Bölüm 26 "İhanet"

57 4 1
                                    

Katy Perry - LEGENDARY LOVERS ile okuyun

Londra'ya geldiğimizden beri yine her şey eski halindeydi. Zayn ve ben bütün maceralarımızı , gülümsemelerimizi kısacası herşeyi unutmuştuk. Zaten Zayn'i birkaç gündür arar olmuştum. Yoktu. Niye bilmiyorum ama Zayn bunca yaşadıklarımızı bir çırpıda unutmuştu sanki, öyle hissediyordum. Sanırım onu ve yaşadıklarımızı özlemeye başlamıştım.

Zeynep'le aramız ne iyi ne kötüydü. Onun bunları düşünecek hali hiç yoktu zaten. Mesleğini, bakımını her şeyi bir kenara bırakmış, Günlerini Emre'nin sadece nefes aldığını gösteren dıt dıt seslerinin hareketlendirdiği yoğun bakımda geçiriyordu. Gerçeten her şeyini feda edecek kadar seviyordu Emre'yi .

O da Emre'yle birlikte o da hayattan soyutlanmıştı. Herkes olayı kaza/maganda kurşunu diyerek inandırmışlardı.

Bende buraya geldiğimde ilk işim Emre'nin yanına gelmiştim. Çok korkunçtu. Onu öylece hareketsiz sayısız kablolara bağlı görmek üzüyordu ve korkutuyordu beni.

Elini tutuyordum. Böylece dıt dıt öten makine daha farklı ses çıkarıyordu ve ellerinde hafif titreme oluyordu. Bir umut parçacığına ulaşmış gibi heycanlanıyorduk ama elini bıraktığımda yine eski haline dönüyordu. Beni hissedebiliyor muydu yoksa refleks miydi doktorlar bile anlamamıştı. Ellerini tutup öptüğümde yine hareketli oluyor ama komadan yine kendi karanlığındaydı ve komadan çıkmıyordu. Zeynep'in yanında temastan kaçınıyordum ki yanlış anlama olmasın diye. Zaten aramız eskisi gibi değil.

Onu özlüyordum , Emre'yi. Zamanında ona pek iyi davranmamıştım. Evet ama onu seviyordum. Mezuniyetteki tuttuğum el ile yoğun bakımda ölümün eşiğinde bembeyaz olan hareketsiz el farklıydı. Ve o eli her tutuşum bana beni hissettiğini yine sevdiğini anlıyordum. Bazen kalp ritmi hızlanıyor bazen yavaşlıyor. Eğer panzehiri bensem o beni öldürmek istesede ben onun iyileşmesi için her şeyi yapardım . Zeynep 'in anlamaması temennimle tabiki.

***

Bu kadar kötü şeyin üstüste gelmesine karşılık unuttuğumız ödül töreni vardı. Mecburen gidecektik.

Evde kimse yoktu . Kızlar stilistlerine gideceklerdi , gitmiş olmalılardı. Komidinin üstündeki telefonumu elime aldım. Sessize almış olduğum telefondan 16 cevapsız arama ve 7 mesaj vardı. Hepsi Nilay'dandı. Odamdan hiç çıkmanış uyumuştum. Açıkçası hala uykumu alamamıştım.

Nilay'ı arayacağım zaman kapı sesiyle irkilerek kapıya yöneldim. Gelen Nilaydı ve endişeli bir şekilde içeriye girerken elinde torbalar vardı .

Torbaları yere bırakarak üstündeki ceketi bir hışımla çıkardı "Nerdesin kızım sen? Ne bu tembellik törene 2 saatimiz kaldı."

"Of ya unutmuşum ben onu. E kıyafet nolcak?"

"Endişelenme ben bedenine uygun kıyafet getirdim. Beyenip beğenmeme lüksün yok Wendy ile ben seçtik. Kesin yakışacaktır. Hadi al çabuk giyin daha makyajın saçın var."

"Tamam" diyerek elbiseyi giymek üzere odama çıktım.

-Elbise multimedyada -

Üzerime tam oturan yeşil elbiseyi incelerken dolabımdan bana el sallayan beyaz ayakkabıları alıp giydim. Evet olmuştu. Aşağı indiğimde Nilay beğendiğini niteleyen işaret yaptı ve makyaj masanın önüne oturttu. Kapı çaldığında makyözler tek tek içeri girdiler. Bende kendimi onlara bıraktım. Açıkçası şu durumda güzel olup olmamak pek mühim değildi benim için.

**

Hafif makyaj ve düz saçlarla sade ve hoş duruyordum. Tam istediğim gibi. Sade ve şıktım. Maktaj pek sevmezdim zaten. Nilay Zayn'in beni almaya heleceğini söyleyip gitmişlerdi. Bende ince şalımı geçirip bahçedeki sandalyelerden birine oturup beklemeye başladım. Çantamı son kez kontrol ederken araba kornası sesi duydum. Zayn gelmişti. Hemen evin kapısını örtüp arabaya bindim. Günler sonra onu görmek beni heyecanlandırmıştı.

Bekle , saçlarını kazıtmıştı . Biraz tuhaf durmuştu ama olsun. Her şey yakışır mı bir insana ya. Ama yakışmayan tek şey şu umursamazlığı sanırım.

"Sanada merhaba." Dedim bozulmuş şekilde.

"Merhaba." Dedi kısık sesle.

Bu kadardı. Hiç konuşmamıştık, konuşmamıştı. Yüzüme dahi bakmamıştı. Baksa cezalandıracaklarmış gibi bir tedirginliği vardı. Ben mi bir şey yaptım diye düşünecekken fren sesiyle durduk. yoğun kalabalıklıktan geldiğimizi anlamıştım.

Basının olmayan yerinden geçtiğimizde diğer kızları gördüm. Sanki beni bekliyor gibi çekiştirdiler. "Sakin olun kızlar." Dedim çekiştirmelerine izin vererek. Ashley "Kızım ben yıllardır bu anı bekliyorum. " dediğinde kırmızı halıya gelmiştik. İşte basın.. Bu çok korkunçtu. En küçük bir pot kırarsan hemen çekerlerdi. Bu işler göründüğü gibi değilmiş hakikaten. Fazla riskli.

5 kız yan yana sarılıp poz verdikçe her yerdeki fotoğrafçılar onlara bakmamızı söylüyordu. Ash, Lily, Meave, Riley , Ben farklı farklı kameralara bakarak poz vermeye kalkıştığımızda durumun komikliğini anlayıp kızları uyardım. "Kızlar sabit bir kameraya." Deyip ortadakileree poz vere vere tören alanına giriş yaptık. İyide biz çocuklarla niye poz vermedik ki?

***

Bizi ünlü kişilerin olmadığı bir kuliste bekletiyorlardı. Çünkü En iyi grup ödülünü sunacaktık. Heyecanım kat be kat artarken görevli adam bizi işaret etti. Elimize zarf tutuşturup sahneye yönlendirdiğinde anonsumuz yapılıyordu.

'1D 'nin Kız Versiyon Güzelleri" diye telaffuz etmişti spiker bizi.

Alkışlar eşliğinde sahnede kürsüye doğru giderken bacaklarımın titrememesine özen gösteriyordum.
Ben bizi izleyenlere saf saf bakarken
Ash önceden hazır olacakki konuşmaya o başladı. "Evet sayın izleyiciler şimdi En İyi Grup ödülünü sunacağız. Adaylar 5SOS Neon Jungle The Vamps , One Direction ve Little Mix."

Kazananın olduğu zarfı verdiklerinde açacak talihli ben olmuştum. Of ya elim ayağıma dolanacaktı. Göz ucuyla izleyicilere bakarken önde oturan Zerrie çiftini gördüm. Zayn'in gözü morarıktı. Kıyamam ben ona ya Dayak yemiş gibi hali vardı. İçim cız etmişti onu öyle görünce.

Perrie iyice çocuğa sokulurken oldukça keyifli olmasına karşı Zayn'in uzun zamandır görmediğim o endişeli bakışları arasından gözlerimi kaçırarak zarfı açmış bakmayarak Riley'e uzatmıştım. Amaan 1D kazanır ki he bu heyecan? Off azcık heyecan vardı tabikide. Ödülü bana verdiklerinde Riley ismi açıklıyordu.

"En iyi grup ; Little Mix!" Haydaaa! Ne ayak lan bunlar? Zerrie öpücük şovu başlamıştı ama ben bakmak istemesemde gözüm gidiyordu bile. Yapmayın şunu ya.

Alkışlar eşliğinde kızlar sahneye geldiklerinde kuzlarla kısa bir el sıkışma faslından sonra ödülü bir yerlerine- neyse
Jade'in eline verrdikten sonra geri çekildik. Konuşmaya Leigh başlamıştı.

"Fanlarımıza çok teşekkür ederiz. Sizler olmasanız bu ödülü alamazdık." Dedikten sonra Perrie hanım mikrofon başına geçti.

"Bizi destekleyenlere çok teşekkür ederiz. Ayrıca bu sayede arkamızdaki gruba karşı galibiyet ödülümüzü de almış olduk." Ne galibiyeti lan ne diyo bu?

"Neyden bahsediyorsun?, hangi galibiyet?" Deyiverdim sinirle. Ben döverim lan bunları. Böyleydim işte, haksızlığa asla gelemezdim. Hele ki milyonlarca kişi önünde bizi küçük düşürecek kadar iftiraya maruz kaldığım zaman.

"Ezikliğinizi tekrar mı tescillendirmemizi istiyorsun.?" Dedi şimdi de.

"Ne ezikliği kızım ne diyorsun sen biz kazandık o maçta!" Lilly' de sinirlenmişti.

Benimde artık gözümün hiçbir şeyi görmediği yani kavga çıkacak ortamda ölsenn sırf reyting için gelip yardım etmezlerdi. O derece bir durumdu işte. Götlerini satarlar reklam para için. Ama ben kendimi tutmak zorundaydım. Grup olmayı bırak kendimi rezil etmek istemiyordum.

"Bak kızım bilerek mi yapıyorsun bunu? Maçı biz kazandık siz gidin kendi ezik grubunuzla oyun hamuruna şekil verin hadi." Lilly 'i Riley tutamıyordu artık. Benden beter sinirlenmişti.

"Sizler değil şu kara hamamböceği. Asıl ezik olan ve her şeyi mahveden o!" Dediğinde artık önüme ne zaman geçtiğini bilmediğim Meave'yi ittirmeye çalışırken Zayn'in Perrie'nin arkasından birden beni şoka sokan ve mızrakla kalbimin tam ortasına kocaman bir kara delik açan ve bütün duygularımı içine çeken bir tutam saf ihaneti ,istemeden işitmişti kulaklarım.

"Niye geldinki sen?"

Get LuckyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin