EYLÜL
Serkan dolabından birkaç parça kıyafet seçmek için odasına çekilmişti. Baya uzun süre içerde kalmıştı. İçeri girdiğimde üzeri çıplaktı ve giyinmek üzere olduğunu anladım. Hemen arkamı dönüp çıkmaya çalıştım...Eylül: ben özür dilerim...
Serkan : önemli değil... gelsene, karar veremiyorum...
Eylül: neye?
Serkan : kıyafet... bu takımı mı giysem? Yoksa bunu mu?
Elinde iki takım tuttu. İkisi de güzeldi ama gri olanı seçecektim sanırım. Hala yarı çıplak bir halde karşımda olması bana hiç yardımcı olmuyordu...
Serkan: alt tarafı hangi takımı giysem diye sordum. Neden kızardın ki?
Eylül: yarı çıplak olduğun için olabilir mi?
Serkan : sanki görmediğin şey...
Eylül: devam et Serkan, böyle devam...
Serkan sırıtıp beni belimden tutup kendine çekti...
Eylül: naapıyosun?
Ellerim göğsündeydi...
Serkan: eee söylemedin hangisi?
Eylül: gri... gri olan
Serkan: gri... tamam o olsun o zaman
Sonra kendimi çekip odama geçtim. Serkan bana da gelmemi söylemişti ama giyecek hiçbirşeyim yoktu. Hiç birşey!
Ben dolaba bakıp dururken Serkan hazırlanmış halde yanıma geldi...
Serkan : hadi çantanı al da çıkalım
Eylül: daha erken değil mi?
Serkan: öncesinde seni bir yere götürücem...
Serkan elimden tutup dışarı çıkardı beni. Arabayla bir mağazanın önünde durmuştuk...
İçeri girer girmez etrafa bakınmaya başladı...
Serkan: bu nasıl?
Elinde bir elbise tutuyordu. Gerçekten güzeldi aslında... sade ve şık. Aslında tam benim giyebileceğim tarz birşey...
Eylül: ne için nasıl?
Serkan : kendi kendine giyecek birşeyim yok diye söylenmiyor muydun? Hadi bunu dene bakalım nasıl olacak
Kıyafeti elinden alıp denedim. Çok beğenmiştim... ona da gösterdim....
Serkan : tamam o zaman çıkalım...
Eylül: ödemeden çıkıyoruz farkındaysan. Delirdin herhalde
Serkan da çalışan kız da bana gülmeye başladı...
Serkan : hadi Eylül, en yakın arkadaşımın doğum gününe geç kalmak istemiyorum
Arabaya bindiğimde bunun nasıl olduğunu sordum...
Eylül : nasıl ödemeden çıkabildik?
Serkan : orası bizim mağaza...
Eylül: sizin derken?
Serkan : yani benim. Ailem tekstil işiyle ilgileniyordu. Burası da bizimkilerin mağazasıydı... istediğin zaman istediğini al çık...
Eylül : yok artık! Asla öyle birşey yapamam. Zaten bu bile çok pahalı birşeye benziyor...
Serkan gülümsedi...
Eylül: başka kızları getirdin mi hiç buraya?
Serkan: asla.
Eylül : neden ki?
Serkan: çünkü o kızlar burayı talan eder ve hiçbiri buna değmez...
Eylül: peki şimdi bana izin verdin, ben gitsem herşeyi alsam ve tek kuruş ödemesem?
Serkan: hiç sanmıyorum ve işte seni bu yüzden seviyorum. Doğalsın... ama alsan da hepsi sana değer... ve alabilirsin de, çok ciddiyim...
Eylül: sen delisin...
Güldüm...
Serkan : galiba. Ama bana bir kez daha deli olduğumu söylersen seni dava edebilirim.
CEMRE
Güney'in bende en beğendiği renk olan beyaz renk kısa bir elbise giymiştim bugün onun için. Elimde hediyemle heyecanlı bir şekilde Güney'in gelmesini bekliyordum. Ortam çok kalabalıktı ve hiç kimseyi tanımıyordum. Sonra Eylülle Serkanın el ele içeri girdiğini gördüm. Uzaktan selam verdim ve bir içki içtim...Güney hala gelmemişti. Acaba gelmeyecek miydi? Ama ona verecek hediyem vardı. Anlatacaklarım... beni dinlemesi gerekiyordu. Yaptığı onca şeye rağmen ben onu dinlemiştim ve en sonunda affetmiştim. Çünkü neydi? Seven affederdi. Acaba beni benim onu sevdiğim kadar sevmiyor muydu?
Bu ihtimal aklımı kurcalamaya başlamıştı... ya beni yeterince sevmiyorsa? Ya benden vazgeçerse? O zaman delirirdim... yapamazdım... dayanamazdım...
Sonra Güney geldi. Sürpriz olacağı için kimse tek kelime edip doğum gününü kutlamamıştı. Gidip Serkanın yanına oturdu ve birşey içmeye başladı... elimdeki paketle yanına gidiyordum ki, yanına bir kız geldi, onun belinden tutup öpmeye başladı. Paket ellerimden kayarken gözyaşlarıma engel olamıyordum....
Hikaye nasıl gidiyo? Final yapmayı düşünüyorum ama bilemiyorum. Ne dersiniz?