EYLÜL
Eylül : çalışmak güzel şey... yani ya da en azından birşeylerle uğraşmak. Ben evde sıkıntıdan patlıyorum.Serkan : aslında çalışabilirsin
Eylül: nasıl olacak o? Hiçbirşeye yeteneğim yok, bu halde kendi mesleğimi de yapamıyorum. Önünü bile göremeyen insana kim iş verir...
Serkan : ben.. yani benim bir sekretere ihtiyacım var
Eylül: hani asistanı bulmuştun? İlk geldiğim gün öyle demiştin...
Serkan : şey... ben... biz onunla anlaşamadık. Eğer kabul edersen... sadece oturup telefonları cevaplayacaksın o kadar.
Eylül : ben yapabileceğimi sanmıyorum. Ama sağol... sen iyi bir adamsın Serkan... dışını bilemem ama için güzel... bunu hissedebiliyorum
Serkan : pek değil aslında. Ama bilmiyorum,hani insanların hayatında bir dönüm noktası olurmuş ya benim de bir dönüm noktam oldu galiba...
Eylül: sevindim adına...
Serkan : vaktin nasıl geçtiğini anlamadım, saat 1e geliyor
Eylül: ne?! Bir mi?! Eyvah! Ya babam... Kader... hepsi meraktan ölmüştür
Serkan : aramadılar ama
SERKAN
Eylül çantasından telefonunu çıkardı...Eylül: aramamışlar... uyudular herhalde...
Serkan: şey Eylül... onun şarjı bitmiş... Kader'i benden arayalım istersen. Ama uyumuştur bence
Eylül: galiba... şey sesli mesaj atsak?
Serkan : tabii... bir dakika açayım senin için...
Eylül, Kader'e iyi olduğunu ve telefonun şarjının bittiğini söyleyerek ses kaydını gönderdi... cevap gelmemişti...
Eylül: uyudu herhalde...
Serkan : şey... yanlış anlamazsan bende kalabilirsin. Şimdi baban da uyanırsa sıkıntı olmasın. Sabah erkenden bırakırım
Eylül biraz çekindi ama kabul etti. Evime getirdim onu. Güney çoktan gelmiş ve sızmış olmalıydı.... ona yatacağı yeri ayarlayıp kendi odama geçtim... tam uyuyacaktım ki telefonum çaldı. Kader...
Kader : Serkan! Eylül'ün hala senle ne işi var?! Bak kör diye ondan yararlanmaya falan çalışma, yemin ediyorum seni şikayet etmekten bir an çekinmem.
Serkan : bi sakin ol. Öyle bir niyetim yok. Tamam biraz çapkın olabilirim ama kör bir kızdan yararlanacak değilim. Hiç bir kızdan zorla yararlanmadım ben, merak etme...
Kader : aman! İçimi çok rahatlattın biliyor musun...
Serkan : Eylül tüm gün evde sıkılıyormuş, ona eve gitmeyeceğimi söyleyince benimle gelmek istedi.
Kader : Allah belanı versin! İçirdin mi kıza!
Serkan : hayır, saçmalamayı bırak da dinle! Sahilde oturduk konuştuk biraz, hepsi bu... gözünde ne şerefsiz bir insanmışım...
Kader : Güneyden sonra...
Serkan : noolmuş Güney'e?
Kader : hamurunuz aynı diyorum... herşeyi beklerim ikinizden...
Serkan: her neyse Kader... Eylül benim evimde, ayrı bir odada uyuyor. Sabah erkenden gelicez.
Kader : iyi olur... ben nasılsa Eylülden öğrenirim. Eğer ona birşey yaparsan... eğer ona dokunursan...
Serkan : iyi geceler Kader...
CEMRE
Sabah uyanır uyanmaz Gökhan'a mesaj attım. Bugün haftasonuydu ve bol bol vaktim vardı. Gökhan da görüşmeyi kabul edince sözleştiğimiz yere gittim. Beni görünce gülümsemişti...Gökhan : günaydın... aslında beni tekrar aramanı beklemiyordum Cemre.. yani şaşırdım ama sevindim
Cemre : aslında ben de düşünmüyordum ama işte...
Gökhan: benimle neden konuşmak istedin Cemre?
Cemre : aslında şey... bu ikinci şans konusunda biraz düşündüm. Sana haksızlık ettiğimi düşünüyorum yani hemen hayır dememeliydim... evet aramıza biraz soğukluk girmiş olabilir, bunu inkar etmiyorum ama yine de deneyebiliriz yeniden. Yani sen de hala istiyorsan... Ne dersin?
Gökhan : tabii ki Cemre... yani ben sana aşığım, biliyorsun. Her şekilde her şartta kabul ederim ben seni... çok mutlu oldum... o zaman benimle bir kahvaltı etmek ister misin canım?
Cemre : tabii ki... çok açım...
Gökhan: şu bizim her zamanki kafeye gidelim o zaman...
Cemre : olur gidelim...
Gökhana gerçekten ikinci bir şans vermeye karar vermiştim. Kader'in de dediği gibi, Güney için Gökhan gibi birini harcamaya değmezdi...