8.Bölüm

4K 198 4
                                    

Miranda elindeki kağıdı mendil sallıyormuş gibi sallayarak pervasızca içeri girdi. Gül rengindeki oturma odasının kapısına gelince başını hafif uzatıp içeriyi kolaçan etti. Koltukların ve sehpanın üzerinin boşluğu annesinin ve Marissa’nın odalarında olduğu yönündeydi. Eğilmeyi bıraktı. Doğrulurken tam belinden birinin küçük dokunuşuyla olduğu yerden zıpladı.

“Aman!”

Hızla arkasını döndü. Köpek saldırısına uğrayıp canını son anda kurtaran tavuk gibi bakıyordu. “Mari!” diyerek haykırdı. “Delirdin mi? Sana kaç kere öyle yapmamanı söyledim.”

Marissa ise elini ağzına örterek kıkırdadı. “Abla çok komik görünüyorsun. Şaka yaptım. Sen gıdıklanırsın.”

“Evet ama seni de gıdıklamasını iyi biliyorum” dedi Miranda. Gözleri az sonra avını vahşice katledecek kartal gibiydi. Keskin veee anından öne atıldı. Fakat Marissa durumu çoktan kavramıştı. Onun tehdidinin bitmesini beklemeden topukları yağlamıştı. 

Marissa önde Miranda arkada üst kata koşturarak çıktılar. Marissa kendi odasına doğru meyledip annesinin odasına doğru dönünce Miranda bir anda tökezledi. Birileri tarafından bel çukuruna dokunulmasına sinir oluyordu. En son Jason’ın o kısımlara el değmiş olması bu gerçeği değiştirmiyordu. Hem de o zaman haberi bile olmamıştı. Çünkü aklı ve gururu farklı kulvarlardaydı. Ama boş bir anında kazara bile olsa oraya yabancı bir elin değmesi korkuyla sıçramasına neden oluyordu. Eğer birileri üzerine daha fazla gelirse bu seferde gülme krizine dönebiliyordu. 

Nefes nefese kalmış bile olsa Marissa dan öcünü almalıydı. Küçük kardeşinin gülmesini ve “Abla tamam şaka yaptım” diyerek kendini affettirmeye çalışması hiç önemli değildi.

“Sen görürsün Mari!” 

Marissa ebeveynlerinin güney kanadındaki dairesine ulaştığında ağır bir gürültünün kendisine yaklaşmasıyla kapıdan hızla çıkan Louisa ile çarpıştı.

“Ah neler oluyor burada?” diye haykırdı. Diğer yandan takılıp düşmesin diye Marissa’nın kolunu tutuyordu. Mavi gözleri öfke ateşi saçarak Miranda’ya döndü. “Yine oyun mu oynuyorsunuz? Size birer leydi gibi davranmanız gerektiğini daha kaç kere söylemeliyim?”

“Anne!” diye öfkeyle soludu Miranda. “Küçük kızının leydileri gıdıklamak gibi bir kusuru var. Sen mi ilgilenirsin ben mi icabına bakayım? Eğer bana bırakırsan çok mutlu olacağımdan emin olabilirsin.”

Mirandanın konuşurken elinde bir şey salladığını gördü.

“Sen elinde ne sallayıp duruyorsun?” Uzanıp elindekini hızla aldı. Miranda kardeşine olan sinirini düşündüğü için eve girdiğinden beri sıkıca tuttuğu kağıdı unutmuştu. Annesi alıp okuduğu sırada kendine geldi. Öne atılıp almak için çaresizce bir girişimde bulundu.

Louisa katlı küçük kağıdı büyük bir titizlik ve serilikle açarak gözlerini kıstı. Satırlar arası gidip gelen bakışları Mirandaya döndüğü sırada yumuşaklık ve keskinlik arası o geçiş hızı Mirandayı şaşırttı.

“Kontes tarafından davet edildin. Bir akşam yemeğine davetlisin ve sen hala burada koşturuyorsun, öyle mi?”

Miranda pervasızca omuz silkti.

“Gitmeyeceğim bir yemek için neden kendimi sıkıntıya sokuyorum?” Odasına yürümekte olan ayakları arkadan elbisesine basan annesi tarafından tökezledi. Ah şu elbiselerin uzun eteğinden nefret ediyordu. Evlendiği vakit hepsini kısaltacaktı. İngiltereye yeni moda gelmezse kendi pekala getirebilirdi. Sakarlığı su götürmezdi. Bir de o buz kralın sürekli takılıp kucağında uçuşunu sonlandırmasına izin veremezdi.

KÜÇÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin