SERKAN
Eylül : yani yanlış anlayacak bir sevgilim yok.Serkan : anladım...
Ne diyeceğimi bilememiştim... çünkü ne hissettiğimi ben de bilmiyordum. Onu her gün görmek istiyor, bir bahahe bulmaya çalışıyordum, buna ne denirdi ki?
Ve asıl soru, haftaya dava bittiğinde ne olacaktı? İlk defa bir davamın uzamasını istiyordum. Ama bile bile haklı olan tarafı haksız duruma düşürüp davayı yokuşa sürmeye de niyetim yoktu. Bu kız bana güvenmişti, onu hayal kırıklığına uğratamazdım...
Eylül : yardımların için teşekkürler Serkan
Serkan: rica ederim, görevim
Eylül: eve ziyarete gelmek, sahile götürmek... bunlar görevinin bir parçası değil ama.. dimi?
Serkanq : hayır değil
Eylül çekinerek ellerimi yüzüme yaklaştırdı, ben de elini tuttum ve yüzüme dokunmasını sağladım...
Eylül: sakal? Ben sakalsız hayal etmiştim...
Serkan: hayalindeki adam değilim belli ki
GÜNEY
Neler diyordum ben böyle? Tutamayacağım sözler verip, altından kalkamayacağım cümleler kuruyordum...Güney : seni o herifle görmek istemiyorum
Cemre : sen bana karışamazsın. Bir gece benimle oldun diye ba-....
Onu yeniden öpmeye başladım, ama beni sertçe itti...
Cemre : defol git evimden!
Güney : neden? Bana karşı koyamamaktan mı korkuyorsun?!
Cemre : ne?! Ha-hayır... hayır tabii ki! Benim bir sevgilim var. Onu seviyorum ve onunla evlenicem. O beni seviyor, bana değer veriyor, benimle bir gelecek düşünüyor, hayatına başka kadınları almıyor...
Güney : ben de almıyorum... ben de hayatıma başka kadın almıyorum...
Bana bakıp güldü...
Cemre : doğru... ona hayatına birini almak denmiyordu... ne diyordun? Tek gecelik birşey...
Güney : ben değiştim... ve bunu sana ispatlıcam. Göreceksin... ama sen de sırf beni kıskandırmak için o herifle görüşmeye kalkma...
Onu bırakıp gittim. Ona ispatlayacaktım bunu...
EYLÜL
Doğru... Kader'in anlattıklarına bakılırsa o benim hayalimdeki adam değildi... olamazdı da. Olsa ne olurdu ki? Zaten kim gözleri görmeyen bir insanı severdi ki?Ellerimi çektim...
Eylül: Kader'den özür dilemen hoştu ama yaptığın hiç hoş değil. Sonuçta bir kızın gururuyla ve hisleriyle oynamak...
Serkan: ben öyle bir insandım, inkar edemem Eylül. Benim hayatım gündüz ofiste akşam barlarda kızlarla geçerdi. Hani sen dedin ya bana ilham kaynağımsın diye...
Yanaklarım kızarmaya başlamıştı eminim...
Serkan: ... sen de benim hayatımı değiştiren dönüm noktam oldun... iyi bir adam olmaya başladım ben...
Eylül: yani Kader haklı mıydı?
Serkan : evet... haklı. Bana kızmasının sebebi senin de aynı şeyleri yaşamanı önlemek, hak veriyorum ona. Ama bilmediği birşey var...
Eylül: neymiş?
Serkan : ben artık çok değiştim. Mesela şuan davet edildiğim ve benim için hazırlanan bir partiyi ektim...
Eylül: ya sen gidicem dedin, ben seni tuttum... özür dilerim... geç kalma daha fazla
Serkan : saçmalama.. ben orda değil, burda olmak istiyorum... doğum günümü burda geçirmek istiyorum, mahsuru yoksa
Gülümsedim...
Eylül : doğum günün mü?
Serkan : evet... 26 oldum.
Eylül : doğum günün kutlu olsun... keşke birşey yapabilseydim... pasta falan...ama...
Serkan : burda oturmama izin verirsen eğer, benim için yeterli...
Eylül: tamam... film izleyelim mi?
Serkan : film?
Eylül: yani ben dinlicem tabii...
Serkan: şey... olur tabii... ben televizyonu açıyım...
CEMRE
Hayatımı mahvettiği gibi güzel giden ilişkimi de mahvetmişti. Gökhan beni asla affetmezdi... resmen beni alıp kaçırmıştı ordan...Söylediği hiçbirşeyde ciddi olmadığının farkındaydım. Biliyordum, yalan söylüyordu. Huylu huyundan vazgeçmez, o da böyleydi, değişmezdi işte...
Gökhan kim bilir neler düşünmüştü hakkımda... telefonumu alıp hemen Gökhanı aramaya karar verdim. Ama o beni zaten defalarca aramıştı.
Telefonunu çaldırır çaldırmaz açmıştı. Sesi endişeli geliyordu...
Gökhan: Cemre... Cemre nerdesin? O seni nereye götürdü? İyi misin?
Cemre : evdeyim... sana çok ihtiyacım var, gelir misin?