Miranda elinde küçük kağıt, aklında deli sorular, kalbinde korkuyla gözlerini odada dolaştırdı. Bir yerden izleniyor muydu? Odanın sadece tek bir anahtarı vardı. O da Jason’ın önemli şeyler sakladığı yeşil kutudaydı. Eğer bu adam onu hemen alıp kağıdı koyacak kadar hızlı hareket edebiliyorsa, herkese ulaşabilecek kadar yakın olmalıydı.
Başına gelen kazayı düşündü. Adamın teki Altamines’in demir kapısında onu yakalamış ve kolundan vurmuştu. Demek ki çok yakında biriydi.
Kapının aniden açılmasıyla olduğu yerde zıplayıp hızla arkasını döndü. Gözleri Jason’a yakalanma düşüncesiyle kocaman irileşmiş, kalbi korkularının üzerine bir yenisini getirdiği için yerinden çıkacakmış gibiydi.
“Majesteleri?”
“Emily?”
Miranda kapının arasından Emily’nin o tanıdık küçük başını görünce neredeyse haykırdı. Aklı o kadar karışıktı ki yine Jason’a bu odada yakalanma düşüncesiyle doluyordu.
Emily acele adımlarla yanına geldi. Saygılı olmasına bakmaksızın kolundan yakaladı. Gözlerinde büyük bir telaş vardı.
“Ekselansları geldi. Dük’ün arabasını gördüm. Hemen çıkın buradan. Tekrar sizi burada görürse çok kızar.”
Miranda onun heyecanıyla odadan dışarı çıktı. Elindeki kağıdı elbisesinin minik cebine sakladı. Emily Miranda’nın elindeki anahtarı alıp kapıyı kilitlediği gibi genç kadını hizmetçiler merdiveninden aşağı indirdi.
“Orada ne yapıyordunuz? Ne buldunuz?”
Miranda dalgın bir şekilde yaşadıklarını düşünüyordu. Başını kaldırıp Emily’e baktı. Az önce kimselere görünmeden kaçtığı için büyük bir rahatlık duydu. Odanın kasvetinden olsa gerek içindeki gibi bunaltıcı bir ruh üzerine çöreklenmişti. Emily gizli kapılar ardından malikanenin ark kapısından dışarı çıkardı. Gün yüzüne çıktıklarında Miranda derin bir nefes alıp kollarını iki yana açtı.
“Oh!” Başını hızla çevirdi. Meraklı gözlerle “bana bu yolu tekrar göstermelisin. Kaçmak için çok iyi.”
Emily nedense ona imalı gözlerle bakıyordu. Yaşadıkları bir macera değildi. Jason’ı Miranda’yı yakalasaydı yaşadıkları birkaç saatlik sakinlik son bulabilir ve yine kavga edebilirlerdi.
“Majesteleri, odaya neden girmek istediniz?”
Miranda omuz silkti. “Orada bulmam gereken önemli bir şey vardı.”
“Neydi o?”
“Sana henüz şimdi söyleyemem.”
“Size yardım etmek istiyorum. Ah Tanrı aşkına siz hamilesiniz. Böyle oyunlar oynayarak ona zarar verebilirsiniz. Bunu düşündünüz mü? O daha çok ufak.”
Miranda unuttuğu hamileliği ile gözleri irileşti. “Tanrım…” dedi ve sanki unuttuğu için suçluluk duyuyormuş gibi üzgün görünüyordu. Elini karnına koydu. Henüz Jason’ın haberi yokken onu kaybederse çok kötü hissederdi. Bebeği kaybederse zaten çok kötü hissedecekti.
“Bebeğinize dikkat etmelisiniz.” Emily onu biraz daha korkutmak istiyordu. “Dük bebeğin kaybına çok üzülür. Haberi olmadığı için çok kızacaktır tabi… Bence en yakın zamanda ona söylemelisiniz.”
Miranda sorunu olmayan karnından başını kaldırdı. Burnunu küçük bir havayla havaya kaldırırken gözleri kadının gözlerindeydi.
“Sürpriz yapmak istiyorum.”