Miranda eşyalarını dolaba yerleştiren kadının arkasından bakarken söyledikleri ile düşündükleri arasında fark olduğunu gördü.
“Yolculuk gerçekten güzeldi ve de çok yorucu.”
“Her yolculuğun arkasında sevimsiz bir ruh hali kalır, ama gezmek yeni yerler görmek güzeldir.” Emily işlerini çarçabuk halledip genç kadına doğru gülümsedi.
Miranda aynı karşılıkla ona cevap verdi. “Öyle ama giderken iki kişi olacağımızı düşünmüştüm. Üçüncü bir kişi ile ki bu varis olduğundan daha önemli olacak, daha fazla yorucu oldu.”
“Neden bana haber vermediniz?”
“Sana neden haber verecektim, Emily?” diye aniden sordu Miranda. Eski keyfiyetinden eser yoktu. Yaşlı kadının gülümsemesi azaldı. Hemen boynunu eğerek “özür dilerim, yanlış bir şey söylemek istememiştim. Sadece haber verseydiniz sizin için hazırlık yapardım.” Dedi.
“Bir ay vaktimiz var. Doyasıya yaparız. Ayrıca sana nasıl haber verecektim?”
“Ekselansları sürekli olarak Loren ile haberleşiyorlardı. Belki sizde bana yazarsınız diye düşünmüştüm.”
Miranda kaşlarını çattı. Oturduğu koltuktan koca karnını kaldırırken düşünceli gözüküyordu.
“Dük Loren’e mektup mu yazdı?”
“Evet, nereye gittiğinizden haberi vardı. Bana bebek hakkında hiçbir bilgi vermedi. Sadece sizin nerelere gittiğinizi söyledi.”
Bu konu kadının daha çok ilgisini çekti. “Gittiğimiz yerleri sana neden rapor etti?”
Emily o anda pot kırdığını düşündü. “Şey… “dedi. Dük yolculuğa çıkmadan önce Emily’e özel olarak kızının sağlığından haberdar edeceğine dair söz vermişti. Sekiz ay boyunca Loren ile haberleşmelerinin içinde Emily’e birkaç bilgi vermesi de yazıyordu. Bebeği özellikle söylememişti. Torunu olacağını kendi gözleriyle görmeli ve kızından duymalıydı.
“Neden Emily?”
“Ben sizi çok merak ettiğim için haber verme gereksinimi duydu sanırım. Bunun için Ekselanslarına minnettarım. Majesteleri, bunun için ona kızmayın lütfen.”
Miranda’nın kaşları normal durumuna dönerken düşünceli tavrını koruyordu. Emily de garip bir şeyler vardı. Her şeyden bilgisi vardı, bunun yanında sanki gizli kapaklı işler yapıyordu.
“Dük’ün neden Loren’e haber verdiğini biliyor musun?”
Elbette biliyordu ve hayatında ilk defa kızına yalan söyledi.
“Bilmiyorum!”
***
Jason sandalyede iki büklüm duran yarı sarhoş adama doğru yürürken arkasındaki yardımcısına başını çevirdi.
“Loren, bana ihanet ettiğini düşünmemi isteyen babana ne demek istersin?”
“Ekselansları…”
Dük elini kaldırdı. “Babanın hakkımda neler düşündüğünü duymak istiyorum. Evet Jacqlueen, oğlunu bir kenara bırakarak seni öldürmemem için bana kendini nasıl affettireceğini dinleyeceğim. Kararlarından geçen bir adam değilim. Duyacaklarım belki seni bağışlamam da yardımcı olur.”
Adam başını kaldırırken pis pis sırıtıyordu. “Kendimi affettirmek istediğimi düşündüren nedir Ekselansları?”
Jason dudaklarını oynattı. “Bilmem. Sanırım bana yalvarmanı duymak istiyorum ama önce Evalina’yı neden öldürdüğünü bana söyleyeceksin.”