EYLÜL
Elim ellerinin arasındaydı. Ama neden? Neden böyle birşey yapmıştı ki?Eylül : neyi hissediyor muyum?
Serkan : bilmem...hislerle hareket ediyorum dedin ya
Eylül : iki tane el işte... ne hissedebilirim başka?
Elimi çektim...
Eylül : neden geldin? Kader'in dediklerinden sonra gelmezsin sandım. Gayet de açık konuşmuştu oysa ki
Serkan : evet.. şey.. evrakları getirdim ben
Eylül : anladım şey ben alayım onları...
Dosyaları bana uzattı ve tutmama yardım etti...
Eylül : sağol... Vera'yı yani köpeğini mutlaka götür kliniğe
Serkan : bugün götürücem... sen de sakın geri adım atma, mutlaka bir avukatla görüş
Eylül : yok yok, vazgeçmem
Serkan : umarım doktorun da başarır ve yeniden görebilirsin Eylül...
Eylül : umarım...
Kapıyı kapattım ama kendimi çok kötü hissetmiştim...
CEMRE
Kabustan sonra doğru düzgün uyuyamamıştım ama neyse ki bugün ameliyatım falan yoktu, sadece birkaç muayene hastam vardı.Sıradaki hastayı çağırdım ve o sırada içeri Güney girdi. Yok artık!
Güney : nasılsın? Daha iyi misin?
Cemre : toparlıyorum... sen bu söylemek için mi geldin buraya? Gider misin? Hastam gelecek
Güney : şey... hastan benim zaten
Cemre : nasıl yani?
Güney : muayene olmaya geldim. Doktorum ya ben hani, göz önemli...
Gülmüştüm...
Cemre : iyi geç otur bakalım şuraya...
EYLÜL
Öğleden sonra Kader'in benim için bulduğu avukata gelmiştik. Fatih bey de açacağım dava ile ilgili olumlu konuşmuştu...Kader : bak... kazanıcaz Eylül
Fatih : madem tedavi de olacakmışsın, bunun için paraya ihtiyacın olacak, bu dava ile açacağımız tazminat davası da tedavini karşılamaya fazlasıyla yeter...
Kafamı salladım.
Fatih de genç bir avukat gibi duruyordu, yani ses tonundan öyle tahmin ediyordum. Ama kendinden emindi, ben de güvenecektim...
Fatih : şey, nasıl imza atacaksın? Atabilecek misin?
Eylül: okuma yazmam var Fatih bey... bana ne imzlayacağımı okur, sonra da nereyi imzalayacağımı parmağımı tutarak işaretleyebilirseniz imza atabilirim
Fatih : tüm kağıdı mı okuyayım?
Eylül : evet... ne yazdığını bilmek hakkım değil mi?
Kader : tabii ki, okumadan imzalamayız biz hiçbirşeyi
Fatih : bu çok zaman alır, 3 sayfa yazı hazırladık
Eylül: başlayın o zaman...
Adam söylene söylene okumaya başladı... bu süreç bu adamla nasıl ilerleyecekti?
GÜNEY
Muayene falan bahaneydi, bu kadını görmek istiyordum... neden bilmiyorum ama günlerce atlatmaya uğraştığım bu kızla görüşmek için can atmıştım...En iyi bahane ise göz muayenesiydi...
Güney : mavi gözler hassas diyorlar doğru mu?
Cemre : mavi gözler mi? Yani evet daha hassaslar... ama ne alaka? Avına düşürdüğün yeni kız mavi gözlü mü?
Güney : yok değil... ama şuan baktığım gözler mavi...
Cemre : başka kalmadı mı?
Güney : hı? Anlamadım?
Cemre : kız diyorum... başka kız mı kalmadı? Bana bunları söylediğine göre çaresiz kaldın... yatıp bıraktığın birine geri dönecek kadar çaresiz...
Güney: yoo aksine çok var, ama senin gibisi yok be güzelim
Alayla bir kahkaha attı...
Cemre : tabii tabii eminim öyledir...
Güney: ee var mı bir bozukluk doktor hanım?
Cemre : var ama gözlerinde değil... senin sorununu anca psikolog çözebilir... benimle işin kalmadığına göre artık çıkabilir misin? Diğer hastalarım bekliyor...
Güney : hay hay...
Çıktım ama çok yakında yine gelecektim...
1 hafta sonra
SERKAN
Sabah erkenden ofise geldim. Davam kalmamıştı, sadece yarın gireceğim bir boşanma davası vardı o kadar. Ben de ofiste rahat rahat kendimi resme vermiştim... ben dalıp gitmişken kapım çaldı ve Aleyna yani asistanım içeri girdi...Aleyna : Serkan bey bir gelen var
Serkan : Aleyna sana demedim mi uzun bir süre başka dava almayacağım di-...
Sonra değnek sesini duydum, Aleyna'nın arkasında onu gördüm, Eylül'ü...
Serkan: Aleyna tamam sen gidebilirsin...
Hemen Eylül'ün yanına gidip elini tuttum...
Eylül: Serkan...
Serkan: başka biri de olabilirdim, nasıl tanıdın bu sefer?
Eylül: el... ellerinden...
Cevabı gülümsetmişti. Sanki o da hissetmiş gibi gülümsemişti, çok içten bir gülüştü bu, oturup izleyebilirdim...
Eylül: eğer kabul edebilirsen, yeniden benim avukatım olmanı istiyorum...