4.Bölüm

4.2K 214 7
                                    

“Ya o ateş bensem?” 

Jason kaşlarını çattı. 
“Eğer ateşsen, ikimizde eşitiz demektir. Sende yakarsın, benim seni de yaktığım gibi…”

Miranda sanki o küçük kız değildi. Yerine yakıcı öfkesi ve kabına sığmayan yırtıcı dişiliği gelmişti. 
“O zaman evliliğimiz için gerçekten birbirimiz için seçilmişiz desene sevgili dük?” Miranda ağzından çıkan kelimelere sahip olmakla değil, sadece sorumluluğunu taşımakla mükellefmiş gibi sadece söylüyordu. Nedendir bilinmez bu adamın altında kalmaktan nefret ediyordu. Her seferinde söyledikleri ve yaptıklarıyla hep ezilen taraf kendisi olmuştu. Ama artık öyle olamazdı. Kendisinin üstüne basılacak bir ot tanesi olmadığını ona gösterecekti. 

Jason ile Miranda birbirlerine o kadar yakın ve o kadar uzun süren göz kontaklarını korumuşlardı ki etraflarında dönen arının yüzünden ayrılmak zorunda kaldılar. Miranda her ne kadar doğayı seven, doğa için yaşayan bir insan olsa da iğnesi olan hayvanlardan tırsıyordu. Kulağının kenarında vızıldamaya ve daha fenası kulağının üzerine –ki Miranda onun durmak için tam da kulağını nasıl denk getirdiğini sonradan düşündü ama bulamadı- denk gelmesiyle olduğu yerde irkilerek elini savurdu. Bu Jason’ın da ondan uzaklaşmasına neden oldu. 

Dük arkasını döndü. Eliyle ağzını sıvazladı. Miranda gibi daha yüzlerce kadını tek bir hareketle etkisiz hale getirip onunla aynı seviyeye çıkmadan diyaloglarına son vermişti. Ama nedense Miranda da onu durduran ve izin vermesine neden olan bir şey vardı. Adını koyamadığı bir şey. Bu küçük kızın diklenmesine aşırı tepki vermeden gerekli cevapları veriyordu. Sadece bu kadardı. Eğer bunu yapan bir erkek olsa fazla uzatmadan direkt olarak muhabbeti sert bir hareketle bitirebilirdi. Ama bu küçük…

Hızla arkasını döndü. Elini beline koydu.
“Miranda,” dedi düz bir sesle. Genç kız başını kaldırdı. Hala çakmak çakmak kendisine bakıyordu. Yanakları sinirden olduğunu düşündüğü bir kızarıklıkla al al olmuştu. Yeşil gözleri ise koyuluğunu koruyordu.
“Buraya seninle evlendikten sonra hayatımızın ne olacağını konuşmak için çağırdım. Seninle kavga etmek, alay etmek veya sinir etmek için değil. Buna senin de eşit derecede saygıyla yaklaşmanı bekliyor ve rica ediyorum.”

Miranda dan herhangi bir karşılık bekledi. Ne olumlu ne olumsuz bir karşılık almayınca başıyla arkasındaki taşı gösterdi.
“Lütfen otur ve konuşmam bitene kadar bana müsaade et. Sonunda seninde fikirlerini dinleyeceğim. Birbirimizi kırmadan, kızdırmadan, küstürmeden buradan ayrılmak istiyorum. Bana izin verir misin?” 

Yine Mirandadan bir hareket bekledi. Neden tepkisiz kaldığını bilmiyordu. O kadar mı çok içerlenmişti de cevap vermek için tenezzül etmiyordu. Yoksa cevap vermek için yeterli değeri görmüyor muydu? Jason’ın kafasında bir sürü fikir dolaşıyordu. Kızın ne düşündüğünü çok merak ediyordu.

“Tamam” dedi Miranda. Başını çevirip az önce oturduğu taşa baktı. Sonra dönüp dikkatle oturdu. Kollarını az önce dükün bağladığı gibi göğüs hizasında bağladı. “Sizi dinliyorum.”

Jason da oturup sözcüklerini kafasında toparladı.
“Seninle açık konuşacağım. Miranda, seninle evlenecek olmam bana da sürpriz oldu. Daha önce ayarlanmış bir durum değildi. Bunu senin de bildiğini düşünüyorum, aramızdaki sadece anlaşmalı bir evlilik.”
Miranda alayla güldü. “Sosyetedeki tüm evliliklerden bahsediyorsunuz sanırım? Aşk ile birbirlerine bakan bir çift görmek ne yazık ki benim erişemediğim zavallı bir mesele.”

Jason ona katılmayı çok isterdi. Ne yazık ki az önce sıcaklığı olan ama şimdi tekrar buz tutmuş olan gözlerini ona dikti.
“Çok yanılıyorsunuz Leydim. Aşk, iki insanın birbirleri için var olmaları demek. Zamanı geldiğinde o iki insan birbirini mutlaka bulacak ama maalesef kader onları bizden ayıracak. Karım…” diyecek oldu bir an. Hızla susup boğazını temizledikten sonra devam etti. “Eski karım Evalina ile dünyada eşi benzeri görülmemiş bir aşkı paylaştık. İkimizde birbirimizin bedenininde öte ruhunu sevmiştik. O elim kazanın olduğu lanetli güne kadar…” Bakışlarını çevirdi. 

KÜÇÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin