Shakira – EMPIRE ile okuyun
Mesajı okurken bekleyeceğimi anladım. Zayn'i rehbere kaydettikten sonra önümüze siyah büyük bir araba geldi. Kızlar binerken acaba söylesem mi diye düşündüm. Ne olacak ki zaten "Kızlar beni Zayn bırakacakmış siz gidin" dedim. Kızlar onayladıktan sonra Harry "Gizem dikkat et kapmasınlar seni orada." dedi "Haha çok komiksin" dedim gülerek. Hepsi el salladıktan sonra araba gözlerden kayboldu. Serin hava tenimi ürpertirken ellerimle kollarımı ısıtmaya çalıştım. Sonra önüme siyah bir Range Rover belirdi. Arabaya hayranlıkla incelerken Zayn'in sesiyle irkildim. "Binmeyi düşünüyor musun?" Kapıyı açıp muhteşem deri koltuğuna oturdum. Onu süzdüğümde siyah dar gömleği vücuduna yapışmış kasları muhteşem görünüyordu, saçlar zaten beni ona bağlayan unsurlardan biriydi, harika rampası hep sevdiğim gibi, muhteşemdi. Off bu çocuk bana ceza mı? Bu çocuksa bizim mahalledekiler ne? Diye düşünürken "Beni yiyecek gibi baköayı keser misin?" Haass farketti çocuk işte Allah'tan onun hakkında düşüncelerimi bilmiyor. "Yo ben bakmıyordum." Dedim oturduğum koltuğa sinerek.Arkadan gelen sesle bir çocuk olduğunu farkettim. "Bu kim?" Dedim merakıma yenik düşerek. "Malum sen beni 'anlamıyor muşsun ya' Marcus Türkçe biliyor. tercümanlık yapacak bu gece." Adının Marcus olduğunu öğrendiğim çocukla selamlaştıktan sonra Zayn'in beni süzdüğünü gördüm. "Gideceğimiz yere uygunsun." Deyince "Nereye gidiyoruz" dedim. "Konuşacağız" dedikten sonra altımdaki yumuşak deri koltuğun keyfini çıkardım.
##
Oldukça lüks bir mekanda indikten sonra "Merak etme buralara basın pek uğramaz" dedi Zayn. İçeri girdikten sonra garson tanımış olacak ki hemen bize yol gösterdi. Manzaralı yere otururken önümüzdeki menüden yemek seçmeye başladık. Off bune lan hiçbirini bilmiyoruum. Ben menüdeki yenek adlarını okumaya çalışırken Zayn oldukça profesyönel bir şekilde ismini bilmediğim bir yemek söyledi "Hmm içecek beyaz şampanya." Dedi bana bakarak Hass lan buralarda hep bunlar mı içiliyor "Iı şey bende aynısından ama içecek istemiyorum." Deyince Zayn mükemmel kahkahasından kopardı. Ama bu pek komik değildi açıkçası herkesin zevk meselesi tabi buraların milli içeceği orası kesin de.
Marcus'da abidik gubidik bir şeyler söyledikten sonra Zayn ellerini masanın üzerinde birleştirip konuşmaya başladı.
"Şimdi rahatlıkla konuşabiliriz değil mi? Kaçmak yok." Dedi Marcus çevirdikten sonra beni yanlış anladığını anladım.
"Ben kaçmadım tamam mı? Senin özür dilediğini anladım ama gerçekten diyecek cümlem kısıtlı olduğu için rezil olmak istemedim. Hem haftaya ders göreceğim. Ben kimseden kaçmam, bir hatam varsa yüzleşirim." Hiç nefes almadan söylediğimde ikiside donmuş şekilde bana baktılar.
"Marcus çevirsene" diye bağırdım sinirle. İnsanların beni yanlış anlaması zoruma gidiyordu. Ama beni yanlış anlayan Zayn'se 2 yıl önce olsa 'ben seninle konuşayım da yanlış anla beni Zayn!' Diye bağırırdım ama şmdi knmz bu dğl.
Marcus harıl harıl cümleyi çevirirken Zayn hayretle dinliyordu. En sonunda cümle bittiğinde Zayn şaşkınlıkla bana bakarak derin bir nefes aldı.
"Vaay sen dişli çıktın ha? Böyle yerlere gelmek yaramamış sana herhalde."
Ya bu çocuk ne sanıyordu beni? Gerçekten sinirim bozulmuştu. Garson yemekleri önümüze koyduğunda "İstemiyorum" dedim. Evet benim sinirim böyle çıkıyordu. Kabul etmemek. Zayn talimat verince zorlada olsa koydu. Ama yemeyeceğim.
"Tamam şakaydı. Çok ciddiye alıyorsun. Ben insanlara takılmayı severim. Ama bir yandan da tanımaya çalışırım, buna alışmalısın. Tamam 3 ay boyunca mecbur birlikte olacağız. Bizim Amerika ve Londra turlarımıza katılacaksınız, haliyle seni tanımak isterim. Kendinden bahsetsen mesela?" Marcus çevirirken bu tartışmaya nokta koyarak anlatmaya başladım.
###
Yaklaşık 2 sattir aynı mekanda aralıksız konuşmuş, birbirimizi az–çok tanımıştık. Zayn'in gerçekten muzip bir kişiliği vardı. Baya gülmüştük. Kendi küçüklük anılarını anlatmıştı. Onun gibi benim de haylaz bir çocuklığum vardı.
Garip olan tek nokta Zayn'in Perrie'den bahsetmemesiydi. İlişkilerini sorduğumda bile bir şekilde geçiştimişti. Ama kişiliği bilgisayarda biraz daha içine kapanık görünüyordu. Ahh nasıl bir şansın içine düştüm ben?
Zayn ağzını silerken "Artık birbirimize tanıdığımıza göre partiye gidebiliriz,çocuklar bizi bekliyor." Dedi yüklü miktarda Hesabı ödedikten sonra mekandan çıktık.
###
Arabadan indiğimizde Zayn'e daha önce hiç bara gitmediğimi.söylesem mi acaba? Diye düşünmeden geçemedim, herneyse ne olur kimen fazla? İçki yerine kola içsem sorun olmaz,..., umarım.
Zayn beklemediğim bir şekilde önden başka bir yere gittiğinde arkasından bakakaldım. Nereye gitti şimdi bu çocuk? Bi haber verseydi. "Gizeem buradayız" Sesin geldiği yöne baktığımda mekanın en ilerisindeki büyük masada bizimkilerin el salladığını gördüm. Bende el sallayıp yanlarına gittim boş olan Riley'in yanına oturdum. Marcus da karşıma oturmuştu. Zeynep'in yokuğunu aratmaz umarım. Ashley ve Lilly'in sevgilileri de vardı. Liam "Zayn nerde Gizem? Beraber gelmediniz mi?" Diye sorunca direk Marcus'a baktım. Hemen çevirdiğinde "Beraber geldik ama biryere gitti, gelir heralde" diyince Liam bişey hatırlamış gibi başını salladı. Harry "Gizem bir şeyler içmeyecek misin?" Diye sorduğunda biraz düşündüm. Bizimkiler hep içiyordu. Bende mi içsem acaba? En azından o kadar da sıradışı kız gibi görünmem. Biraz ayak uydurma zamanı. "Ahh pekala gidip alayım" dedim çekine çekine barmenin yanına. Barmenin ağır tiksindirici bakışlarına maruz kalarak. "Hafif bir şeyler versene" diyiverdim saçma bir aksanla. Barmen bıyık altı gülüp ayıptır söylemesi sidik rengi bir sıvı doldurup önüme koydu. "Senin kadar hafif olmasada güzelim." Dedi ve ben anlamadım doğal haliyle. Bardağa tiksinerek bakıp yerime otururken Zayn ve sarı filli boyası kırmızı dar elbisesi ve koyu kırmızı rujuyla Zayn'e yapışmış halde benim içtiğimden –içeceğimden– içiyorlardı. Bardağı masaya koyduktan sonra etrafa bakındım. "Vayy yabancı kızımız ayak uydurmaya çalışmış bile" Perrie bir şeyler zırvalıyordu ama Marcus'a izin vermedim çevirme için. Kavga büyüsün istemezdim.
Hareketli bir şarkı çaldığında herkes piste çıkmıştı koca masada ben kalmıştım. Perrie'nin çocuğa yaptığı hareketle görünce sinirden koca bir bardak –adı neyse artık– ondan içmiştim. Barmene gidip birtane daha istedim. Barmen önüme koyar koymaz iğrenç şeyi fondip yaparak acı tadın boğazımdan geçmesine izin verdim.
Yaklaşık 15 dakika aynı şeyde 6 kadeh içitikten sonra mide bulantısıyla oturduğum yerden kalkarak tuvalete koştum. Bulduğum klozete içimde ne var ne yoksa boşalttım. Gitti lüks restoranttaki ismini bilmediğim pahalı yemek. Boğazımdaki acı tat az da olsun gittikten sonra ağzımı peçeteyle kuruladım. Yüzümü de yıkayıp peçeteyle akan makyajımı silmeye çalıştım, off hala başım dönüyordu. Silebildiğim kadar sildikten sonra tuvaletten çıktım. Çocukların yanına gitmek amacıyla önümdeki koridordan ilerledim. Biraz daha ilerlediğim de otopark gibi biryere gelmiştim. Nerdeyim ben yaa. Etrafta iğrenç gülme sesleri duyunca korkum arttı. Çıkış yolu vakmaya çalışırken "Güzelim yolunu mu kaybettin?" Güvenlik formalı adamın bayık aksanı her halükarda içtiğini belli ediyordu. "Gidin başımdan" deyinnce adamların 3'üde ellerindeki gazete sarılı biraları yere fırlatıp üzerine geldiler. Türkçe olarak "İmdaat!" Diyerek kolturmaya başladım. "Kaçma vahşi kedi, şimdi uysallaşırsın." Duvara tosladığımda hepsi üzerime çullandılar. Ben feryatla bağırırken bir yandan adamları ittirmeye çalışıyordum, ama nafile elbisemin eteği iyice yukarı çıkmıştı. Bakireliğimi burada vermek de varmış. Hemde güvenlik görevlilerine. Şans biyerden geliyor en güzel yerde gidiyor. "Zayyyyn!!" Ben acıyla bağırırken adamın ağzıma koyduğu elini ısırmış , adamın bağırışlarından, ağzıma kan tadı geldiği için çok acıdığını anlamıştım. Gebersin pislik herifler. Aha pantolonunu çıkarıyor. Ben artık bağıra bağıra ağlarken, olacaklara gözümü kapattım. Tam o sırada adamın üstümden fırladığını farketttim. Diğerleri de bağırışıyordu. Etraf bulanıklaşmaya başlamış görüntü kaybolurken kendimi havada hissettim. Duyduğum tanıdık sese gülümsedim ve kendimi karanlığa teslim ettim.
"Geçti güzelim, ben varım"*OY VE YORUMLARINIZI ARTTIRIN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Get Lucky
FanfictionLondra'ya okumak için gelen Türk kızı Gizem Tam da birkaç yıl öncesinde hayranı olduğu grubun tanışma şansını elde ediyor ve hiç vazgeçmediği platonik aşığı olan esmer çocuğa tekrar aynı duyguları besliyor 3 aylık süre içerisinde Gizem'in karşılıksı...