11.Bölüm

4K 197 2
                                    

“Miranda!”

Korku ciğerlerine yerleşmiş saatli bir engeldi, geçen her saniyede ciğerlerinde havayı sömürüyor onu nefessiz bırakabilmek için uğraşıyordu. Jason onu kucaklayıp nasıl atına bindiğini ve eve gelip yatağa yatırdığını hatırlamıyordu. Doktorun acil müdahalesiyle beraber yanından bir dakika olsun ayrılmadı. 

Bryan ve Loren suçluyu dört bir yandan aradılarsa bile bulamamışlardı. Bu Jason’ı daha fazla öfkelendiriyordu. Her yarım saatte odaya gelip onu kontrol ediyorlardı. Henüz iyileşmeyen karnını çok zorladığı için dikişleri açıldığından gömleği kan olunca zorla Miranda’nın yanına yatırdılar. 

Genç kız uyuyordu. Kolundaki sıyırık mikrop kaptığı için kolunun görünümü kötüydü. Neyse ki doktor gerekli tüm müdahaleyi yapmıştı. Adi adamların onu vurup sonra bir paçavra gibi fırlatıp kaçmalarına karşı nefretle doldu. Kim ona zarar vermek istiyordu. Ah bunu bilseydi.

Gözlerini bir dakika olsun Miranda’dan ayırmadan onun güzel küçük suratını izledi. Duru bir güzelliği vardı. Hiçbir zaman makyaja ihtiyacı olmayan kendiliğinden pembeleşen yanakları, kıpkırmızı dudakları, açıldığında bahar getiriyormuş hissi veren yemyeşil gözleri vardı. En üzücü kısmı da o görüntünün bembeyaz bir çehreyle mosmor olan dudaklara dönmüş olmasıydı. O güzelliğin bu kadar soğuk bir ifadeye dönmüş olması kesinlikle kendi suçuydu. İçten içe onun böyle ceset gibi yatmasını istemiyordu. Bu onu kahrediyordu. Kalkıp kendisine çakmak çakmak bakmasını istiyordu. Öfkelendiğinde yeşilliklerinden sivri oklar atarak kalbine dokunmasını bekliyordu. 

“Ah küçüğüm, başını belaya sokmak için ne kadar bu kadar zorluyorsun? Neden sözümü dinlemiyorsun?” Başının altına kolunu sıkıştırdı. Yan dönerek onu daha rahat incelemeye başladı. 

Jason Loren’e bizzat gidip Konta kızının bulunduğunu haber vermesini ve yaralı olduğu için bir süre kendi malikanesinde kalacağını söylemesi için yollamıştı. Koridorda bazı sesler yükseldiğinde aile büyüklerinin geldiğini anladı. Yattığı pozisyondan toparlanarak yatağın karşısındaki tekli koltuğa oturdu.

Çok geçmeden kapı açıldı. İçeri ilk olarak James sonrasında Louisa girdi.
“Kızım?” diye haykırdı James. Yatağa koşarak gidip Miranda’nın elini tuttu. “Miranda?” Louisa eşinin yanına gitti. Kızının baygın olduğunu görünce Jason’a dönüp yanına geldi.
“Mirandaya ne oldu?”
“Bilmiyorum.” 

James kızının eline bir öpücük kondurup Jason’ın yanına geldi. Suratı bembeyaz kesilmişti. Kızını bu halde gördüğü için korkmuş gibi görünüyordu. Onu kaybetmeye o kadar korkuyordu ki Miranda onun için hep özel bir çocuk olmuştu. Marissa ikinci çocuk olarak öteye itilmiyordu ama Miranda tekti. Eşi benzeri yoktu. Ve de ilkti!

“İki kere ateş edildi. Bir daha mı vuruldu?”
Jason “Hayır, dedi. “Miranda’nın kolundaki yaraya göre dünkü açılan ateşte yara almış, bugünkü havaya açılmış.” Gözlerini yatağa çevirdi. “Şükür ki başka sorunu yok.”
“Neden uyanık değil? Doktor ilaç mı verdi?”
“Geldiğinden beri uyuyor. Doktor bunun normal olduğunu çok kaybettiği için dinlenmesi gerektiğini söyledi. Durumu şimdilik iyi.”
James başını salladı. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından James Jason’a döndü. “Mirandayı taşımaları için uşaklara haber vereceğim. Bundan sonra bakımını biz yaparız.”

Jason aniden ayağa kalktı. Hiddetlendiyse bile bunu belli edemezdi. Mantıklı olmasını umduğu sözcüklerini kafasında toparlarken “Buna gerek yok!” dedi. James ona döndüğünde kaşlarını çatıyordu. Louisa ise şaşkındı.

“Onun burada kalması doğru değil.”
“Burada kaldığını kimseye söylemezseniz bilmezler. Ayrıca Miranda’nın iyi olana kadar bu evden dışarı çıkmaması iyi olur. Doktoru bir altta katta bizimle kalıyor. Onun sağlıkla bu evden çıkması için elimden gelen her şeyi yapacağımdan kuşkunuz olmasın.”

KÜÇÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin