18.Bölüm
Jason onun şaşkınlığından istifade etmeyi amaçladı. Sinsice kıstığı gözlerinin arasından hain parıltılar yollarken küçük düşesinin ona küçük bir kedi yavrusu gibi bakmasını önemsemedi. Avına yaklaşan bir aslan kadar tedbirliydi. Ağır adımlarla ona yaklaşırken “Neden korkuyorsun sevgilim?” diye sordu. Miranda küçük adımlarla geriye kaçarken niye korkmayacağını aklından geçiriyordu. Niye korkuyordu ki? Alt tarafı düğün gecelerinde olmayan şey gerçekleşecekti. Okuduğu yüzlerce kitapta gördüğü şey gerçekleşecek ve sonunda dünyevi o huzura erecekti. Hep merak ettiği konunun gerçekleşecek olmasına neden bu kadar endişe duyuyordu? Aksine sevinmesi gerekirdi. Bir merakı daha sonunda bir amaca ulaşacaktı.
“Jason neden üzerime geliyorsun?” derken sesi titrek çıktı. Attığı küçük adımlar sona dayandı. Yatağın kenarına çarpıp yatağa oturdu. Düşmemek için ellerini iki yandan yatağa dayadı. Bu apaçık davet gibiydi.
Jasonda davete iştirak ediyordu. Gözlerini ondan ayırmadan kıyafetleri birbirine değecek kadar yaklaştı. Miranda’nın yanına gelince onu ilk bir yukarıdan baktı. Miranda resmen ona insan yiyen bir yaratık gibi bakıyordu. Bu Dük’ün hoşuna gitti. Asi ruhlu, açıksözlü, kafasının bildiğini okuyan o ufak düşesi gitmiş yerine kuyruğunu kıstıran küçük bir kedicik gelmişti. Jason intikamını bugün alacağını düşünüyordu. Gecenin her dakikasında ona bunu düşündürecekti.
Jason ona doğru eğildi. Miranda’yla burun buruna gelmek, genç kızdaki kalp ritmini belli bir seviyeye çıkarıp arttırmıştı. Derin solukları az sonra olacakları düşündürüyor ve heyecanlandırıyordu.
Jason dudağına çok küçük bir öpücük kondurdu. Sonra kulağına fısıldadı.
“Üzerindekileri çıkart!”
Bu Miranda’nın tüm gücünün çekilmesine neden olan bir konuydu. Kıyafetlerini çıkart?
“N..Niye?”
Jason geri çekilip tekrar ona yukarıdan baktı. Dudakları alayla kıvrılmıştı.
“Ne demek niye? Geceyi elbiselerimizle uyuyarak mı geçireceğiz sevgilim?” Miranda titremeye başladı. Başını indirip gaz lambasının aydınlattığı küçücük alanda kurtulabilmek için bir şeyler aradı.
“Te…te..teyzem gerçekten birlikte olmamızı mı istedi? Niye ki? Sonuçta bizim evliliğimizin gerçekleşip gerçekleşmediğini bi… bilmiyor.”
Jason dudaklarını büzdü. Düşünür gibi yaparak etrafına baktı.
“Sanırım yaşlılığın vermiş olduğu bir önsezi.” Aniden Miranda’ya eğilip gözlerinin içine bakınca genç kız geri doğru sıçradı. “Bir bakışta… Senin daha benim karım olmadığını anlamış olmalı.”
Miranda korktuğu için azcık işlevindeki mantığı da etkisini kaybetti. Hiçbir şey düşünemeden sadece korkuyla baş başa kaldı. Geri sıçradığından elbisesi sırtından gerdirip duruyordu. Çok rahatsız bir konumda duruyordu. Jason onun huzursuzluğuyla daha da keyiflendi. Biraz geri çekildi. Pencerenin önüne gidip süs olarak tutturulmuş perdeyi tutarak camı örttü. İçerisi sadece ikisine özeldi. Miranda onun tedbirlerini gördükçe daha çok dehşete düşüyor, bir türlü kenardan yukarı çıkamıyordu. Bu gece… Başını çevirip yatağa baktı. Gerçekten ikisinin mi olacaktı? Midesi kasılmaya başladı. Normalde böyle bir şey için bulanmazdı. İğrenç bulduğu içinde değildi ama… Miranda birkaç saniye içerisinde gerçeği idrak etti. Heyecanlandığı için midesi bulanıyordu. Titrek bakışları Jason’a çıkarken kalbi yine son sürat atışla onu heyecanlandırıyordu. Adamın keskin bakışları onu adeta oturduğu yere çivilerken hiçbir duyguyu belli etmeyecek bir şekilde duruyordu. Az sonra üzerine atlayacak ve tüm masumluğunu alacak bir kaplan gibi duruyordu. Asildi ama korkutucuydu.