27- HAYATIMA HOŞ GELDİN

287 27 18
                                    

YENİ BÖLÜM, YENİ BÖLÜM!

Helloooo medusalarım, ben geldim!

Lütfen vurmayınız...

Fazla uzatmayacağım, bölüm şarkımız: Christina Perri - Human

(Nerede açacağınızı anlayacaksınız 🙃)

Medya: Derin

Keyifli okumalar!

Yazım yanlışlarım varsa gösterip affesin hızlı yazdım bebeklerim.

***

İçinde neler yıktıklarını bilmeden, yargılıyorlar seni.

İnsanlar acımasızdı, sadece kendilerini düşünüyorlardı.

Hatta o kadar acımasızlardı ki, seni bu hale getiren onlar oldukları halde senden kendini düzeltmeni, senden çaldıkları duyguları, yüzüne yerleştirmeni istiyorlardı.

Hadi hanımefendi, bize bir gülücük ver.

Benden duygularımı çaldılar, benden kontrolümü çaldılar, benden mutluluğumu çaldılar, benden hayatımı çaldılar..!

Ve çaldıklarıyla arsızca gülümseyip bana 'Tavırlarını, kendini düzelt,' dediler.

Kalbimi kırıyorsun diyorlar, bunca zaman boyunca beni parçalamamışlar gibi, beni benden çalmamış gibi konuşuyorlar.

Gözyaşlarımda boğulmamışım gibi davranıyorlar. Hıçkırıklarım beynimin sokaklarına çınlayarak kendime işkence etmemişim gibi, kendi eserlerini, ben bile isteye inşa etmişim gibi eleştiriyorlar işte...

Yavaş adımlarım evimin kapısında durduğunda öylece baktım kapıya. Kafamı sağa yatırırken garip bakışlarım cama kaydı. Ellerim birbirine tutunurken gülümsedi dudaklarım.

Bir şarkı çaldı beynimde, evin bacasından çığlıklar tütmeye başladı, kan ve gözyaşlarıyla boyandı duvarlar. Yangınlar harlandı sürüklendiğim bahçelerden, kül oldu anılar ve tenimde bir imza bıraktılar.

Bir adım daha yaklaşırken kapıya kafamı yavaşça çöp konteynerlarına çevirdim. Küçüklüğüm can çekişiyordu orada. Biraz daha derinleşti gülümsemem. Doğum günlerimden kalan yanıklar zihnimi körükledi, ateşe ateşle karşılık verdim.

Son adımımda ellerim kapının kulpunu bulduğunda anahtarı yerleştirip çevirdim ve ağır ağır açtım kapıyı. Başımı ayaklarımdan kaldırdım ve ayna karşıladı beni.

Perişan bir haldeydim.

Kıyafetlerim is ve yanık içinde, bedenimde yangınlar. Canlı, sarı saçlarım soluk, mavilerim sönük.

Bedenimi tekrar hole çevirirken yavaşça adımladım koridorun her bir santimini ve ardımdan kapı kapandı. Ellerimi kabanımın cebime yerleştirdim ve botlarımın tok sesini dinledim.

Mutfak göründüğünde yemek masasının üzerindeki bir mum ışığı belirdi ve karanlığı aydınlattı.

Ay ışığının da yardımıyla görebildiğim kadarıyla mumun çikolatalı bir pastanın tam masanın ortasında durduğunu fark ettim ve gülümseyişim ruhsuz bir sırıtışa dönüştü. Kaşlarımı kaldırarak pastanın arkasında dikilen anne ve babama bakmaya başladım. Ateşler düşüyordu suratlarına ve o ateş beni yakıyordu, onları değil.

Onlar bir cehennemdi, cehennem kendi kendini yakabilir mi, sadece kurbanlarını yakardı tabii...

Birbirlerine sarılmış gülümsemeye çalışıyorlardı.

Çareler ÇaresizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin