35. Bölüm: Vuslat

2.6K 110 10
                                    

Genç kadın derin uykusunda saçlarında dolaşan parmaklarla huzurlu bir şekilde iç çekti. "Güzelim..." Eylem kulağına dolan yumuşak sesle gülümserken gözlerini araladı. Hemen yanında uzanmış adamın yanağında elini dolaştırırken dudaklarına da derin bir öpücük bırakmayı ihmal etmedi. "Günaydın sevgilim..." Eylem bir yandan mırıldanıp bir yandan da adama sarılarak boynuna sokulunca Fethi de derin bir nefesle kadının saçlarının kokusunu içine çekti. "Uyanman lazım ama artık." Eylem adamın sözleriyle omzunu silkip adama daha çok sokuldu. "Uyanmak istemiyorum uyanınca gidiyorsun" Fethi'nin yüzünde buruk bir gülümseme oluşurken kadına daha sıkı sarıldı. "Ben hep yanındayım Eylem hep..." Eylem sımsıkı yumduğu gözlerinden yaşlarım aktığını hissederken adamın boynuna bir öpücük bıraktı.

Genç kadın gözlerini yavaşça araladığında gerçekten ağladığını fark etti. Komodinin üzerindeki fotoğrafı eline alıp dudağını hafifçe dişledi. "Günaydın sevgilim" deyip adamın fotoğraftaki gülen yüzüne bir öpücük bırakıp çerçeveyi yerine koydu. Yataktan çıkıp sabahlığını üzerine geçirdiğinde telefonunun çalmasıyla duraksadı. Bekletmeden telefonu açtığında "Efendim Ateş" diye mırıldandı. "O ses ne öyle pek huysuz gibiyiz bu sabah" Eylem adamın sorgular ses tonuyla sanki görecek iş gibi omzunu silkip yatağa geri oturdu. "Yeni uyandım çok da uyuyamadım zaten ondandır." Ateş mutsuz bir ifadeyle başını önüne eğerken ayağının dibindeki küçük taşı yuvarladı. Fethi şehit olalı altı ay olmuştu ve kadının asla uyku uyuyamadığını uyuduğu zamanlarda da artık yorgunluktan uyku ile baygınlık arasında bir yerlerde dolaştığını biliyordu. O kadar doktor ve ilaç kadına bir çare bulamazken Eylem de artık uykusunun düzene girmesi için çabalamıyordu. Eylem adamın sessizliğiyle kaşlarını çattı. "Ateş orda mısın bişey mi oldu?" diye merakla mırıldandı. Ateş de kendini toparlamaya çalışıp hafif bir nefes aldı. "Hastaneye geldik şimdi Çaylak haber verdi de bebek doğdu." Eylem yüzünü aydınlatan bir gülüşle birlikte gözlerinin de dolmasına engel olamadı. "Yaaaa sonunda geldi demek küçük kız... Ben giyinip geliyorum hemen görüşürüz." deyip telefonu kapattıktan sonra fotoğraf çerçevesine bir kez daha bakıp yatak odasından çıktı.

Eylem hastaneye geldiğinde oda numarasını öğrenip asansöre bindiğinde derin bir nefes alarak parmağındaki yüzükle oynamaya başladı. Fethi gittiğinden beri tim de kızlar da hep yanındaydı ama tüm o kalabalığın içerisindeki yalnızlığına hiçbir şey çare olmuyordu. Kafasındaki düşünceleri atmak istercesine kafasını iki yana sallayıp açılan asansörün kapısından çıktığında Keşanlı ve Ateş ile karşılaştı. "Yenge hoşgeldin" Eylem Keşanlıya hafifçe gülümsedi. Ateş kapıyı işaret ederek göz kırptı. "Sen kaldın bir tek Su da ikide birde soruyor git de rahatlasınlar." deyince Eylem de kıkırdayarak odanın aralık kapısını açıp içeri girdi. "Selam.." diye mırıldandığında bakışlar da ona döndü. "Hoşgeldin..." Su kucağında uyuyan kızıyla mırıldığında Eylem de kadının yanına ilerledi. "Hiii ne kadar güzel bir kızsın ama sen böyle annene mi benzedin sen?" deyip bebeğin yanağını okşayınca Su da gülümsedi. "Kucağına almak ister misin?" Eylem hafifçe dudağını dişlerken kollarını uzatıp bebeği kucağına aldıktan sonra hemen arkasındaki koltuğa oturdu. Bebek zorlukla açtığı gözleriyle kadını izlerken Eylem de ufak bir gülümsemeyle bebeğin minik elini tutup öptü. "Hep mutlu ol ufaklık hep sevdiklerin yanında olsun." deyip saçlarına da bir öpücük bıraktıktan sonra bebeği annesinin kucağına bıraktı.

