10.Bölüm

4.3K 204 2
                                    

Miranda evine döndüğünde öfke topuydu adeta. Kapıdan hışımla içeri girdi. Resmen evden atılmıştı. Yardımcı olmaya çalıştıkça Jason’ın onu uzaklaştırmasını anlamıyordu. Boynundaki fuları hışımla çıkarttı. Başındaki bandaj hala duruyordu. Şapkasının altına sıkıştırmak için uğraşsa bile başarılı olamamıştı. Bunu dert edemeyecek kadar kafası doluydu. Neden bu adamla iyi geçinemiyordu? Bir de iyi bir eş olmak istediğini söylemişti.

“Hah laf!” diye homurdandı. Merdivenlere yöneldi. Kendi odasına çıkmak isterken annesiyle karşılaştı. 

“Miranda?”

Miranda başını kaldırdı. Annesinin yine o kararlı dik duruşuyla dikilmek de olduğunu gördü. Yere bakıp suratını buruşturdu. En nefret ettiği hareket otoriter duruşuydu. Araları daha düzelmemişken yeni bir olayla gündemleri kızışacaktı.

“Nasılsınız Leydim?” diyerek reverans yaptı önünde. Merdivenlerin başına ulaştı. Başını kaldırıp annesinin onu hangi konu üzerinde yine sorguya çekeceğini düşünüyordu. Bir gün önceki konunun devam etme olasılığı yüksekti. Tabi eğer Altamines malikanesinden neden kaldığını sorgulamayacaksa.

“Miranda, bana söylemek istediğin bir şeyler var mı?”

“Elbisemin yırtıldığı için öfkeyle kendime söylenmem, başımı hafif vurduğumdan dolayı bandaj takılması….Hayır annecim size söyleyecek bir sözüm yok.”

Annesi o zaman beyaz bandajı fark ederek gözlerini irileştirdi.

“Miranda bu da ne? Ne oldu?” 

Kızgın anne görünümü bir anda şefkatli anne moduna geçerken Miranda bu kadını daha çok sevdiğini düşünerek bu şekliyle kalmasını diledi. 

“Küçük bir kaza,” diyerek geçiştirdi. Malikaneye Dük’ün kaza haberi ulaşmamış gibiydi. Kendisi söyleyerek annesine daha fazla açıklama yapmak istemiyordu en azından şu üzerindeki sinir geçene kadar.

“Öyle durmuyor ama…”

“Öyle annecim, şimdi izin verirsen odama gidip dinlenmek istiyorum.”

Louisanın gözleri kızının elbisesine takıldı. Bazı yerleri sökülmüş ve çamur olduğundan kir pas içerisindeydi.

“Miranda elbisene ne oldu? Bana neler olduğunu açıklamak zorundasın?”

Miranda odasına bir adım atarak olduğunu yerde gözlerini devirdi. Bu kadından hiç kurtulamayacaktı. Yüzünde yumuşak bir ifade ile başını çevirdi.

“Düştüğüm için her yerim kirlendi, yırtıldı. Başımı da o zaman yere vurdum. Başka söyleyecek sözüm yok.”

“Sen düşerken Dük neredeydi?”

“Ah o mu? Ne yazık ki benim koruyucu şövalyem olmak için kendini feda edemedi.”

Bu koca bir yalandı. Adam onu korumak için etten koruma halkası olmuştu. Annesine yalan söylüyordu. Eğer kazayı öğrenirse başı çok ağrıyacaktı. Önüne dönerek odasına adeta uçarcasına gitti. Kapıyı arkasından kapamakla kalmadı. Kilitledi de.

Akşam yemeğine kadar iyice dinlendi. Jason’ın tavırlarındaki orantısızlığı düşündü. Bir iyi geçinmek için kendisine anlaşma sunuyor, sonra bir anda evinden kovuyordu. Bu geceyi kafa sağlığı içerisinde atlatırsa yarın gittiğinde sorabilirdi. 

Yatağında yan döndü. Tabi ki de gidecekti. Bütün gece onun yanında kendini refakatçi ilan etmişti. Bunu es geçemezdi. En azından bir teşekkürü hak ediyordu. Ayrıca hayatını borçlu olduğu da bir gerçekti. Öyle sinek kovalar gibi başından savmasına izin vermeyecekti.

KÜÇÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin