Jason eve girerken bitkin bir haldeydi. Ceketini omuzlarından silkerek çıkartıp köşeye bıraktı. Ayakları-nın ona müsaade ettiği kadarıyla en yakın içki büfesine gidip bugün yaptığı sözleşmeyi unutturacak kadar iç-mekten başka bir düşüncesi yoktu. Başı yaptığı hatayı kafasına vururcasına zonkluyordu. Evalina’nın ölümün-den beri çekilmez bir adam olup çıkmıştı. Yeri geldiği zaman kendisinden bile bıkabiliyordu, fakat yapabileceği hiç bir şey yoktu. Kasvetli evinin oturma odasına girer-ken yarım yamalak temizlenen odaya şöyle bir baktı. Perdeler yarım olacak şekilde açık bırakılmış, yastıklar gelişi güzel koltuklara yerleştirilmişti.
Evlenmesi evi içinde iyi olacaktı. Bir zamanlar ışıltıyla göz alan bu odaların şimdi kasvetli ve kendisi gibi soğuk olması atalarının ruhunu rahatsız ediyormuş gibi geliyor-du. Jason burnunu kırıştırıp büfeye yaklaştı. Kendisine konyak doldurup tek bir dikişte bitirdi. Yakıcı sıvı midesi-ne inerken gözlerini sımsıkı kapadı. Kapıda bir hareket hissedince başını çevirdi. Kahyası kapıda durmuş içeri girip girmemek arasında kararsız davranıyordu.
“ İçeri gir Neil, evleniyorum! Kutlayalım....Bir ay sonra eve Altamines Düşesi gelecek.” Dudaklarından çıktığı anda kulaklarında yankılanan acı çığlıklar duydu. Karısının ruhu hala onunlayken yeni bir kadınla evlene-cek olmasını düşündükçe aklını kaçıracakmış gibi oluyor-du. Evalina... güzel karısı... Tanrı eğer onları ayırma-saydı ne kadar mutlu olacaklardı.Belki şimdiye çocukları bile olmuş olurdu.Neden onun canını değilde birtanecik karısınınkini almıştı ki?
Jason kederli gözlerini hayretle kendisine bakan kahyasına çevirdi.Adamın anlamakta zorlandığını görün-ce alayla gülümseyip yeni doldurduğu kristal içeceğe gözlerini çevirdi.
“İnanması güç değil mi? Bir ay sonra bu evdeki ölü deriler kazınıp tekrar hayat bulacak...” Bardağı bir iki tur sallayıp tekrar kafasına dikti.
“Ha..hazırlıklara başlamamızı is...ister misiniz, ma-jesteleri?” Jason bardağı sertçe bırakıp odadan çıkmak için hareketlendi.
Neil dükün kendisine asabi bir şekilde yaklaşmakta olduğunu görünce olduğu yere sinerek başını eğdi.Dük tam yanında durdu.Bir iki öfkeli soluktan sonra başını adama çevirdi.
“ Hazırlıklara başla.Evi ilk olarak düzenle.Eski düşesin düzenlediği odaları güzelce temizlet.Eşyalarına dokun-ma, hiç bir şeyin yerini bozma, sadece temizle ve par-lat.” Adamın anlamasını ister gibi sözlerine daha fazla keskinlik kattı. “Düşesin yatak odasına sakın dokunma!”
“Ma...majesteleri nasıl emrederse... a...ama...” Adam ölesiye korkusunu bir kenara alıp merak ettiği şeyleri soracağından ötürü iki kat büzüşmüştü.
“Ama ne?” Jason bir daha böyle şeylerle uğraşma-yacağını düşünmüştü.Şimdi kahyasıyla konuştuğu konu-lar onun yeterince canını sıkıyordu.Miranda’nın evi ter-tipleyeceğine emindi.Tabi Jason izin verirse...
“Yeni düşesin odasını ne...nereye hazırlatmamı ister-siniz diye soracaktım majesteleri...” Adamın başı yerden kalkmıyordu. Jason biraz daha kükrerse adam korku-dan altına yapabilirdi.
Jason ters bir şekilde dişlerinin arasından nefesini verdi. “Güney kanadına hazırlat.”
“Emredersiniz Dük Hazretleri...” Neil onun uzaklaştı-ğını farkederek yavaş yavaş başını kaldırdı.Bir gün kor-kudan ülser olmazsa hiç bir zaman olmazdı.Kasılmaktan ötürü her yerine ağrı girmişti.Neil sırtını dikleştirirken iki hizmetçi kız yanına geldi.Arkasından bir oda dolusu hiz-metli koridora sessizce doluştu.
“Ne oldu?” diye sordular, her biri merak içinde. Neil korkusunu atlatarak keyfiyetle gülümsedi.
“Düşes Vivian sonunda oğlunun taş kalbini yerinden oynatmayı başarmış.Dük bana bir ay sonra yeni düşesin geleceğini söyledi.” Kadın hizmetliler iç çekip heyecan içinde birbirlerine gülerlerken erkekler, bir nebzede olsa sürekli fırça yemekten kurtulacaklarını düşünüyorlardı. “Hadi bayanlar, eğlencenin sırası değil.Çok kısa zama-nımız var, bu koca malikaneyi yuvaya dönüştürüyoruz.”