BÖLÜM26"CİNAYET"

44 3 2
                                    

Barlasla gözgöze geldik ama çok
donuktu.
Bende "Günaydın" dedim. Cevap bile vermeden koşarak yanımdan ayrıldı. Gerçekten dengesiz! Sebepsiz bir neden gibi içime düştü çıkmıyor,ben daha çok istemedikçe. Hızımı biraz daha yavaşlattım. Yüzyüze gelmek istemiyordum. Yine aptal duruma düşemezdim. Çok konuşan ben,az konuşan o oluyordu. Bu sefer öyle olmayacak. Evet olmayacak. Sitenin sonunda dinlenme yeri vardı. Oraya vardığımda oda oradaydı. Yere bakarak oturuyordu. Bu sefer yanına gitmeyeceğim. Ona en uzak banka geçtim. Sağ taraftaki süs gölüne amaçsızca odaklanmaya çalıştım ama olmadı. Zaten burada ne işim vardı ki. Ayağa kalkıp koşmaya başladım. O hala yere bakarak oturuyordu. Daha çok oturur bu gidişle. Dinlenme yerinden çıktım. Parkur yolunun yarısına geldiğimde arkadan biri kolumdan tuttu. Kolumun bir an çıktığını sandım. Koşarken tutulurmu hiç! Arkaya döndüğümde Barlasla burun buruna geldik. Kafamı salladım, oda aynı şekilde bana. Sanki biz olmayız der gibi. Bunu bende biliyorum ama ne çare! Karar verme aşaması benden çıkalı çok oldu. Kolumu ellerinden çekerek:

"Çok yoruldun herhalde. Bir anda koluma yapıştın"

"Hep yanlış zamanda karşıma çıkıyorsun" dedi gülümseyerek.

"Anladım. Doğru zamanın ne zaman?"

"Bende hiç yok. Anladığını umuyorum" dedi. Yani kısaca benden uzak dur demek istedi. Demekki anladı beni. Ne kadar gizlemeye çalışsamda ama... Aması yok Aden kendine gel! Birşey demeden arkamı dönüp yürümeye başladım. Oda yanıma gelerek yürümeye başladı. Şuan ne yapmaya çalıştığını gerçekten anlayamıyorum. Parkurun bitişine geldiğimizde gülerek:

"Hemen küsüyorsun." Ağzım açık ona dönerek:

"Gerçekten anlamıyorum seni" dedim.

"Zaman bizim anlarsın. Sonra bir kahve içer konuşuruz" dedi. Bu gülümsememe neden olmuştu ama cevap vermeyecektim. Biraz da o düşünsün. Bu yüzden "Hadi biraz tempoo" dedim. Hızlanmıştık. O kadar hızlı koşuyorduk ki ona yetişemiyordum. Arkada kaldığımı farkedince geriye dönerek:
"Çok yavaş Aden" diyip güldü. Sonra koluma girdi ve beraber koşmaya başladık.
Resmen uçuruyordu beni, ayaklarım kafama değiyordu! Bundan da hiç rahatsız değildim. Başka bir dünyadaymışız gibi hissettim. O an bir başkaydı. Eve yaklaştığımızda Ulunun arabadan birsürü siyah balon çıkardığını gördüm. Bize döndüğünde gülmeye başladım. Zara zor durmuştuk,o kadar hızlı koşarsak olacağı buydu. Yere o kadar sert düşmüştük ki aptal aptal gülmeye başladık. Ulu yanımıza gelerek tepeden bize bakmaya başladı. Balonlar hala elindeydi. Barlasa döndüğümde sanki kendinde değil,başka birisi gibiydi. Sadece gülüyordu. Ulu elini uzatarak beni kaldırdı,daha sonrada Barlası.

"Bayağı eğlenmişiz gençler" dedi.

"Balonlarla hangi tatlı kıza sürpriz yapacaksın" dedim.

"Çok komiksin. Bu akşam parti var bizim evde. Yoksa demedimi Barlas sana?" Barlas:

"Ona uygun değil"

"Ne demek bana uygun değil? Ne varki bana uymayan?"

"Uzatma Aden. Uygun değil"

"Olsada gelmem merak etme" diyip Uluya döndüm.

"Parti akşamsa balonları niye sabahın köründe aldın?"

"Canım öyle istedi" Dedi. Sonra dayanamayıp:

"Senmi bıraktın?" Dedim.

"Neyi?"

"Bilmiyormuş gibi davranma. Gece balonu senmi bıraktın? Oda siyahtı"

"Neyden bahsettiğini bilmiyorum,ilgilenmiyorumda" diyip evlerinin bahçesine girdi. Barlas yüzüme bakarak:

"Kim yolladı?" Dedi.

HÜKÜMSÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin