Helloooğ! Aha yeni bölüm diriririm.
Medya Demir ve Derin. En sevdiğim parça sljfksjf. Ben yaptım.
Neyse keyifli okumalar. Öptüm.
Hep düşünmüşümdür;
İnsan sadece beyaz veya siyahtan mı ibaretti, yoksa içindeki siyah ve beyazı birbirine karıştırdığı ,arafta kaldığı, siyahı parçaladığı, ruhundaki renk dalgalanmalarının sebebi olduğu zamanlar, var mıydı?
Siyah ve beyaz tarafları var mıydı?
Şuan ne beyazdım ne de beyaz. Ne yapacağımı bilmiyordum. Arafta kalmıştım. Siyah mı olmalıydi tercihim, beyaz mı? Eğer siyahı seçsem ben kötü hissedecektim, vicdanım rahat durmayacaktı. Beyazı seçsem gururum parçalayacaktı beni.
Bir seferlik siyah ve beyazı karıştırsam? Geri toparlayabilir miydim?
Bence insan sadece siyah ve beyazdan ibaretti. İstediği renkleri, siyahı tırnaklarıyla paraçalayarak, kazıyarak eklerdi. Fırça kendi elimizdeydi aslında. Bazen hissediyordum siyahın çatladığını. Sert ve dik başlılığım değil karanlığım parçalanır gibi sarsılıyordu.
Gözlerimin içi gülümserken...
Bir hıçkırık daha doldu kulaklarıma, ardından beynimin sokaklarında kol gezdi. İçimdeki siyah ve beyaz devrildi. Daha fazla duramayıp kollarımı Alperen'in kafasına doladım. Mümkünmüş gibi daha sıkı sarılmıştı.
Buram buram alkol koktuğunu yeni fark ediyordum. Çok içtiği belliydi. Parfüm kokusu ile alkol kokusu birleşerek keskin bir koku feragat etmişti havaya. Demek ki babam o yüzden evde yoktu.
"Öldü." diye fısıldadı tekrar. Sanki kabullenemiyormuş gibiydi. Biraz daha kendini bana bırakırken alkol yüzünden başının döndüğünü tahmin edebiliyordum. Ama çok ağırdı.
Ağırlığıyla düşmemek için iki üç adım gerilerken sırtım duvara çarptı.
Tamam şuan kesinlikle rahatsız olacağım bir pozisyondaydık. "Alperen?" diye seslendim hala ayık mı değil mi diye kontrol etmek için. Kafasını zar zor geriye atıp "Gitti." dedi tekrar. Geriye doğru sendelerken hızla kollarından tutup "Yavaş yavaş!" diye bağırdım.
Bir kolunun altına girerek bütün ağırlığını üstlenirken "Sakın sızayım deme!" diye tısladım. Kapıya olan mesafemiz çok uzak değildi. Eve kadar taşımayı planlıyordum.
"Emredersin be bir tanem." dedi harfleri yutarak boğuk çıkan sesiyle. Ters bir bakış attım. Yüzümü çevirdiğim anda kıkırdamamı durduramamıştım.
Evet kabul ediyordum ki sinirlerim fena halde bozuktu.
"Ama şimdi öyle ters bakınca olmuyor tamam mı?" dedi tekrar harfleri yutarken. Sesi ağır çekime alınmış gibi çıkıyordu.
"Çok konuşma." diye azarlayıp kapıya kadar yürüdük. "Anne!" diye seslendim. Alperen'i sevdiği için kızacağını düşünmüyordum.
"Apleren?" diye mırıldandı sorarcasına buraya doğru koşarken. Buz gibi bir ses ile "Sarhoş olmuş." dedim.
Benim aksime samimi bir sesle "Gel içeri oğlum." diyerek içeri doğru yürüttük beraber. Garip hissetmiştim. Çaktırmadan anneme bakarken onunda bana baktığını fark etmiştim. Gözlerimi başka yöne çevirdim. Uzun uzun bakamamıştım. Alışkın değildim. Gözlerine bakmaya alışkın değildim. Normalde rahatsız olduğum kişilerin gözlerine inadına bakardım ve sonunda o çekmek zorunda kalırdı gözlerini ama annemde farklıydı durum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çareler Çaresiz
Mystery / Thriller"Yaklaşıyorlar." diyerek işaret parmağını dudaklarına yerleştirip bana odaklanarak dinlemeye başladı. Gözlerim dudaklarında ki işaret parmağına takılırken göz devirdim. "Seninle uğraşma-" Bir anda sırtım sert bir şekilde duvarla buluşurken saçlarım...