Genç kadın hastaneden çıkıp timle birlikte harekat merkezine geldiğinde kendisini odasına kapattı. Elindeki kahve kupasını dudaklarına götürüp büyük bir yudum aldı. Ağrıyan başını rahat koltuğuna yaslayıp aklına gelen anıyla yanağından bir damla yaş süzüldü. Genç kadın önündeki dosyayı kapatıp hafif bir nefes aldı. Son günlerde herşeyin üst üste gelmesi canını sıkıyordu. Güler'i kaybetmişler, Nazlı hastanede yatıyor ve Ateş ortalıkta yoktu. Tüm bunların üstüne Eylem hamileliğiyle ilgili doğru karar vermek için uğraşıyordu. Başının ağrısının gittikçe şiddetlendiğini hissederken masasının çekmecesinde hazır beklettiği ağrı kesiciyi eline aldı. Aynı anda elinin karnına gitmesine engel olamazken elindeki ilaç tabletini çöpe atıp masasının üzerindeki kahve kupasını eline aldı. Burnunu yaklaştırır çok sevdiği kokuyu içine çektikten sonra içmeden masanın üzerine geri bıraktı. Kapısının hafifçe çalınmasıyla bakışları da kapıya yönelirken Fethi içeri girmişti. "Eylem... Yoksun ortalarda merak ettim seni" deyince Eylem de gülümsemeye çalışıp pencere kenarındaki kanepeyi işaret etti. "Gelsene oturalım" deyip ayağa kalkınca Fethi de kadının elinden tutup birlikte kanepeye oturmalarını sağladı. Bakışları masanın üzerindeki kahve kupasından kadına döndüğünde yüzünde çekingen de olsa sorgulayıcı bir ifade vardı. Bu durum Eylem'i gülümsetirken parmağıyla adamın çenesine dokundu. "Bakma öyle içmiyorum sadece kokusu iyi geliyor." kadının sözleriyle Fethi'nin bakışları yumuşarken Eylem'in saçlarından öptü. "Sen iyi alıştın sanki bebek fikrine ne dersin?" Eylem adamın sözleriyle hafifçe gülümserken başını göğsüne yasladı. "Ona bir zarar gelsin istemiyorum ki... İkimizin parçası o Fethi bu o kadar mucizevi bişey ki aslında. Sanırım o yüzden korkuyorum biz bu kadar tehlikenin içindeyken her an ölümle burun burunayken bebeğimizi de bizden almaya kalkarlarsa ne yaparız?" Fethi derin bir nefes alıp kadını nazikçe kendinden uzaklaştırıp çenesini okşayarak başını kaldırıp göz göze gelmelerini sağladı. "Eylem güzelim bak ben bu yola bile isteye girdim sen de öyle... Sonra aşık olduk bir gün seni kaybedeceğim bilerek yanındayım sende bir gün beni kaybedeceğini bilerek yanımdasın. Şimdi ikimizden bir parça sende can buldu eğer bir gün seni bırakıp gitmek zorunda kalırsam beni sana hatırlatacak bir can o... " Eylem dolan gözlerini kırpıştırırken uzanıp adamın dudaklarına bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Seni hatırlatacak bişeye ihtiyacım olmaz çünkü seni asla unutmam. Ama yine de bebeğimize ihtiyacımız var çünkü sanırım seninle aile olmak istiyorum." Fethi kadının sözleriyle mutlulukla gülümserken yavaşça uzanıp yanağını okşadı Eylem ise her zamanki tez canlılığıyla adamın dudaklarına kapanırken Fethi de kadına aşkla karşılık vermeye başladı.

ZAMANSIZ HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin