BÖLÜM20 "GİZLİ"

43 7 0
                                    

Ve arkadan hocanın girmeside. Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilemedim o an. Hoca: "Hadi oturun yerlenize başlayın" dedi hoca. Bana dönerek:

"Yenisiniz galiba" dedi. Barlas hemen:

"Evet hocam kendisi yeni" dedi. Yanıma gelerek gülmeye başladı. "Hadi bakalım hünerlerinizi görelim" dedi. Hemen yerine gidip oturdu. Ben hala ayaktaydım. Nereye oturacağımı bilemedim. Hepsi kendilerinin yaptığı heykellerin önünde oturuyordu. "Gel yanım boş" dedi Barlas ama ben boş biryer göremiyordum. Yinede yanına gidip:

"Ee nereye oturuyorum?"

"Tamam bekle hemen atıyorum ablama bir tabure" diyip gülmeye başladı. Bitmemiş bir insan suratı duruyordu önümde.

"Bunu sen mi yaptın?"

"Evet ben yaptım Mozart amcamızı. Daha bitmedi ama bitecek yakında"

"İlginç. Sanat için duygu yoğunluğu gerekmiyor muydu?"

"Sen beni boşverde. Hayırdır bu merak nereden geliyor?"

"Kendini yine önemli sanıyorsun"

"Değilmiyim yani?"

"O kısmını sana bırakıyorum. Zaman gösterecek artık önemlimisin değilmisin" dedim yüzüne karşı. Ben bile şaşırmıştım ağzımdan çıkan kelimelere. Ne yapıyordum ben? Burada ne işim vardı? Onun yanında ne işim vardı? Bu kalbimdeki ayazda neydi? Sarmış beni...
Ben istemeden ben oluvermiş. Tekrar ona döndüğümde sadece kafasını salladı ve ellerini heykele doğru götürdü. O kadar narin davranıyordu ki yavaş yavaş suratı daha çok belirgin olmaya başlamıştı heykelin yani Mozart amcamızın. Yan masadan birşeyler alıp surat hatlarını düzeltmeye başladı. Kil elinin altında hamur gibi şekilleniyordu. Bende hayranlıkla onu izliyordum. Gözlerimi yüzüne götürdüğümde ne kadar karakteristik bir yüzü olduğunu farkettim. Gözleri beyaz teninde güneş gibi parlıyordu. Saçları önüne düşünce elleriyle geriye doğru attı.Bunu yaparken bile son derece asabi. Bunu hissedebiliyordum. 'Amaan kendine gel Aden. Kim uğraşır bu duygusuzla. Hele sen hiç uğraşamazsın ama belki uğraşmaya değer nereden biliyorumki? Hayır. Sadece bir merak benimkisi o kadar. Daha ilerisi olamaz. Zaten hoca yanımıza gelerek:

"Sen niye yapmıyorsun?"

"Efendim?" Dedim. Bundan başka verebileceğim cevabım yoktu yani ne diyebilirdimki. Yanlış sınıftayım falanmı?

"Galiba izlemeyi daha çok seviyoruz" dedi hoca. Barlasta oradan:

"Kendisi seyirci olmaya bayılır. İlgi alanlarından biri bu"

"Aslında arkadaşımız Barlas bana göstermeye çalışıyordu hocam. Birazdan başlarım"

"Peki" diyip diğer öğrencilerin yapmaya başladıkları heykellere doğru gitmeye başladı.

"Tamam o zaman hadi başla Aden hanım"

"Valla benim için sıkıntı yok. Bozulan senin eserin olacak"

"Direk olaya girilmiyor heykelde. En küçük ayrıntıdan başlayacaksın sonra en önemli yere ulaşacaksın. Sonrada sonuca yani senin için zor ama sabretmen gerekiyor"

"Tamam" dedim. Ellerimi kile götürdüğümde birşeyler yapmaya çalıştım Barlasa bakarak ama yaptığım şey 5 yaşındaki çocuğun hamurla yaptığı şeye benziyordu.

"Sakin şampiyon biraz sabır dedik unuttun mu?" Diyip ellerimi ellerine alarak:

"Böyle yavaşça yapacaksın. Aranızda bir bağ oluşana kadar sabredeceksin ki bir bütün gibi onu bitirmeden rahat etme şansın olmasın." Ellerini bir yukarı bir aşağı götürüyordu. Ben ise ondan gözlerimi alamıyordum. O kadar hakimdi ki kendine. Aptal gibi hissediyor insan. Ellerimi ellerinden çekerek "Neyse ders bitmedimi hala?" Dedim. Sonra etrafıma baktığımda kimsenin kalmadığını gördüm.
"Sanırım çoktan bitmiş zaten ben gidiyorum iyi günler" diyip sınıftan çıktım. 'İyi günlerde ne demek aptal!' Dedim kendi kendime. Ardından edebiyat fakültesine yani bizim fakülteye girdim. Sınıftan çantamı ve hırkamı alıp çıktım. Direk eve gitmek istiyordum. Kendimle ilgilenmem burada sona ermeliydi. 'Arını öylece bırakıp okula gelmemeliydim zaten' diyip otoparkta arabamın olduğu yere geldiğimde yine Tayfun arabasının önünde oturmuş beni bekliyordu. Onu kırmak istemiyorum ama artık bu durum beni sıkmaya başladı.

"Ee neredeydin bakalım?"

"Bu seni ilgilendiren bir durum olmamalı bunun farkındasındır umarım. Hem bak sana uzun zamandır söylemek istediğim birşey de var yeri gelmişken söyleyeyim. İkimizde rahatlayalım. Bu içinde bulunduğumuz durum yani senin 'aşk' olarak adlandırdığın aslında sadece ilgi olduğunu bildiğimiz bu his sadece senin üzülmene sebep olacak. Hem birinin seni üzmesine bile isteye izin vermek doğru mu? O yüzden bundan kurtulmaya bak. Arkadaş olalım zaten öyleyiz ama sen durumu başka yere getiriyorsun. Bende birşey diyemiyorum çünkü kırılacağını biliyorum. O yüzden Tayfun kendine gel ve bir insana bağlama kendini. Kendin için varolmaya bak zaten biriyle biriyle yürüyeceksin bu yolu zamanı geldiğinde."
Elini koluma götürerek " Ne yazıkki aşık olmamışsın sen o yüzden konuşmanın bir çözüm yolu olduğunu düşünmezdin"diyip yanımdan ayrıldı. Donup kalmıştım. Kısaca
duygusuz demeye getirdi. Valla ben bu durumumdan memnunum. Yaranın kanamasındansa onu durdurmaya çalışıyorum. 'Offf'diyerek arabaya bindim. Çantamla hırkamı arka koltuğa attım. Emniyet kemerini takarken yan koltukta üzerinde mum olan bir popkek gördüm.Yanında da ufak bir kağıtta...

HÜKÜMSÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin