Son kez alışamadığım evime bakıp kapıyı örttüğümde annemleri arayacağım aklıma geldi. Şoför hemen elimdeki valizimi alıp bagaja koydu ve kapımı açtı. Vay anasını bu günleride yaşamak varmış. Arabaya bindiğimde telefonumu alıp annemi aradım. 2. çalışta açtığında
"Alo anne?"
"Alo kızım ne yapıyorsun alışbildin mi evine?" Göz devirip konuştum.
"He işte bu konu hakkında konuşmm lazım."
"N'oldu kızım eve hırsız mı girdi? Okulda mı bir şey oldu? Söylesene kızı-"
"Ya anne bir nefes al. Kötü bir şey olduğu yok tamam mı. Şimdi beni iyi dinlemen lazım.." deyip olan biteni anlattım. Annem şoka girmiş olacak ki;
"İnanmıyorum Gizem şans ayağına gelmiş. Babanın ölümünden sonra onları da unutun yüzünde gülmedi be yavrum." Hüzünlü bir şekilde tebessüm ettim.
"Ne yani izin veriyorsun değil mi?" İzin vermese bile geri dönüşü yok zaten
"Benlik sorun yok kızım da ya Eylül? Ona ne diyeceksin? Biliyorsun o da seviyordu şu çocukları" Ahahhaha benden çok arkadaşlaıyla Louis kavgası yapardı cadı
"Ahh evet biliyorum anne onu da yanıma alırım da şu 1 ay onu ikna etmeye çalışırım. O zaten Londra'da olduğumu biliyor. Tv de olmazsak anlamaz, sanırım. Tabi sen de belli etmezsen sorun yok dimi?"
"Tabi canım, bana güvenebilirsin. O zaman şu çocuklara selam söyle. Belki su böreği ve yaprak sarıp yollayabilirim." -
"Ooooh anne sen birtanesin merakla bekliyorum"
"Sana değil canım hani şu yemek yemeği seven var ya sarışın Nail miydi? İşte ona." Bu kadını seviyordum. Her zaman benim kafadan konuşurdu. Arkadaş gibiydik. Tabi favorisi Niall'dı. Tabi adını hala yanlış söylüyordu. Bunun dışında tek eksisi o adamı sevmesi, hala evinde barındırıyor olmasıydı. Biz konuşurken şoförün "Geldik" komutuyla annemle vedalaşıp telefonu kapattım. Şoför kapıyı açtıında valizimi de aldı.
YUH!! Eve bak yaaa Saray, Sarayy.. Kim bilir çocukların evi nasıldı. Bizimkisi böyleyse düşünemiyrdum bile.
Kapıyı orta yaşlı bakımlı, iyi giyimli bir kadın açtığında gülümsedim. Çantamı aldığında akıcı Türkçe'siyle "Gir içeri güzelim." Şaşkınlığımı gileyerek içeri girdim. Kadın elini uzatarak;
"Merhaba Gizem. Ben Nilay Doğru. Senin stilistiin olacağım." "Memnun oldum." Dedim minnetle. "Şey diğer kızlar neredeler acaba." Çekinerek sorduğumda kadın güler yüzle cevap verdi. "Onların evleri biraz uzak hatta Ashly ve Meave'in evleri Amerika'da. Diğerleriyle 2 saate gelirler." "Yuhh! Taa Amerika.." diye cırladığımda utancıma kadın güldü. "Neyse. Bu akşam bütün üst düzey yönetimlerle birlikte 1D ile tanışma yemeği yapılacak. Tabi birçok ünlü de katılacak.." "Gerçekten mi?" Heyecanım iyice artmıştı. Nilay beni baştan aşağı süzdü ve. "Heyecanını anlıyorum, senin de göz alıcı olman lazım." dedi. Elleriyle saçlarımı eline alıp memnun olmamış bir tavırla ;
"Saçların fazla bakımsız." Babamın ölümündn sonra iyice salmıştım kendimi. "Gel odanı gösteriyim dedi ve yukarı çıktık. Hepimize özel oda vardı ama kapıları örtüktü. Soldan ikinci kapıyı açtığında gözlerim kamaştı. Ön sorularda maviyi sevdiğimi söylemiştim. Heryer mavi ve beyaz hakimdi. "Beğendin mi odanı?" Gerçekten Çok güzeldi. Kapının dibinde ağzım açık dikildiğimi farkedip kendime geldim. "Ç-ok beğendim, çok hoş"
Kadın valizimi açıp içindekilere tek tek baktı. "Bunlar ne kız? Büyükanneme giydiririm bunları." Ben her zaman kot-tişört takıırdırm. Dar elbiseyle, kısa elbiselerle gerçekten aram yoktu. Kıyafetlerimi incelerken "Tarzın hiç gözalıcı değil. Seni akşama çok güzel yapacağım, tabu bunlarla değil. Hadi duşunu al modaevine gideceğiz. Kıyafet, takı, çanta, ayakkabı.. Çok işimiz var." "Tamam" deyip duşumu aldım. Yine kot-tişört kombinimle aşağı indiğimde kadın tatmin olmamış şekilde başını iki yana salladı. "Hadi gidelim" diyip delici bakışlardan kurtuldum.
###
Kabinden dışarı çıktığımda Nilay' la Wendy -modaevinin sahibi- hayranlıkla bana bakarken utancımdan yüzüm elbisemin rengine dönmüştüm. Modaevine girdiğimizde Nilay çoktan beni kadına anlatmış olacakki en kıymetli elbisesini bana giydirmişti.(ELBİSE MULTİMEDYADA) Çocukların yönetimine bağlı yer oladuğu için beleşe geliyodu doğal olarak. Tabi saçlarımı da bir şeye benzetmişlerdi. "İşte kendini ortaya çıkardın güzelim. Herkesin özü sende olacak. Zaten yabancı olduğun için dikkatler sende olacak." dedi Nilay hayranlıkla. Gerçi o da çok güzel zevkli bir kadındı. Uzun boylu, kumral, yeşil gözleriyle oldukça alımlıydı. Ama evliydi. "Teşekkür ederim. Ben çok heyecanşıyım."
Wendy saatine bakıp Nilay' a bir şeyler söyledi ve Nilay'da şokla bana döndü. "Çabuk ol Gizem saçını makyajını Caroline yapacak yarım saatimiz kaldı." Deyince Caroline'e seslendi ve oldukça güzel bir kadın çıktı. Beni hemen kuoför odasına çıkardı ve elindeki kaıttaki modelden saçlarımı ve makyajımı yaptı. Gerçekten güzel olmuştum. Nilay son dokunuşlarıyla takılarımı takıp çantamı elime verdiğinde şoförün geldiğini gördük. "Teşekkür ederim Nilay." Wendy ve Caroline'e dönüp "Sizede" deyip el salladım. Onlarda el salladıında gülümseyerek arabaya bindim.
##
Oldukça lüks ve gösterişli yerde indiğimizde. Kımızı halıdan içeriye girdim. Masalara tek tek bakarken tanıdığım birçok ünlüyü görmenin heyecanıyla duraksadığımda birinin kolumu çekiştirdiğini gördüm "Buradan" kim olduğuna baktığımda yönetimin çalışanlarından olduğunu tahmin ettiğim adam beni ilerideki büyük masaya yönlendirdiğinde herkesin gözünün bende olduğunu gördüm . Off çocuklar jilet gibi olmuşlardı, hele Zayn... Ona baktığımda onun da bana baktığını görünce başımı öne eğdi. Yan tarafıma bakınırken bizim diğer kızları gördüm. "Selam Gizem" "Selam kızlar" diyerek selamlarına karşılık verdim."Ve yabancı kızımız da geldiğine göre tamamlandık." Tom önündeki şarap kadehini havaya kaldırdığında herkes de kaldırdı -ben hariç- "Bu yılın şanslı Directioner'larına" diyerek kadehi tokuşturacağı sırada Zayn'nin bana kaş göz işaretiyle kadehimi almamı söyledi. Ben de hemen alıp tokuşturdum ama içmedim. "Ne o güzel kız içmeyecek misin?" cümlenin yanımdan birini çevrilmesiyle Zeynep'inde yanımda olduğunu farkettim. "Şey yok ben içki sevmiyorum." Zeynep çevirdiğinde Zayn'in yanında oturan ve koluna yapışmış -daha yeni farkettiğim- Perrie kahkalarıyla güldü. "Buraya uyumsuz olduğunu bir kez daha belli etti." dediğinde birşey diyemedim .Ne diyebilirdim ki? Haklıydı sonuçta. Giyinmesini bile bilmiyordum.
##
Zayn Perrie'siyle Slow müzik eşliğinde dansa kalktığında bizim kızlarda kendi sevgilileri olduğunu tahmin ettiğim çocuklarla dans etmeye gittiğinde tek sevgilisi olmayanın ben olduğumu farkettim. Zeynep bile nişanlısıyla dans ediyorudu. Önümde bir el gördüğümde kim olduğuna baktım. O-H-A LUKEĞĞ!! LUKE HEMMINGS!!!! Nasıl da farkedemedim yaaaa. Ben 5SOS hayranıydım 1D ile birlikte. Luke favorimdi, çok dadlıydıı. Takım elbisesiyle ayrı bir tatlı olmuştı. Şaşkınlığımla beraber elini tuttuğumda dans pistine gittik. "Beni tanıyorsun sanırım, bu kadar şaşırdığına göre." Hiçbirşey anlamayarak çocuğa anlamsızca bakarken yanımdaki Zeynep -can kurtaranım dicem artık- cümleyi duymuş olmalı ki cümleyi çevirdi. "Ahh evet ben sizin çok koyu hayranınızdım, özellikle de senin." Bu sefer de Luke anlamsızca bakarken gülme isteğim geldi. Can kurtaranım bu sefer Luke'e cümleyi çevirdiğimde gülümsedi. "Demek meşhur yabancı hayran sensin ha? Aksanın çok farklı. Nereden geldin?" Çevrildiğinde "Türk'üm ben. Buraya okumaya gelmiştim. Şansa bak ki şimdi böyle görkemli bir yerde Luke Hemmings ile dans ediyorum." diyince Zeynep çevirdi ve Luke'nin gülümsemesi daha çok yayıldı. "Bu benim için de şans." dediğinde kıpkrmızı olmuştum. "Utanınca çok tatlı oluyorsun" Deyince ikimizde gülümsedik.
Bir anda biri beni Luke'den ayırıp kendi kolları arasına aldığında afallamamla kalmıştım. Kollarından kurtulmaya çalışırken "ÖZÜR DİLERİM" Bunu söyleyen kişiye baktığımda şok olmuştum...
YAZIM YANLIŞIM VARSA ÖZÜR DİLERİM :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Get Lucky
FanfictionLondra'ya okumak için gelen Türk kızı Gizem Tam da birkaç yıl öncesinde hayranı olduğu grubun tanışma şansını elde ediyor ve hiç vazgeçmediği platonik aşığı olan esmer çocuğa tekrar aynı duyguları besliyor 3 aylık süre içerisinde Gizem'in karşılıksı...