NATSU
Lucy'nin abisiyle tanışmamın üzerinden bir hafta geçmişti ve Lucy'le aramız çok daha iyiydi.
Artık bana içinde 'sahte sevgili' ya da 'santaj' kelimeleri geçen cümleler kurmuyordu, bende saçma sapan konularda üstüne gitmekten vazgeçmiştim.
Aramızda konuşulmayan bir ilişki vardı. Eskisi gibi ona yakın olmama veya onu bir yerlere sürüklememe de bir şey dememeye başlamıştı ve bu işimi daha da kolaylaşıyordu. Akışına bırakırsam, iddianın sonucuna daha kolay ulaşabileceğimi net bir şekilde anlamıştım.
Lucy'i kantinde kızlarla otururken gördüğümde yanağından öperek her zamanki gibi yanına oturmuş ve sohbete dahil olmuştum. Benden sonra masaya Gajeel ve Gerard'da gelmişti. Tam Juvia etraftaki çift buluşmasından sızlanmaya başlamak üzereydi ki Gray içeri elinde bir kağıt parçalası sallayıp "Çocuklar! Bunu görmeniz gerek." nidalarıyla girmişti.
Biz ona doğru dönmeye kalmadan hemen bir sandalye çekip kağıdı elime tutuşturdu.
"Final maçını oynayacağımız okul kesinleşmiş demek, hı? diyen Gajeel'e kağıdı okurken bir dakika işareti yaptım.
Gray ise benim baktığım istatistiklerin özetini yapar gibi "Hiçbir maçta on sayıdan daha fazla yememişler. İnanabiliyor musun? Basket skorlarıysa hep yüze yakın sayılar." açıklamasında bulunmuştu.
Kağıdı Gerard'da uzattım ve arkama yaslanırken Gray'e "Dişli olduklarını zaten biliyorduk, geçen Cobra'yla yaptığımız antrenman maçını hatırlamıyor musun? Terden sırılsıklam olmuştuk, onları bir yada iki sayı farkla anca yenebilmiştik." dedim.
Cobra, dedikten sonra özellikle Lucy'nin suratına bakmıştım ama Lucy o sırada kızların sorusuna cevap verdiği için beni duymamış görünüyordu.
Gerard "Sabertooth demek..." dedikten sonra Lucy kafasını ilgiyle kaldırırken bir yandan da yüzündeki gülümsemeyi korumaya çalışmıştı, Gajeel "Senin eski okulundu, öyle değil mi?" diye sorduğundaysa sadece kafa sallamıştı.
Ah, cidden! Merakım beni öldürecekti. Günlüklere bakmak istemiştim ama Lucy'le aramız çok iyi olduğundan vicdan yapıp anlaşmayı bozmamakta karar kılmıştım. Bu hiç benlik bir hareket değildi, sesini kesip bana boyun eğ artık lanet vicdan!
Kolumu güven vermek ister gibi Lucy'nin omzuna atıp "Onlar güçlüler ama bizde öyleyiz. Mutlaka canlarına okuruz." dediğimde bana attığı kısa bakış fazlasıyla umut doluydu. O okuldan gerçekten nefret ediyor olmalıydı.
Gajeel "Maç iki gün sonra ama oyuncular, bugün geliyorlar. Sanırım şu sıralar misafirhaneye yerleşiyorlardır." açıklamasını yaparken, benim gözüm sürekli Lucy'deydi, olayları ifadesiz bir suratla izliyordu.
Gerard, "Evet, biz oyuncuların kaynaşması için akşam bir parti var. Organizasyonu dekan yapmış, bizim için katılım zorunluluğu var." dediğinde omuz silkerek "Katılırız bizde. Sonuçta, onlardan korkup kaçtığımızı düşünmelerini istemeyiz, öyle değil mi?" cevabını verdim.
Lucy gergin bir sesle "Sadece siz, öyle değil mi? Oyuncular." diye sordu. Sanırım kendisinin de orda olma zorunluluğu olup olmadığını öğrenmeye çalışıyordu.
Onu daha da yakınıma çekip "İstemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin, merak etme." dedim.
Lucy "Tabii zorunlu değilsin ama o kadar erkeğin bir araya gelip partilemesinin hayvanat bahçesinden farkı olmayacağı için dolu bir parti olacak. Kızlar bizimle gelecek ama gelip gelmemekte özgürsün." açıklamasını yapan Gerard'a bir süre baktıktan sonra bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstenmeyene Aşık Olma Sorunsalı (TAMAMLANDI)
FanficLucy, göze çarpmayan, hatta silik denilebilecek bir öğrenciyken, kendisinin tam tersi olan okulun en sevilen basketbolcusunu kızdırdığında olacakları hayal dahi edemezdi. Natsu girdiği iddia yüzünden Bayan Görünmez ile bir ay boyunca sevgili olmak z...