu. Genç kadın kapıyı açtığında gördüğü adamla şaşkınlığını gizleyemedi. "Pedro..." deyince denç adam da kibar bir gülümsemeyle kadına baktı. "İçeri girebilir miyim?" Eylem kapıdan çekilince adam da içeri girdi. Birlikte salona geçtiklerinde Leyla da şaşkınlığını gizleyemedi. "Sen ne zaman döndün cepheden?" Pedro alaycı bir kıkırtıyla kadının eline bir öpücük bırakıp çaprazındaki koltuğa oturdu. "Hoşbulduk çok özlemişsiniz beni belli ikinizde de ayrı şaşkınlık" Eylem de samimiyetle gülümseyip Leyla'nın yanına oturdu. "Sevindik tabii ki.. Ama şaşırdık yani hepiniz cephede siniz sanmıştık." Eylem'in sorgulayıcı bakışlarıyla Pedro da ciddi bir ifadeye bürünüp başını salladı. "Bizi geri yolladılar üç hafta kadar oldu. Yani Vladimirle ben ve bir grup asker daha. İsyanların şehirlerde ciddi boyutlara ulaştığını haber aldık. Sivilleri ve Çar'ı korumak zorundayız." diye mırıldandı. "Cepheden de iyi haberler gelmiyor ama... Ne abimden ne Kerem'den tek bir mektup bile gelmedi kaç aydır. Sokaklarda kulaktan kulağa savaşın kaybedildiği konuşuluyor." Pedro derin bir nefes alıp Leyla'nın eline uzanıp sıkıca tuttu.

"İkisi de son derece iyi merak etmenize gerek yok. Onlarda size yazdı mektup ama ya yolda kayboluyor ya başka bişey... Şehirlerdeki olaylarla cepheyi aynı anda yürütemeyeceğimiz belli oldu. Yani Fethi ve Kerem de çok yakın bir zamanda burada olurlar diye düşünüyorum." Eylem adamın sözleriyle sıkıntıyla alnını ovuşturdu. Pedro da iki kadına kısa bir bakış attıktan sonra ayağa kalktı. "Benim kalkmam lazım sizde kendinize dikkat edin. Mümkün olduğunca sokağa çıkmayın hepimiz tehlikedeyiz. Ayrıca bu evin de iki askere ve ailesine ait olduğu biliniyor. Kendinize gerçekten dikkat etmeniz lazım." Eylem hafifçe yutkunarak başını salladı. "Tamam merak etme sen bizi." deyince adam da daha fazla bir şey demeden ağır adımlarla önce salondan sonra da evden dışarı çıktı.

Aradan geçen dört günün sonunda şehirdeki isyan büyük bir karmaşaya neden olmuştu. O kadar ki iki genç kadın akşamları evi aydınlatmadan oturmak zorunda kalıyorlardı. Eylem sabahın ilk ışıklarıyla kulağına dolan tıkırtılarla irkilerek uyandı. Kalbi ağzında atarken yavaş adımlarla yatak odasından çıkıp alt kata indi. Kapının tekrar çalındığını duymasıyla gerilse de gelenler isyancı olsa bu kadar nazik kapı çalmayacaklarını düşünerek kapıyı ağır ağır açtı. Karşısında gördüğü iki yorgun yüzle yüzü aydınlanırken aylardır hasret kaldı adamın boynuna sarıldı. "Fethi...." diye mırıldanıp adamın kokusunu içine çekerken Fethi de kadını sıkıca sarmalamıştı. "Güzelim...." birbirlerinden kısa süreliğine ayrıldıklarında ikisi de içeri girip kapıyı kapattı. Eylem Kerem'e de sıkıca sarıldı. "Hoşgeldin..." diye mırıldanınca Kerem de yorgun bir gülümsemeyle kadına başını salladı. "Leyla yukarıda uyuyor çık yanına hadi..." deyince Kerem kadını ikiletmeden adımlarını merdivenlere yönlendirdiğinde Fethi de bekletmeden kadını kollarının arasına alıp dudaklarını dudaklarının arasına aldı. Eylem adama anında karşılık vermeye başladığında kollarını da boynuna sarmıştı. Fethi aylardır hasret kaldığı kadının tenine olan özlemle kendisine daha çok çekerken dudaklarından da erkeksi bir inlemenin çıkmasına engel olamadı. Eylem nefes alma ihtiyacıyla kendini geri çekerken Fethi de kadını duvara yaslayıp dudaklarını boynuna yönlendirirken elleri de elbisesinin altından bacaklarında dolaştırmaya başladı. Eylem heyecan dolu bir nefesle gülümserken adamı omuzlarından tuttu. "Fethi... Dur..." genç adam güçlükle kadından ayrıldığınd nefes nefes soluyarak bakışlarını kadının yüzünde dolaştırdı. Eylem dudaklarındaki gülümsemeyle adamın sakallı yüzünde elini dolaştırmaya başladı. "Çok özledim seni çok..." diye fısıldadıktan sonra adamın boynuna tekrar sarılırken Fethi de kadını sıkıca sarmalayıp kokusunu içine çekti.

ZAMANSIZ HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin