Bölüm 5 "Mesaj"

242 25 3
                                        

Jason Derulo – STUPID LOVE ile okuyun.

Hala şok içerisinde karşımdaki mükemmelliğe yakından bakma şansını değerkendirirken

"Bir şey demeyecek misin?" Aha çok güzel bu cümleyi de anlamadım. Etrafıma endişeyle baktım, Zeynep'i bulamadığımda sap gibi kaldığımı farkedip bildiğim ingilizce cümlelerle derdimi anlatmaya çalıştım. "Ben anlamıyorum seni. İngilizce pek bilmiyorum. Özür dilerim." Deyip kollarından kurtuldum. Tabiki özür dilediğini anlamıştım. Bu hoşuma gitmişti. Ama ne diyebilirdim ki? Şu lanet olası dili öğrenmeliyim.

Etrafıma bakındığımda Luke'ı göremedim. Yazık çocuk neye uğradığını şaşırmıştı. Hemen bizim masaya yöneldim. Zayn gitmiş olmalıydı ki Liam Niall Louis'de yoktu. Eleanor'ı görmüştüm ama tanışma fırsatı bulamadım, malum o fırsat yoktu. Onun dışında masada Riley ve Harry konuşuyorlardı. Yuh Riley çocuğun ağzının içine düşecekti neredeyse. Meave'de elindeki telefonla uğraşıyordu. Sevgilisi gitmiş olmalıydı. Hemen yanına oturdum. En az biriyle yakın olmalıydım. "Selam" dedim. Telefondan kafasını kaldırdığında ağladığını farkettim. "Bir sorun mu var ne oldu?" Gözlerini sildikten sonra "Joseph beni terketti" deyip bana sarıldı ve hıçkırıklarını serbest bıraktı. "Şş tamam" dedim saçlarını okşarken. Tom ve diğer yöneticiler gittiği için pek kimse kalmamıştı. "Hadi gel gidelim eve" Yavaş yavaş kendine geldiğinde masadan kalktık. Çocuklardan Harry kalmıştı bizim kızlardan da Riley ve biz kalmıştk. Ve bu ikilinin sohbeti iyice koyulaşmıştı. Riley'in sevgilisi hiç kıskanmıyor mu acaba? Buralarda böyle sanırım diye düşünürken şoför bize kapıyı açtı ve içeri girdik. Kendimi dünyaca ünlü bir yıldız gibi hissediyordum bile. Meave cama kafasını dayamış derin düşüncelere dalmıştı. Diyecek cümle stoğum kısıtlı olduğu için bir şey diyemedim. Zaten 1 hafta sonra ders görecektim.

Çantamdan telefonumu çıkarttığımda 5 mesaj vardı. Şaşırdığım tarafı ise 2 tanesi tanımadığım numaradan dı. İlkine tıkladığımda şöyle yazıyordu:

–Selam. Tanıştırayım ben olağanüstü güzellikte bir esmerle dans ederken diğer kıskanç bir esmer tarafından alıkoyulan mağdur bir sarışınım. Tahmin et bakalım. Sizin ateşli dansınız sırasında telefonundan numaranı aldım , her zaman görüşmek üzere xx –L"

Mesajı okurken "kıskanç esmer" benzetmesine takılmıştım. Ne yani beni mi kıskanıcaktı. Hem nişanlıydı, imkansız gibi bir şeydi. Luke'ı rehbere kaydettim.. Diğer 3 mesajda annemden gelmişti. Sessizde kaldığı için duymamıştım, ha bir de"ateşli" dans sırasında da duymamıştım. Cevap verdikten sonra diğer mesaja baktığımda bu da bilinmeyen numaradan geliyordu.

"Beni anlamadığını söylüyorsun,ama özür dileyerek gidiyorsun. Bu nasıl çelişki? –Z"

Kalbim heyecanla atıyordu. Benim numaramı nerden biliyordu bu çocuk? Off son cümleyi de anlamadım. Sayın ortaokuldaki ve lisedeki ingilizce öğretmenim. İngilizce dersini sıkıcı bulduğumdan uyuduğum için, tekrar etmediğim için ve tabiki kopya çektiğim için gerçekten sorry!! Şimdi ceremesini ben çekiyorum burada.

Şoför eve geldiğinde Meave'in hafif sarhoş olduğunu farkedip koluna girdim. Kapıyı açtığımızda Hööyt bu ne lan oha herkes burada Zayn bile. Töbest. Ben şaşkınlıkla mal gibi bakarken Niall "Gelinsenize kızlar" dedi. Şaşkınlığımla yanlarına gelirken. Zeynep'i görmemle büyük rahatlık yaşadım. Bu gece zorlanmayacaktım en azından.

"Ben giyineyim üstümü" deyip odama çıktım. Arkamdan Meave'in geldiğini farkedince "Yardım ister misin?" Dedim. Ağlamaktan şişmiş gözlerini bana dikti ve "Sadece uyumak istiyorum." Dedi ve odasına girip kapıyı kapattı. Ben de hiç vakit kaybetmeden kendi odama gittim ve elbiseyi itinayla çıkarıp kabına koydum malum emanet elbiseydi. Üstüme tabi olmazsa olmazlarım salaş tişört ve dar pantolonumu giydikten sonra yüzümde ağırlık yaptığını hissettiğim makyajımı sildim. Kafamdaki tel tokaları da çıkarıp yukarıdan at kuyruğu yaptım. Bu daha rahattı. Nilay nederse desin ben buyum, son kez yüzümü yıkayıp kurulandım, yatmadan önce duşa girmeliyim.

Aşağı indiğimde herkes beni bekliyormuş gibi bana 'şaşkın' halde baktılar. Acaba giydiklerim mi kötü diye düşünürken yanlarına gidip tekli koltuğa  –Zayn'in karşısındaki koltuk– oturdum. Zayn'in delici bakışlarına maruz kalırken "Makyajsız halin mi bu?" Liam'ın sorusunu yine anlamadığımda Zeynep çevirdi. "Evet 1 saat öncesinden alakası yok değil mi? Ne kadar değiştiriyor insanı." Dedim. Kesin çirkin bulmuşlardı beni. Zeynep onlara çevirdiğinde Zayn'in gülümsediğini gördüm. Hiçbir şey demiyordu. Ne bu akşamla ilgili ne de attığı mesajla ilgili. Huzursuz olmuştum. "Hayır makyajsız güzel olan sayılı kişilerdensin, Barbara gibi." Niall bunu derken Zayn iç geçirdi ve telefonuyla ilgilenmeye başladı. Mesaj atsam mı diye düşünmüyor değildim. Zeynep'in çevirdiği cümleye karşılık Niall'a teşekkür ettim. "Gizem ne zaman bizim gibi konuşacaksın. Ben sana burada ölümüne küfretsem öyle bakarsın değil mi?" Ash bana bir şey dediğinde Zeynep gülerek çevirdi. Bende güldüm. Ash 'i de tanımalıyıdım. "Ahahah bende şimdi sana kendi dilimle küfretsem sende öyle bakarsın Ash." Dedim esprili olduğunu anlaması için gülerek. "Aslında iyi fikir senin gıcık olduğun ya da sevdiğin birine direk açılabilirsin. Anlamaz ama sen içini dökersin en azından." Deyince "Bence anlaması ve kendisine olan duygularını öğrenmezse ne anlamı kalır ki?" Dedim. "Bilmezse ilişki nasıl yürüsün ki? Eğer kaybetmek istemiyorsan konuşmak en iyisi. Bazen bir şeyleri göze almak lazım hayatta" dedim başımı öne eğerek. "Haklısın" dedi Ash ve Lilly. "Aman burakın şu konuyu da bara bizim adımıza Tanışma Partisi düzenledim. Tom gelebilir manitasıyla ama sorun olmaz. Biz karşı villadayız hazırlandıktan sonra mesaj atın." Deyince Louis, herkes ayağa kalktı. Çocuklar kapıdan çıkarken gözüm Zayn'e takıldı. Acaba ne giycem??

Nilay'ı mı arasam diye telefonu elimde döndürürken gelen mesaj sesiyle irkildim. Yine bilinneyen numaradandı

"Bu duygusal konuşmayı kime borçluyuz Gizem Hanım? Yoksa sevgiline hemen açıldın mı? :)–Z"

Oha Gizem Hanım'ı Türkçe yazmıştı. İyide bu çocuk niye habire mesaj atıyor?? İma ettiği neydi? Acaba bende mi atsam . Hadi bakam atıyorum. Öhö öhöm:

"Neyi ima ettiğini bilmiyorum. Sevgilim yok, hiç de olmadı. Sen fakat sevgiline hemen açılmışın ki şimdi nişanlısın :) –G"

İmla hatası yoktur umarım. 10 dakka bekledim mesaj gelmeyince aklıma gideceğimiz parti geldi

. Off partide güzel olmalıyım. Zayn o sarışını da getirmez umarım.  Tişört ve pantolonla olmayacak gibiydi sanırım. Hadi bakalım Gizem zevkini göster bakalım diyerek dolabı işe yarayan bir şey bulma umuduyla karıştırdım. Nihayet içime sinen bu elbisede karar kıldım,  (MULTMEDYADA) hoşuma gitmişti açıkçası. Hemen uygun ayakkabıyı da giyip saçlarımı açtım ellerimle rötuş yaptığımda akşamdan kalan dalgalılık gitmemişti. Zincirlerimi kırıp hafif makyaj yaptım. Vayy be fıstık gibi olmuştum. Makyaj insanı baya değiştiriyomuş hakikaten.

Topuk seslerine aldırmadan hoplayarak merdivenden indiğimde Meave hariç diğer kızların hazır olduklarını gördüm. "Off kızım bu sen misin ya? Çok yakışmış." Ashley'in son cümleni anladığımdan ne anlatmak istediğini anladım. "Teşekkürler sen de öyle" dedim. Riley telefonda bir şeye bakarak gülüyordu. Sevgilisi olmasına rağmen Harry'le çok yakınlaşmışlardı. Bunu sormalıydım. "Selam" dedim tebessüm ederek "Selam ooo çok güzel olmuşsun." Dedi gülümseyerek. "Sen de" dedim. Lafa girmem lazımdı. "Riley sevgilinin adı ne? Çok yakışıyordunuz." Bana biraz şaşkınlıkla baktı ve sonrada hafif gülerek. "Benim sevgilim yok. Hee Fred'i diyorsun. O benim kuzenim. Yemeğe katılmak için tutturdu ben de partnerim olsun diye getirdim." Deyince kendime lanet okudum. Her dans edenler sevgili mi olacak illa ki? "Hee tamam" dedim utancımı gizleyerek. "Off nerede kaldı şu Meave. Kapıyı da açmıyor." Dedi Lilly. "Meave'i sevgilisi terketmiş. Şu an depresyonda" dedim. Ashley "Tamam o zaman çıkalım." Deyince hepimiz kapıyı açıp evden çıktık.

Riley çocukları aradığında benim de çantamdan mesaj sesi geldi. Of yine bilinmeyen numara. Yoksaa?

"Kızlar bindikten sonra ben geleceğim. Bekle. –Z"

*OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN

Get LuckyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin