Medya: Alperen 😍
Bölüm şarkımız: Gri - Korkak.
İnşallah beğenirsiniz keyifli okumalar..
Çare.
Dört kelimden oluşan ama her bir harfinin arasında dağlar kadar anlam olan bir kelimeydi. Çare içinde bir sürü anlam bulunduruyordu. Çare birisini mutlu ederken diğerini çaresizliğe sürükleyebiliyordu. Ben o yağmur sandığım küllerde yanıyordum. O çare sandığım hatalarda boğuluyordum. Hataydı. Annemin bana iyi davranmasını beklemek hata da değildi, aptallıktı!
Çaresizlik.
İçinde hem çare vardı. Hem de o kelimeyi boğan olumsuzluk eki. Buna rağmen çare kelimesi sırıtıyordu. İkisi de birbiri ile boğuşuyordu. Ama insanlar bunu çaresizliğin bile çare kelimesi geçtiği için bir umut gibi benimsiyorlardı ama değildi. Çünkü son noktayı koyan olumsuzluk eki oluyordu. O çare seni kandırıp eline çaresizliği veriyordu.
Ayaklarımda güç bulamıyordum. Sanki bütün kanım çekilmiş gibiydi. Ama dışarıdan o kadar kötü görünmüyordum. Nefes dahi alsam morluklar o kadar sızlıyordu ki... Boşlukta yürüyor gibiydim. Karanlık hat safhadaydı.
Yatağa bıraktım kendimi ve uyumaya çalıştım. Uyuyup bu yenilgiyi üzerimden atmak. Gece boyunca uyuyamamıştım. Midem çok bulanmıştı ve çok sızlamıştı. Sanki kesiyorlarmış gibi sızlamıştı. Alarm çalmadan kalkıp gri dar bir pantolon geçirdim. Okul kıyafetimi giymedim. Üzerime bol bir şey giymedim çünkü açılırsa morluklar görünürdü. Morlukların açılmaması için dar siyah bir uzun kol giydim üzerime ekoseli asker yeşili ve siyah bir gömlek geçirdim ve önünü açık bıraktım.
Saçlarımı açık bırakıp kapıya yönelmiştim ki Annemin "Şuna bak kendine bak. Serseri gibi giyiniyorsun. Biraz hanımefendi ol bu ne!" diye bağırınca gözlerimi sımsıkı kapatarak suratına bile bakmadan botları geçirdim ayağıma. "Bak bak serseri! Suratıma bile bakmıyor. Kaşlarını düzelt. Gözlerinde ki sert ifadeyi indir bakayım. Soy adımızı kirleteceksin." diye tıslarken çantamı koluma takıp çıktım. Sımsıkı kapattığım gözlerimi yavaşça açıp sertçe nefesimi dışarı verdim. Gerçekten tahammülüm kalmamıştı. Sena'yı almadan okula yürümeye başladım çünkü daha çok erkendi. Mesaj attım aramak yerine. Çünkü şuan biriyle konuşmaya hazır değildim.
Sınıfa girip yerime oturdum ve başımı sıraya gömdüm. Keşke bir ağrı kesici içseydim diye kendime kızdım. İçeriye Eflin ve Sevda girerken dönüp bakmadım bile. Kafamı sıradan kaldırıp telefonumla oyalanmaya başladım. Sevda "Eflin aşkitom buraya geliyormuş." diye bağırdı sevinçle. Göz devirdim. Neden bağırma ihtiyacı duyar ki bir insan? Tabii bu Sevdaysa iş nispet yapmaya kadar giderdi orası ayrı.
Aşkım dediği Sevda'nın sevgilisi Selimdi. Eflin "Burada mı okuyacakmış?" derken Sevda evet diye çığlık atmıştı. Aslında insanın sevgilisi olması güzel bir şeydi. Ona sarılıp bütün her şeyi o kalp atışlarında unutup mutlu olmak... Ama işte bunun gibi kaşarların sevgilisinin olması cidden sinir bozucuydu. Sevda yanıma gelip "Derin, Selim geliyormuş." dedi sanki aramızda hiç bir şey yaşanmamış gibi. Ben de uzatmak istemediğim için ters ters etmekle yetindim.
Zaten yıllardır yaptığım susmaktı. Gözlerimi kapadığım her an ortaokulda o kaloriferde yalnız başıma otururken ağlamamak için direndiğim görüntü seriliyordu önüme. Ben her bir ayrıntımı ezberlemiştim. Lise birde hep bir olup benimle dalga geçmişlerdi. Sırf susuyorum diye benimle alay etmişlerdi. Tabi o zaman ki aklım gitmiştim ağlamıştım gecelerce.
Sevmiştim ben onları. Ortaokulda her ne kadar yalnız kalsam da sevmiştim. Sırf sevdiğim için susmuştum. Sırf sevdiğim için dövmemiştim hiç birini. Bu kadar izin vermiştim beni görmezlikten gelmelerine. Yalnız kalmayayım diye...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çareler Çaresiz
Mystery / Thriller"Yaklaşıyorlar." diyerek işaret parmağını dudaklarına yerleştirip bana odaklanarak dinlemeye başladı. Gözlerim dudaklarında ki işaret parmağına takılırken göz devirdim. "Seninle uğraşma-" Bir anda sırtım sert bir şekilde duvarla buluşurken saçlarım...