BÖLÜM16 "GÖL"

56 9 0
                                    

ADEN

Bu durum bana gerçektende değişik hissettirmişti.Ne biliyim güzel bir müzik gibi yada bilmediğim bir şeydi.Kendime gelerek Barlas'a: "Tam bir kirpisin" dedim eczanenin önünde. Cevap bile vermedi çünkü aptalcaydı.İçeri girdiğimizde ilk benim anlıma ufak bir yara bandı yapıştırdılar.Sıra Barlas'a geldiğinde: "Onunda kolu ağrıyordu" dedim oradaki beyefendiye.Kolunu açtığında ne kadar çok morluk olduğunu gördüm.Hayır bu olamazdı. Uyuşturucu mu kullanıyordu?
Ordaki adamda: "Tedavi oluyor musun?" Dedi. Barlas:
"Sadece bileğimdeki çiziğe bakın" dedi yine o soğuk sesle.Suratına baktığımda gözlerini benden kaçırıyordu,bir çocuk gibi.
Bu kadar duygu geçişini nasıl başarabiliyordu? Aynı şekilde banada geçiriyordu.Bileğine sargı sarıldıktan sonra çıktık oradan.Arabaya bindiğimizde:
"Ne zamandır kullanıyorsun?" dedim ona.
"Seni ilgilendiren bir durum değil"
"Aynen" diyip arabayı çalıştırdım.
"Ee nereye gidiyoruz?" dedi.
"Bilmiyorum yani şuanlık bilmiyorum"
"Beni dinle. Arkadaşım iyi bir psikologtur."
"Bakıyorum seninle ilgili olmayan konulara oldukça ilgilisin"
"Sadece yardım diyelim,Arın için"
"Aa evet onu eve sen getirdin"
"Evet"
"Nerde buldun? Daha doğrusu ne durumda"
"Sabah sitenin girişinde gördüm motorla gelirken"
"Sitenin girişindemi dedin sen?"
"Evet Perihan hanıma da dedim. Konuşmadınız mı siz?"
"Neyse sen devam et"
"İşte üstü başı perişan haldeydi.Bende biri ona bir şey mi yaptı diye yanına gittim ama bağırmaya başladı. Tabi ikma edip sizin eve getirmem biraz zaman aldı,sonrada getirdim"
"Nasıl ya. Niye yalan söylüyor bu kadın?"
"Onu bilmiyorum"
"Bende" dedim ve arabayı daha hızlı sürmeye başladım.Oda kahkaha atarak cebinden yine o bonibonu çıkartıp ağzına attı. "İnşallah düşündüğüm şey değildir" dedim.
"Tam olarakda o. Artık gizlimiz saklımız mı var"
"Öyle olsun ama bunu tamamen insani duygularımla söylüyorum,kurtulman gerek"
"Saçmalamaya başladın. Hem ben acıktım"
"Eve gidince yersin"
"2 saatlik bir yoldan bahsediyorsun.Açlıktan ölürüm katilimde sen olursun. Bak hem yakınlarda güzel bir balıkçı var oraya gidelim"
"Nasıl karar veriyorsun sen öyle" Bu nasıl bişey ki hayır dedirttirmiyordu bana.
"İlk sağdan dönüp düz git. Ben sana dur derim." Sağa dönüp düz gitmeye başladım.
Zaten havada iyice kararmaya kararmaya başlamıştı.Oldukça hızlı geçmişti zaman.Bu duruma bir şeyde diyemiyordum. 'Sonumuz hayır olsun' diye söylendim içimden. "Dur" dedi. Bende durdum.Camı açıp etrafa baktığımda sadece göl kenarında bulunan balıkçı vardı.Hemen arkamı dönüp: "Burası pek tekin değil" dedim.Oda gülerek arabadan indi.Daha sonra kapımı açarak, "Merak etme ben varım bir şey olmaz sana" dedi.
Suratına bakarak: "Buraya geldiğine emin misin?" Dedim.
"Evet Aden babaanne"
Montumu giyip indim arabadan.Göle doğru yürümeye başladık.Allahtan heryere ufak ufak lambalarla ışıktan bir yol yapmışlardı yoksa mecburiyetten kirpinin koluna girecektim.Yaklaşık 10 dakikadır yürüyorduk ama hala gelemedik gölün kenarına.Arkamı döndüğümde arabadan bayağı uzaklaşmıştık.Buraya gelerek iyi bir şeymi yaptım bilmiyorum. "Siz kaç kardeştiniz?" Dedim bir an anlamsızca.Bunu neden sorduğumu bende bilmiyordum.
"3" dedi. Adam kısa ve netti.Ne bekliyordumki? Karakter değişimi çok hızlıydı. Bu beni sinir ediyordu. 1 dakika sonra ne yapacağını bilemiyordum.Bunu bile bile peşine takıldım kirpinin. "Daha yürüyecek miyiz peki?" Dedim.
"Küçük cennete ulaşmak kolay olmuyor.Bi 5 dakika sonra oradayız" diyip koluma girdi.Hemen kolumu ondan çekip "Ne yapıyorsun?" Dedim.
"İnsani bir yardım" diyerek kahkaha attı.
"Çok zekice" diyip kendimi gülmemek için zor tuttum. Gölün kenarındaki mavi ışıklı kulübemsi restaurant görünmüştü.O kadar güzeldiki gözlerimi ondan alamıyordum.Gerçektende küçük bir cennetti.Göl kıyısına o kadar dalmışım ki yürürken üstüme gelen köpekleri farkettiğimde çok geçti.Hemen Barlasın koluna yapıştım. O da:
"Sakin.Yabancı gördüklerinde sadece havlarlar"
"Ee sana niye havlamıyorlar?"
"Beni tanıyorlar"
Çocuğun koluna o kadar yapışmıştım ki bir beden gibi olmuştuk.Köpekleri yolladıktan sonra "Kolumu bırakabilirsin bence" dedi.
"Aa evet. Pardon özür dilerim"
Korkudan ne yaptığımı bilmiyordum.Restauranta doğru yürümeye başladık ve tekrar koluma girdi.Bu sefer bir şey söylemedim,daha doğrusu söyleyemedim. "O zaman sen bizim eve adım bile atamazsın" dedi.
"Neden?"
"Oldukça çok köpeğimiz var"
"Evet biliyorum. Aynı sahneyi onlarla da yaşamıştım"
"Bize geldin yani?"
"Yok sadece bahçenizde bir vakit geçirip orayı terkettim diyelim. Aaa bak geldik hadi içeri girelim" diyip konuyu değiştirdim.
Daha fazla konu açıp yakın olmamalıydım.
O benim sadece komşum ve öyle kalmalı.
İçeri girdiğimizde o kadar güzeldi ki sanki burdan başka bir yerde yaşanmaz gibi duruyordu. Her yeri camdı. Göl her açıdan görünüyordu. Barlas kulağıma eğilerek: "Demiştim küçük bir cennet diye. Hadi oturalım." Hemen bir masaya oturduk. Kafamı tavana kaldırdığımda ip şeklinde ışıklandırmalarla doluydu. Her açıdan çok güzeldi. Yanımıza ufak bir çocuk gelip "Ne alırsınız?" Dedi. Barlas: "Her zamankinden getir sen" dedi. Daha sonra müzik dahada sesli gelmeye başladı.Gülmeye başladım çünkü yine o şarkıydı.


HÜKÜMSÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin